kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Mehmet Tuna: Burası ufacık bir lokanta olarak açıldı. Mekan çok şekil değiştirdi ama 22 senedir burayı muhafaza ediyoruz.

İstanbul'da eğlence bölgesel yaşanır oldu

Mustafa DERYAHAN MAGAZİN SERVİSİ
17.09.2008
33 yıldır İstanbullular'ı ağırlayan Şamdan'ın sahipleri Mehmet ve Şehnaz Tuna çifti, artık İstanbul'da bölgesel eğlencenin ön plana çıktığını söylüyor: İstanbul büyüdü, alternatifler de çoğaldı. Her kesime göre eğlence anlayışı farklı artık..
Tam 33 yıl önce açılan ve günümüzde, kalitesinden ve müdavimlerinden ödün vermeden yoluna devam eden Şamdan geçtiğimiz hafta kış sezonunu açtı. Teknolojik anlamda tamamen yenilenen ancak her sene olduğu gibi bu sene de büyük bir değişikliğe gitmeyen Şamdan'ın sırrını, sahipleri Şehnaz ve Mehmet Tuna, Şamdan dergisine anlattı.

YEMEK EVDE YENİRDİ
* Şamdan 1975 yılında açıldı. O günden bugüne eğlence hayatında neler değişti?
M.T.: O günlerde insanlar dışarıda yemek yemektense evlerinde yemek yemeyi tercih ediyordu. Yavaş yavaş bu, dışarı doğru aksetmeye başladı. 34 senede sektör büyük bir yol kat etti. Zaten İstanbul bana göre Avrupa'nın eğlence merkezi, yaşayan bir şehir.

* Son birkaç senedir İstanbul eğlence hayatı bitti bitiyor deniyor. Buna katılmıyorsunuz öyleyse?
M.T.: Hayır, bence bitmiyor ama değişik şekillere kayıyor. Artık bölgesel yaşanıyor, çünkü İstanbul çok büyüdü.
Ş.T.: Evet, alternatifler çoğaldı diyebiliriz. Her kesime göre eğlence anlayışı farklı artık.
M.T.: Kendi lokalimizden bahsedersek eğer, biz fazla bir şey değiştirmedik. Evet, bu mekan çok şekil değiştirdi ama 22 senedir burayı muhafaza ediyoruz.

BOYALAR YENİLENİYOR
* Muhafaza ediyoruz derken yenilemiyor musunuz yani?
M.T.: Hayır, bu karıştırılıyor. Yeniliyoruz.
Ş.T.: Mesela gördüğünüz koltuklar, kumaşlar; hepsi yenilendi. Tonlarda biraz fark ediyor ama anlayan anlıyor. Yine her sene boyalar da yenileniyor.
M.T.: Ancak bazı objeler var ki, mesela rahmetli Bülent Erbaşar'ın yaptığı aynalar, tablolar; onlar duruyor aynen.
Ş.T.: Bizim müşterimiz çok duyarlı. Ben beş sene önce, acemi zamanımda bilemedim, gidip barda kullanılan peçeteleri her zaman aldığımız yerden değil de başka bir yerden aldım. Akşamına müşteri geldiğinde bunu fark etti ve sordu. Çok üzüldüm, resmen düş kırıklığı yaşadım ama bana ders oldu bu.

* Başka ne gibi yenilikler yaptınız bu sene?
M.T.: Mesela mutfağımızı yıktık, komple yeniledik, eski hiçbir şey yok. Yine bahçeyi yeniledik, elektronik tesisatı yeniledik.

* Korkuyor musunuz, biraz fazla yenilikten?
M.T.: Korkuyoruz tabii, çünkü tamamen de yıkıp yeniden yapabiliriz ama o zaman nasıl tepki alacağımızı bilmiyoruz. Ayrıca kimse şikayetçi değil ki. Sadece teknolojiyi çok iyi takip ediyoruz.
Ş.T.: Mesela bu sene banyo muslukları otomatik oldu. Bunu bile Mehmet'e zor kabul ettirdik.
M.T.: Çünkü o musluklar şıktı, dekor olarak güzel duruyordu. Özel yaptırmıştık. Onlar atılınca bozuldum tabii.
Ş.T.: Biraz çevreyi de düşünmeliydik ama, insanlar suyu açık unutabiliyordu. Bu nedenle su boşa gitsin istemedik. Zaten yurtdışında çok geziyoruz ve yenilikleri takip ediyoruz.

UFACIK BİR LOKANTAYDI

* Mönüde değişiklik var mı peki bu yıl?
M.T.: Bazen yapıyoruz. Balık mevsimine göre değişiyor mesela. Sebze yemekleri de öyle. Ama belirli yemekleri kaldıramıyoruz. Çünkü o zaman müşteri geliyor ve 'Sen benim yoğurtlu kebabımı nasıl kaldırırsın!' diyebiliyor. Biz iyilik yapalım derken geri tepebiliyor bazen. Ama müşteriyi anlıyorum çünkü aynı şey benim için de geçerli. Ben su böreği seviyorsam onu yemek için atlayıp Eminönü'ne gidiyorum. Onu orada göremezsem boşuna gitmiş olurum.
Ş.T.: Her mekanın kendi özelliği olmalı. Bu yüzden de belirli yemekleri kaldırmıyoruz.

* Size şu anda üçüncü nesil de geliyor, bunun sırrı nedir?
Ş.T.: Biraz gelenek gibi galiba...
M.T.: Burası ufacık bir lokanta olarak açıldı. Hatta o zaman eğlence mekanları Elmadağ'daydı. 'Allahın Etileri'nde niye mekan açtın?' dediler. Çok şirin bir mekandı ama... Yemeklerden sonra ufak ufak yukarı çıkılmaya başlandı. Rahmetli Abdi İpekçi, Ercüment Karaca'nın çok emeği vardır burada. O zamanlar onlar yurtdışına giderdi eğlenmeye, biz o dönem o eğlenceyi tutturduk. Şu an ise onları da geçtik.

* Her sezon başlamadan önce yerine getirdiğiniz belirli bir uğurunuz var mı?
M.T.: Hayır ama işlerimiz çok iyi gittiğinde çocuk yurtlarına ihtiyaç sorarız, o ihtiyaçlarını karşılarız. Bunların bize uğurlu geldiğine inanıyorum. Kendimizi ferahlatıyoruz yani.

* Son olarak evde patron kim?
Ş.T.: Evde patron yok aslında ama biz iyi polis-kötü polisi oynamayı seviyoruz.
Haberin fotoğrafları