kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
25 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

BM'den notlar

New York günlüğü (4).
Dünyanın finans merkezi New York'ta giderek derinleşen finansal kriz nedeniyle hava öylesine ağır ki, ABD gazeteleri neredeyse siyah başlıkla çıkacak.
"The New York Times", "The Wall Street Journal", "USA Today" hergün bir öncekinden daha karamsar, daha panikletici manşetler atıyorlar.
Geceleri ise çöp bidonlarına bırakılan karton kutuları kapmak için neredeyse yumruk yumruğa gelen "Homeless"ler, yani evsizbarksızlar ise insanı gazetelerin manşetlerinden daha çok ürkütüyor. O kartonları yatak yapacaklar ve kuytu bir köşeye serip kıvrılacaklar. Acaba kaçı yıl sonu ikramiyesindeki sıfırları artırmak için vicdanını yitiren açgözlü bankacıların kurbanı?
Öyle bir sistem hüküm sürüyor ki ABD'de, bir anda toplumun dışına itilmek işten değil. Ev krediyle, araba krediyle. Taksitler biriki ay aksatılmasın; ev de elden gidiyor, araba da. Üstelik o güne kadar ödenenler yok sayılarak. İnsanlar kendilerini sokakta buluveriyor. İşsiz, evsizbarksız, onurunu yitirmiş olarak.
Ve keyifli bir yemek sonrası pahalı restoranlardan çıkanlar limuzinlerle geceye karışırken, "Homeless"ler bir süre önce o mutlu grupların parçası olmaktan sokağa düşmenin tarifsiz dehşetiyle yağlı ceketlerini başlarına geçirip karton üstünde uyumaya çalışıyorlar.
İşte böyle bir New York'ta ve böyle bir ortamda BM Genel Kurulu başladı. İlk konuşmayı Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva yaptı. (Antik Yunan'ın yüzü suyu hürmetine tüm olimpiyatlarda Yunan bayrağı çekilmesi gibi, BM Genel Kurulu'nda ilk konuşmayı Brezilya'nın yapması da bir gelenek.)
Dünyanın yükselen güçlerinden olan Brezilya'nın lideri üstüne basa basa uluslararası finans kurumlarını yeniden inşa etme zamanı geldiğini söyledi, "Bu kurumların artık spekülasyon anarşisini önleyecek ne otoriteleri var, ne de araçları" dedi, "Madem bu kriz küresel nitelik taşıyor, çözümü de küresel olmalı, önlemler dayatma olmadan çok taraflı ve meşru çerçevede belirlenmeli" diye ekledi. Başına buyruk kararlarla yangını söndürmeye çalışan ABD Başkanı Bush'a taş.
Hemen sonra kürsüye gelen Bush oralı olmadı. Krizin hızla durdurulacağından, hazırladıkları 700 milyar dolarlık kurtarma paketinin Kongre'de ivedilikle benimseneceğini umduğundan söz etti. Dayanışma çağrıları yapanlara da, "Mali krizi bırakın, İran'ı, Suriye'yi, Rusya'yı cezalandırmaya bakın" demeye getirdi.

Sarkozy ve Abdullah Gül
Sonra AB Dönem Başkanı sıfatıyla Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy sazı eline aldı. Hakkını teslim edelim; günün en parlak konuşmasını o yaptı: " Gelin, bu çılgın sistemin yerine düzgün ve düzene sokulmuş bir kapitalizm yaratalım. Gelin, daha yüksek ücretler, daha yüklü primler için halkın tasarruflarını tehlikeye atan mali şirketlerin yöneticilerini cezalandıralım. Gelin, finansal kapitalizme ahlak kazandıralım. "
Cumhurbaşkanı Gül 8'inci sırada kürsüye çıktı. Konuşması derli topluydu. Türkiye'nin yer aldığı coğrafyayı barışa kavuşturmak için harcadığı çabalardan söz etti. Suriye-İsrail görüşmelerini, Irak'a komşu ülkeler toplantılarını, İran krizinde yürüttüğü diplomasiyi, Ermenistan'la başlayan diyalogu, Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu'nu, Kıbrıs görüşmelerini anlattı. Türkiye'nin küresel sorunların çözümü için yüklendiği rolden de örnekler verdi: Medeniyetler İttifakı, Dünya Su Konferansı gibi. "Ve" dedi, "Bu küresel sorumluluğun gereği olarak 2009-2010 dönemi için BM Güvenlik Konseyi üyeliğine adaylığımızı koyduk."
Hepsi iyi hoştu; ama keşke birkaç cümleyle de olsa, küresel mali krize de değinseydi. Dünyanın 16'ıncı büyük ekonomik gücü Türkiye'nin bu konuda da söyleyecek sözü olmalı.
Genel Kurul'a ara verilince otele dönmek istedik. Polis bölgeyi trafiğe kapattığı için çaresiz yürüdük. 5'inci Cadde'de yaşam savaşı veren yatırım bankası Morgan Stanley'in önünden geçerken, ayakları titreyerek binaya girip çıkanlar dikkatimizi çekti. Ve hemen az ötede gelip geçenden yardım isteyen biri bizi yerimize mıhladı. Göğsüne "Homeless'ler Dayanışma Derneği" yazılı kağıt iliştirmiş. "Ne olur yardım edin" diyordu, "Bugün bize, bakarsınız yarın size."
Ne acımasız bir dünyada yaşıyoruz.