kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Elektrik üretiminde doğal gazın payı biraz düşecek

Giriş Saati : 28.09.2008 12:24
Güncelleme : 28.09.2008 15:46
Yeni Haber
Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) tarafından hazırlanan 2008-2017 dönemi 10 yıllık elektrik arz-talep projeksiyonuna göre, bu yıl planlanan 211 bin 470 Gigawattsaat (GWh) elektrik üretiminin yüzde 49,5'i doğal gaz ile gerçekleştirilecek.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), TEİAŞ tarafından piyasa katılımcılarına yol göstermek amacıyla hazırlanan ve 2008-2017 yıllarını kapsayan, 10 yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonunu onayladı.

TEİAŞ projeksiyonda, mevcut, inşası devam eden ve EPDK tarafından Ocak 2008 tarihi itibariyle lisans verilmiş tüzel kişilere ait, 2008-2017 yılları arasında tamamlanacağı öngörülen inşa halindeki projelerin, bu periyottaki üretim kapasiteleri ve güçleri dikkate alınarak, 2 talep serisine göre arz-talep dengelerini güç ve enerji olarak hesapladı.

Projeksiyona göre, bu sene üretilmesi planlanan 211 bin 470 GWh'lik elektriğin yüzde 49,5'i doğal gaz, yüzde 18,2'si linyit, yüzde 1,30'u taş kömürü ve asfaltit, yüzde 5,5'i ithal kömür, yüzde 0,12'si jeotermal, yüzde 6,1'i fuel oil, yüzde 0,35'i motorin, yüzde 17,5'i hidrolik, yüzde 0,48'i rüzgardan üretilmesi planlanıyor.

-NE KADAR ELEKTRİK ÜRETİLECEK?-

Projeksiyona göre, Türkiye'de elektrik enerjisi talebi yılda ortalama yüzde 8 artacak. İşletmede, inşa halinde ve lisans almış, öngörülen tarihlerde devreye girmesi planlanan santraller ile 2009 yılında 216 bin 108 GWh, 2010 yılında 220 bin 962 GWh, 2011 yılında 228 bin 331 GWh, 2012 yılında 254 bin 120 GWh, 2013 yılında 258 bin 872 GWh, 2014 yılında 261 bin 185 GWh, 2015 yılında 262 bin 368 GWh, 2016 yılında 263 bin 488 GWh, 2017 yılında ise 259 bin 39 GWh elektrik üretilmesi planlanıyor.

Planlanan elektrik üretimin ise 2009 yılında yüzde 48,80'inin, 2010 yılında 49,10'unun, 2011 yılında yüzde 46,49'unun, 2012 yılında yüzde 44,69'unun, 2013 yılında yüzde 43,21'inin, 2014 yılında yüzde 42,91'inin, 2015 yılında yüzde 42,77'sinin, 2016 yılında yüzde 43,03'ünün, 2017 yılında ise yüzde 42,47'sinin doğal gaz yoluyla üretilmesi planlanıyor.


RZ-TALEP DENGESİ 2009'DAN İTİBAREN SIKINTILI

Projeksiyona göre, geçen yılın sonunda işletmede olan üretim tesislerinden oluşan mevcut elektrik enerjisi üretim sisteminde, 12 bin 817 MW lisans almış projeler, 4 bin 319 MW de inşa halindeki projeler olmak üzere toplam 17 bin 136 MW'lık yeni üretim tesislerinin ilave edilmesi ile proje üretim kapasitesine göre 2014 yılından, güvenilir üretim kapasitelerine göre ise 2009 yılından itibaren öngörülen elektrik enerjisi talebi karşılayamayacak.

Lisans almış projelerin 8 bin 599 MW'lık kısmının bu dönemde işletmeye girmesi halinde ise mevcut sisteme toplam 12 bin 917 MW'lık yeni üretim tesislerinin ilave edilmesi ile; proje üretim kapasitelerinde 2013 yılında, güvenilir üretim kapasitelerine göre 2009 yılından itibaren öngörülen elektrik enerjisi talebinin karşılanamayacağı hesaplandı.

Yalnızca işletmede olan santrallar göz önüne alındığında Türkiye kurulu güç yedeği bu yıldan itibaren yüzde 25,7'den başlayarak sürekli azalacak ve 2011 yılında toplam kurulu güç puant güç talebinin altında kalacak ve yedek -0,4 ile negatif değerlere ulaşacak. 2017 yılında yılında ise arz-talep arasındaki negatif değer -35,4'e kadar düşecek.

İşletmede ve inşa halinde olan santrallar göz önüne alındığında Türkiye kurulu güç yedeği bu yıl yüzde 27,4'den başlayıp, 2011 yılında yüzde 3,8'e kadar düşecek ve 2012 yılında -1,6'ya, 2017 yılında ise -28,6'ya kadar düşecek.

KAMU SANTRALLERİ TAM KAPASİTE KULLANILMIYOR


Projeksiyonun öneriler bölümünde arz ve talep baş başa olmadan önce üretim sisteminin yedekli olarak işletilmesi için yatırım tesislerinin inşaat süreleri de göz önüne alınarak gerekli önlemlerin sağlanması gerektiği bildirildi.

Birincil kaynak dağıtılımında, ilave yeni kapasite miktarının termik santrallarla yoğunlaşması ile sisteme ilave edilecek kapasite miktarının azaldığı, hidrolik ve rüzgar santralının yoğunlaşması ile ise sisteme ilave edilecek kapasite miktarının arttığı ifade edilen projeksiyonda, ''sisteme ilave edilecek yeni kapasite miktarı hususunda bir karar ve politika belirlenirken bu özelliğin dikkate alınması göz ardı edilmemelidir'' denildi.

Türkiye elektrik sisteminde satın alma garantisi bulunan Yap-İşlet-Devret, İşletme Hakkı Devri ve Yap-İşlet modeli kapsamındaki kapasitelerin neredeyse tam verimli olarak kullanıldığı, buna karşın kamu santrallerine ait kapasitenin bir kısmının kullanılmadığına dikkat çekilen projeksiyonda, şöyle denildi:

''Özellikle 1990'lı yılların sonlarından itibaren özel sektöre ait kurulu gücün artmış olması, bu kurulu gücün büyük kısmının termik olması ve üretimlerine satın alma garantisi verilmiş olması kamu santrallarının talebe bağlı olarak ihtiyaç duyulmadığı zamanlarda kısıtlı çalıştırılması sonucunu ortaya çıkartmıştır.

Bilindiği üzere elektrik enerjisi ihtiyaç duyulduğu anda üretilir. Doğal olarak üretim kapasitesi talepten yüksek olduğu zaman fazla olan kurulu kapasite kullanılmayacaktır. Bütün santralların eşit koşullarda olduğu durumda elektrik enerjisi üretimine maliyeti düşük olan santralden başlanıp yüksek olana doğru sıra ile üretim yaptırılması en doğal yoldur. Ancak belirli bir kapasite imtiyazlı haklara veya üretim önceliğine sahipse maliyete bakılmadan öncelikle üretim yaptırılmalıdır.''

TASARRUFUN ÖNEMİ

Projeksiyonda, elektrik enerjisinin kullanılma alanlarının konut, sanayi, ulaştırma, tarım ve cadde-sokak aydınlatması gibi ana sektörler olarak gruplandırıldığına dikkat çekilerek, elektrik enerjisinin kullanılmasında verimliliğin artırılması ve olası tasarruf olanaklarının değerlendirilmesinin gün geçtikçe önem kazandığı kaydedildi.

Her sektörün kendi özelliklerine göre verimli kullanılma ve tasarruf yapma olanakları bulunduğuna işaret edilen projeksiyonda, ''Verimlilik artışı sağlamak ve tasarruf gerçekleştirmek için bazı sektörlerde ek yatırımlar ve giderler gerekmekteyken bazı kullanım alanlarında hiçbir yatırıma ihtiyaç duymadan veya çok az giderler ile bu uygulamalar hayata geçirilebilir'' denildi.

Konutlarda ve iş yerlerinde aydınlatma amaçlı kullanılan elektrik enerjisinden çok kolay yollarla ve yatırım ihtiyacı olmaksızın tasarruf yapma olanağı bulunduğu ifade edilin projeksiyonda, konuyla ilgili şu önerilerde bulunuldu:

''Konut aydınlatmasında şeffaf akkor ampuller yerine CFL kullanılması ile 2006 yılında toplam 6 bin 893,2 milyon kilovat saat (kWh) olarak hesaplanan konut aydınlatması için tüketilen elektrik enerjisi miktarının yüzde 80 oranına karşılık gelen 5 bin 514,6 milyon kWh miktarının tasarruf edilebilir olduğu hesaplanmıştır. Bu miktar yaklaşık olarak 1000 MW kapasitede bir yatırım tasarrufuna karşılık gelmektedir. Tasarruf edilen bu miktarın Türkiye toplam elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 4'ü olduğu düşünüldüğünde bu uygulamanın önemi daha iyi anlaşılabilecektir.''