kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
18 Eylül 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
SİNAN AKYÜZ
Kadınlar&erkekler&ilişkiler

Türk erkeği ideal midir?

Eğri oturup doğru konuşalım. Az önce okuduğunuz yazının başlığına bir ilave cümle daha ekleyelim; "Türk erkeği ideal (eş) midir?" Bir Türk erkeği olarak bu soruya vereceğim cevap ne yazık ki "Hayır!"dır. Türk erkeği 'ideal format!' ölçülerindeki eş eşleşmesine kesinlikle uymuyor. Neden uymadığını birazdan yazacağım; ama ondan önce şunu söylemek isterim ki, her evli Türk kadınının kocası hakkında söylediklerinde gerçek payı vardır. Bu gerçeklerden yola çıkarak şimdi size diyorum ki; "Bir Türk erkeğinin evlenmeden önce tadına doyum olmaz, evlendikten sonra da o erkekten bir halt olmaz!" Peki, Türk erkeği neden ideal bir eş değildir?

MAYMUN ERKEK!
Bu soruya doğru bir cevap vermek için Türk erkeğini 'iki döneme!' ayırmak gerekiyor. Bu dönemleri de bendeniz 'Evlenmeden önce!' (E.Ö) ve 'Evlendikten sonra!' (E.S) diye ikiye ayırıyorum. Allah var, evlenmeden önce Türk erkeği lokum gibidir. Ye, yiyebildiğin kadar. Adamlar 'manitayı!' mutlu ve mesut etmek için bir köle gibi çalışırlar. Hatta daldaki maymun bile Türk erkeğine bakıp gıpta eder ve der ki: "Ulan arkadaş! Maymun olan benim! Ben bile manitaya bu kadar maymunluk yapmıyorum." Türk erkeğinin bu maymunluğuna kanan her genç Türk kızı da "Allah, Allah!" naraları atıp, herifi tez zamanda ideal koca diye eve atıyorlar. Ama heyhat! Çoğu Türk kadını bir süre sonra evdeki kocaya feryat figanı basıp herifle 'it dalaşı!'na giriyorlar. Sonra da eşe-dosta dert yanıp diyorlar ki; "Benim herife dışarı çıkıp gezelim diyorum, bana verdiği cevap aynen şu: Yorgunum. Benim herife şu çocuklarla biraz sen ilgilen diyorum, çocuğu kucağına alıp söylediği söz aynen şu: "Atem tutem ben seni/Şekere katem ben seni/Akşem baben gelende/Seni biraz pışpışlayıp/Tekrar ananın kucağına atem ben seni..."

SEVGİN BU MU?
Evlenip 'sudan çıkmış balığa dönen!' kadın haklı olarak kocasına şu soruyu soruyor: "Senin bana karşı olan sevgin bu kadar mıydı?" Bu soru ne yazık ki Türk erkeğinin bir kulağından girer diğer kulağından çıkar. Ondan sonra da aynı evin içinde 'sessiz çığlık!' filmi başlar. O filmin başlamasıyla birlikte de erkek kendisini içkiye ve dışarıdaki kadına vurur; kadın ise dırdırcı olup dedikodu sanatının iyi bir ustası olur. Aynı zamanda çocuklarını bir başına büyütmeye çalışır, şu sözü söyleyen kocaya da katlanmaya çalışır: "Şu çocuğu sustur. Sabah işe gideceğim!" Kıssadan hisse diyeceğim şudur ki; "Türk erkeğinden iyi manita olur. Gerisi yalan olur."