kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Kara delikler

"Büyük patlama" deneyinin dünyayı yutabilecek kara delikler ortaya çıkarabileceğini iddia edenler haklı çıktı.
Sadece deneyin mekânında ve sorumlularında yanıldılar.
"Büyük patlama" AB'nin nükleer araştırma merkezi CERN'de değil, ABD'nin ve de dünyanın-finans merkezi Wall Street'te meydana geldi.
Sorumluları nükleer fizikçiler değil, bankacılar, spekülatörler ve kredi derecelendirme kuruluşları oldu.
Ama sonuçta, "Büyük Patlama" sonrası kara delikler doğdu. Şimdi önlerine çıkanı yutuyorlar.
Hükümetler de kapitalizmin, liberalizmin, serbest mübadelenin tüm kutsal yasalarını rafa kaldırıp hiç değilse yeni kurbanları kara deliklerin çekim alanından uzaklaştırmak veya kurtarmak için çırpınıyorlar.
Bu büyük seferberlikte hergün yeni sıfırlar eklene eklene anlamını yitiren rakamları okurken bile insanın başı dönüyor. Son 3 günde piyasalara enjekte edilen rakamlara bakın: Federal Reserve Bank'tan (ABD Merkez Bankası) 180 milyar dolar, New York Federal Reserve Bank'tan 50 milyar dolar, Avrupa Merkez Bankası'ndan 100 milyar avro, İngiltere Merkez Bankası'ndan 25 milyar sterlin, Japon Merkez Bankası'ndan 8 bin milyar yen (53.3 milyar avro), Rusya Merkez Bankası'ndan 1.1 trilyon ruble (43 milyar dolar). İsviçre, HongKong, Kanada merkez bankaları da piyasaya 510 milyar dolar pompaladı. Üstelik iktisatçılara göre bunlar daha bir şey değil; krizi kontrol altına almak için sadece ABD'nin 2 trilyon dolar harcaması gerekecek.
Piyasalara sürekli nakit takviyesinin yanı sıra tökezleyenler de kamulaştırılıyor veya şimdilik sağlam olan bir başka grubun bünyesine katılıyor: ABD'de gayrimenkul devleri Fannie Mae ve Freddie Mac'e sigorta devi AIG eklendi. İngiltere'de ise Başbakan Gordon Brown'ın bizzat yürüttüğü pazarlıkta HBOS (Halifax Bank of Scotland) ülkenin beşinci önemli banka grubu Lloyds'a yamandı.
Dediğimiz gibi; liberal ekonominin tüm kutsal yasaları çiğnenerek. Bu gelişmeleri örneğin "The Guardian" gazetesi "Rekabet kurallarının yırtılıp atılması" diye yorumluyor. Kimi ekonomi uzmanları "Amerikan usulü devletleştirme" den söz ediyor. Hatta New York Üniversitesi ekonomi profesörü Nouriel Roubini gibi kimi iktisatçılar alaycı ifadelerle bu gidişle devletin adının bile değişebileceğini söylüyorlar. ABD yerine ASBD, yani Amerika Sosyalist Birleşik Devletleri!

Domino teorisini unutmayın
Ama bu olağanüstü çabalar ne korkuları yatıştırabiliyor, ne de kara delikleri uzaklaştırabiliyor. Tam tersine; kâbus senaryolarına her gün yeni bölümler ekleniyor. Örneğin ABD'nin iri ticari bankalarından Washington Mutual'in alıcı aradığı söyleniyor. Ayakta kalabilen iki yatırım bankasından biri olan Morgan Stanley'in başkanı John J. Mack'in Citigroup'a "Bize ortak olun yoksa yakamızı kurtaramayacağız" diye yalvardığı iddiaları dolaşıyor. "The Times" gazetesi, "HSBC hariç İngiltere'deki hemen tüm büyük bankalar kamulaştırılmak durumunda kalabilir" değerlendirmesinde bulunuyor.
Bitmedi. Krizin finans kurumları, yatırım bankaları, ticari bankalardan sonra, domino etkisiyle zincirin diğer halkalarına sıçramasının kaçınılmazlığı vurgulanıyor: Bankalardan sonra şirketler, şirketlerden sonra bireyler, bireylerden sonra kentler. Kaliforniya'nın 117 bin nüfuslu kenti Vallejo siftahı yaptı: Konut krizi nedeniyle vergi gelirlerinin düşmesini gerekçe göstererek iflasını ilan etti. New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, Wall Street'teki çöküşün onbinlerce kişiyi işsiz, milyonlarca metrekare ofisi de boş bırakacağını belirterek, kent halkını "Alınması kaçınılmaz çok zor kararlara hazırlıklı olmaya" çağırdı.
Türk ekonomisi kara deliklerin çekim alanı dışında kalabilecek mi? Cevabı Ankara'nın krizi nasıl algıladığına bağlı. Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince'nin dün yaptığı açıklamayı çok anlamlı bulduk. Şöyle diyor:
"Elimizden gelenin en iyisini yapmıyoruz düşüncesindeyim. Türkiye Cumhuriyeti krizle ilgili alması gereken önlemler olduğu bilinciyle tez elden gereğini yapmalı. Yoksa önceliği olmayan konularla uğraşırken, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olabiliriz."
Kriz Yönetim Merkezi oluşturmak için acaba kara deliklerin ufkumuzda belirmesi mi bekleniyor?