kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
30 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Salı günü bu iş bitecek

Giriş Saati : 30.09.2008 14:39
Güncelleme : 30.09.2008 15:36
Yeni Haber
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddiaları ile ilgili gelecek hafta salı günü belgeleri yayınlayacaklarını söyledi.

Fırat, Adana Valiliği tarafından Ramazan Bayramı nedeniyle DSİ 6. Bölge Müdürlüğü Sosyal Tesislerinde düzenlenen bayramlaşma töreninde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

TBMM'de CHP'li Kılıçdaroğlu ile yaptıkları tartışmayla ilgili bazı gerçeklerin çarpıtıldığını ifade eden Fırat, ''Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye'de patronaj basın var. Verdiğimiz belgeleri dahi okuma lütufunda bulunmuyorlar. Bu belgeleri yok farz ediyorlar. Ama tahmin ediyorum salı günü, bu sefer okuma mecburiyetinde kalacaklar. Çünkü internet vasıtasıyla bütün köşe yazarlarına bütün basına bütün belgeleri tek tek, biraz da büyüterek göndereceğiz. Belki okuma zorluğu bulunan olabilir'' dedi.

Fırat, kendisi hakkında yöneltilen iddiaların baştan sonra iftirayla dolu olduğunu, bunun CHP'nin temel özelliği olduğunu savundu.

Bütün sıkıntıların kaynağının CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a yönelttiği 3 temel soru olduğunu öne süren Fırat, şöyle konuştu:

''Bu sorulara cevap veremiyorlar. Bu soruya cevap veremedikleri için, bu soruyu soran kişiye yani bana özel sempatileri var. Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Benim bu 3 soruma cevap vermedikleri süre içinde her toplantıda, her fırsat bulduğumda soruları tekrar edeceğim. Ne zamana kadar? Bu soruya doğru cevapları verinceye kadar.

Salı günü bu işi, belgeleriyle bitireceğiz. 3 sorumuzun cevabını bekliyoruz. Dokunulmazlıkla alakası yok. Bunun Erdoğan ile tartışmayla da alakası yok. Bunu ben soruyorum, bir vatandaş olarak soruyorum. Benim hakkım. Vatandaşlık hakkımı kullanıyorum.

Şu servetin kaynağı olarak iddia edilen avukatlık süreci içerisinde hangi vergi dairesine kayıtlıydı, ne kadar gelir beyan etti, ne kadar vergi ödedi. Bu kadar basit, çok basit. Her halde 3-5 yıldır en fazla 5 tane vergi beyannamesini gösterirlerse bu iş biter.''

''SAHTEKARLIK YAPIYORLAR''

Fırat, bir gazetecinin ''ortada belge karışıklığı var, belge fazlalığı yaşanıyor'' demesi üzerine ''Belge fazlalığı yok. Sahtekarlık yapılıyor'' dedi.

Fırat, bir belgede kendi adının yazıldığını ve ''kırmızı hattan çıkartılması'' ibaresinin bulunduğunu anımsatarak, ''Ancak tarihi, tırın yakalanmasından 8 ay öncesi. Salı günü bunların da evrakını göndereceğim. O şirketin o tarihte ortağı da değilim. Ancak, buna rağmen şirketin hiçbir zaman hiçbir şekilde kırmızı hat uygulamasına tabi olmadığının resmi yazısını göndereceğim. Diğer konuların da tüm cevabını vereceğim'' diye konuştu.
Kendisi üzerinden Mersin'deki şirketin itibarının zedelendiğini ileri süren Fırat, şöyle devam etti:

''Tahmin ediyorum ki dava açacaklar. Hem ceza davası, tabii ceza davası dokunulmazlık nedeniyle yürümez, hem de tazminat davası açacaklar. Tazminat davasının kısa sürede neticeleneceğini düşünüyorum. Benim siyasiler hakkında dava açma adetim yok. Bu tartışmalar için her gün yüzlerce dava açmam gerekir. Bu siyasetin gereğidir. Siyasette maalesef böyle yapılıyor. Türkiye'de çirkin siyaset var. Ben belgeleri ortayı koyacağım, utanıp özür dilerlerse dilerler.''

BELEDİYELERDEKİ YOLSUZLUK VE USULSÜZLÜK İDDİALARI

Fırat, son günlerde basına yansıyan, belediyelerdeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını da takip ettiklerini belirtti.

Gazetecilerin bu yöndeki sorularını yanıtlayan Fırat, Çankaya Belediyesi ile ilgili kasetler ortaya çıkınca, AK Partili Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak aleyhinde iddiaların öne sürüldüğünü vurguladı.
Bunun bir rövanş haline geldiğini ifade eden Fırat, ''Onu örtmek için bunu getiriyorlar. Ben belediyeci değilim. Bunlardan anlamıyorum ama cevabını belediye başkanı vermiştir. Burada çirkin olan bunun rövanş haline getirilmesidir. Bir belediye başkanı kalkıyor, kendi sesiyle, dönen pisliği bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. 'Benimki kirli ama sizde de bu var' demek çözüm değil. Türkiye'nin bütün pisliklerden arınması lazım. Benim senin pisliğinle olmaz. Pislik pisliktir.''

Fırat, bir gazetecinin, Çankaya Belediyesi ile ilgili CHP'nin bir açıklama yaparak, bir an önce soruşturma başlatacakları yönündeki beyanını hatırlatması üzerine, ''Böyle bir refleks bizde de olacak. Her konuda eğer ciddi görüyorsak araştırırız. Bizim prensibimiz var. CHP'nin her iddiasında kelle almaya kalksak, omuz üstünde kelle kalmaz. Biz araştırırız gereğini yaparız'' diye konuştu.

''DOĞAN, BENİ VE ETRAFIMDAKİLERİ KORKUTMAK İÇİN DAVA AÇTI''


Fırat, Türkiye'nin en büyük manevi tazminat davasının kendisi hakkında Aydın Doğan tarafından açıldığını belirtti.

Aydın Doğan'ın bir medya patronu olduğunu ve sahibi olduğu medyanın Kılıçdaroğlu ile yaşanan tartışmayı yükselten, bu hale getiren unsur olduğunu savunan Fırat, şöyle konuştu:

''Bana karşı 1 milyon YTL'lik dava açılmıştır. Böyle bir dava daha önce hiç açılmadı. Neden böyle bir dava açılıyor? Çünkü, medya gücünü silah olarak kullanmak yetmiyor. Ekonomik güç de gerekiyor. Öyle bir dava açılıyor ki yargı tehdit unsuru olarak kullanılıyor. Bununla 'Ey vatandaş benle ilgili bir şey yaparsan avukat ordumu senin üstüne salarım, 1 milyon YTL de dava açarım' deniliyor.

Davayı yanlış birine açtılar. Başka birine açsalardı korkuturlardı. 1 milyon YTL değil, 100 milyon YTL'lik dava açsalar beni etkilemez. Sadece bana karşı açılmış bir dava değil. Benim dışımdakileri korkutmak için açılan davadır.''

''BASINDA SENDİKALAŞMAYI MECBURİ HALE GETİRMEK GEREKİR''

Fırat, Türkiye'de tarafsız ve bağımsız bir basının yerleşmesi gerektiğini bunun bir tek yolu bulunduğunu, onun da basın çalışanının özgürlüğü olduğunu vurguladı.

Basın çalışanı özgür olmayan bir medyanın özgürlüğünden bahsedilemeyeceğini belirten Fırat, ''Onun geleceği patronun iki dudağı arasındaysa, o insan özgür değildir. Maalesef belli bir dönemden sonra Türkiye'de özellikle basın emektarlarının sendikal faaliyetleri tamamen ortadan kaldırılmıştır. Basında sendikalaşmayı mecburi hale getirmek gerekir. Öyle isteğe bağlı değil. Zorunlu, resmi olarak. Çünkü, basın özgürlüğünü sağlamadığınız süre içinde düşünce özgürlüğünü sağlamanız mümkün değil. Medyayı, patronların ekonomik çıkarlarını sağlayacak bir silah olmaktan çıkarmak gerekir'' dedi.

AA