kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
21 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Cephedeki ağır kayıplar

ECEVİT KILIÇ
ECEVİT KILIÇ
20.09.2008
Peki, cephede ne oldu? Askerlerimiz Çinli askerler ve Kuzey Koreli gerillalarla ilk kez Kunuri Muharebeleri'nde karşı karşıya geldi. Amerikalı askerlerin çekildiği muharebelerde BM kuvvetleri arasındaki haberleşme ağı kesildi. Uzun çarpışmalardan sonra tuğgeneral Tahsin Yazıcı kendi inisiyatifiyle geri çekildi.
Ama, bilanço büyüktü; 218 şehit, 455 yaralı ve 94 kayıp. Devamında da 350 civarında askerimiz esir düştü. Tabii bu resmi rakamlara göre; kaybın daha büyük olduğu kabul ediliyor. Türk tarafı, ABD ordusunu kendilerini yalnız bırakmakla suçladı, Amerika ise Türk askerlerinin İngilizce yetersizliği yüzünden uyarıları anlamadığını söyledi. Ama, Kunuri Muharebeleri'nden sonra Türkiye'nin cepheye tercüman göndermesi ikinci ihtimali daha güçlü kılıyor.
İkinci büyük çarpışma 25-27 Ocak 1951 günlerinde Kumyangjang- ni mevkisinde yaşandı. Türkiye yine büyük kayıplar verdi.
Tugayın komutan yardımcısı albay Nuri Pamir de çatışmalarda yaşamını yitirenlerdendi. Buna rağmen Kumyangjang-ni çarpışmaları resmi tarihimizde 'zafer' olarak anlatılır.
Nihayet 20 Nisan 1953'te taraflar arasında yaralıların değişimi yapıldı. 27 Temmuz'da da ateşkesin imzalanmasıyla dönüş yolculuğu başladı... Amerika'nın neredeyse savaşa katılan her askerimize madalya verdiği savaşta 721 şehit, 2.147 yaralı, 346 hasta, 234 esir, 175 kayıp verdik.
Savaşın etkisi cephede yaşanan sınırlı kalmadı. Dönen askerlerin çoğunda, özellikle esir düşenlerde, sonradan hem ağır ruhsal hem de bedensel hastalıklar ortaya çıktı. Akli dengesi bozuk insanlara takılan "Koreli" lakabı da boşuna değildi.
Türkiye'nin savaşa girmesine karşın yaptığı NATO'ya üyelik başvurusu hemen kabul edilmedi.
Ama sonra da, Türkiye'de hava üslerinin kurulması isteğinin kabul edilmesiyle Türkiye, 1952'de NATO'ya girerek verdiği kayıpların 'karşılığını' aldı.