kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Eylül 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Anlamak da yaratmak kadar önemlidir...

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'nde (CERN) çalıştırılan parçacık hızlandırıcısının, elektrik arızası yüzünden durdurulduğunu haberlerde izlemişsinizdir.
Araştırmacılar, İsviçre-Fransa sınırında yerin 100 metre altındaki tünele yerleştirilen Büyük Hadron Çarpıştırıcısı ile evrenin oluştuğu büyük patlamadan sonraki ortamı yaratmayı amaçlıyordu.
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, 10 Eylül'de çalıştırılmış, ateşlenen 2 proton demeti tüneldeki turlarını başarıyla tamamlamıştı. Ancak önceki gün CERN sözcüsü, 27 km'lik tünelin soğutma sisteminin elektrik arızasından etkilendiğini bildirdi.
Sonra bu arızanın giderildiği bildirildi.
Ama dün arızanın giderilmesi için en az iki aya ihtiyaç duyulduğunu belirten yetkililer, çalışmaların durdurulduğunu duyurdular.
"Büyük Hadron Çarpıştırıcısı" adlı dünyanın en büyük parçacık hızlandırıcısında, proton huzmeleri ışık hızına yaklaştırılarak çarpıştırılması amaçlanıyor. Bu çarpışma sonucu mikrosaniyeler içinde ortaya çıkıp kaybolacak parçacıklar incelenerek, maddenin ve kainatın sırrına ulaşılacağı varsayılıyor.

Yaratılış mı?
Bir açıdan, insan eliyle evrenin yeniden yaratılması laboratuarda gerçekleştirilmek isteniyor.
Elektrik arızası giderilebilirse, bu belki mümkün olacak.
Acaba gerçek "Yaratılış"ta böyle bir arıza ortaya çıksaydı, hangi yetkililer kime ne tür bir açıklama yaparlardı?
Veya "Bir arıza yüzünden yaratılış iki ay ertelendi" türü bir açıklama yapılabilir miydi?
Aslında doğa olaylarını da, toplumsal olguları da laboratuar deneylerine konu ettiğinizde, gerçeklerle deneyler arasındaki böyle uyumsuzluklar hemen ortaya çıkar.
Bu nedenle mesela "Toplum mühendisliği" denilen meslek, tarihin her döneminde bazen ilk aşamada, çoğu zaman da orta vadede mutlaka bir arızaya neden olur.
Bunun çağımızdaki en somut örneği, "Sovyet modeli" değil midir?
Sınıfsız, sadece emeğe dayalı, eşitlikçi bir toplumun, çalışan sınıfların egemenliğinde dünya cenneti olacağı öngörülmemiş miydi bu modelde?

Mümkün değil
Ama çok kısa sürede önce despotları, sonra da bu sisteme özgü oligarşiyi (Nomenklatura) üretti model. Ekonomik yetersizlikler, tüm kaynakların askeri harcamalara ayrılması, dünyadan kopuş, Sovyet toplum mühendisliğinin iflası ile sonuçlanmadı mı?
Dünyadaki ve ülkelerindeki gerçekleri, insanlığın gelişimini, tarihten ve geleneklerden kaynaklanan toplumsal nitelikleri, çok sesliliği, çok renkliliği yok sayarak, bir siyasi proje ve bir emirle, "Yeni toplum" yaratabileceklerini zanneden toplum mühendislerinin, hiçbir dalda Nobel almaları ihtimali yoktur.
CERN'deki deneyi de bu açıdan ele almak gerekiyor.
Araştırmacılar protonları çarpıştırarak, yaratışı yeniden başlatmıyorlar.
Sadece yaratılışın sonuçlarını anlamaya çalışıyorlar.
Yani olayı "Anlamak" bile önemlidir.
Kendi toplumlarını anlamaya çalışmak yerine "Bu millet adam olmaz" sakızı çiğneyenlerin, toplumları yeniden yaratmanın mümkün olmadığını anlamalarının zamanı gelmiştir.