kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Eylül 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Başbuğ'un öncelikleri

Şeffaflık ve karşılıklı diyalogtan yana bir asker Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ.
Sosyal bilimler eğitimi almış, sürekli okuyup kendini geliştiren toplumsal olaylara sadece asker gözlüğüyle değil, bir bütün olarak bakmayı başaran biri.
Konuşmasında Max Weber'e atıf yapması, gazetecilik üzerine dertleşirken Michael Sweeney'in "The Military ve The Press" (Asker ve Basın) isimli kitabını yanında getirmesi, bilimsel düşünceye verdiği önemi gösteriyor.
İyi bir savunma muhabirini tanımlarken kitapta işaretlediği sayfayı açıyor ve Sweeney'in tanımını sıralıyor: "Akıllı olacak, askeri ve güvenlik konularında yeterli eğitimi almış olacak ve gördüğünü işittiğini değerlendirebilecek, operasyon ve strateji arasındaki farkı bilecek, ana resmi görecek, kendine güveni çok olacak."
Dersine çok iyi çalışan, her türlü detaya hâkim bir asker var karşımızda ve önceliklerini çok iyi biliyor.
Siyasetçiye mesajı açık:
- Asker üzerinden siyaset yapmayın.
- Şehitler üzerinden ucuz siyaset yapmayın.
Türkiye'de siyasetin yıllardır üzerine kurulu olduğu kolaycı anlayışı açığa vuruyor açıkçası.
Hem asker, hem diplomat özelliklerini taşıyor.
Yazılı basının savunma ve güvenlik muhabirleri konusundaki eksikliği ve zayıflığından haklı olarak yakınıyor.
Ancak bu gelişmenin en önemli nedeni kendisinden önce görev yapan komutanların savunma muhabirlerini daha çok siyasi mesajlar vermek için kullanmış olması.
28 Şubat'ta doruğa çıkan bu anlayış, savunma muhabirlerini güvenlik ve terör konularında uzman olmaktan çok, askerin siyasi mesajlarını taşıyıcı haline getirdi doğal olarak.
O nedenle, yeni dönemdeki beklentisinin savunma muhabirliği alanında yeni bir ufuk açacağına hiç şüphe yok.
Başbuğ, Genelkurmay'ın medya ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak istiyor.
Akreditasyon konusuna yaklaşımı bunun bir göstergesi. Düne kadar Genelkurmay'ın davetli listesinde yer almayan Star, Yeni Şafak gibi gazete temsilcileri dün Başbuğ'un basınla sohbetinin davetlileriydi.
Bundan sonra akreditasyon konusundaki tavrı, gazetelerin basın meslek ilkelerine saygısının belirleyeceğinin altını çiziyor Başbuğ.
Bu konuda basın kuruluşlarının desteğine güveniyor ama Türkiye'deki gergin medya ortamında basın kuruluşlarının etkisi konusunda açık bir kuşku taşıdığımı, bunun bir sonuç vermeyeceğini düşünüyorum şahsen.
Sakinliği, Silahlı Kuvvetlere kimi kesimlerce yöneltilen "Terörü bilerek bitirmiyorlar" iddiasını gündeme getirince, bir an için yerini kontrollü bir öfkeye bırakıyor, "Türk Silahlı Kuvvetleri terör belasının bitmesini en çok isteyen kurumdur. Bunun aksini söyleyen haindir" diye parlıyor.
Yine de isim vermeden Dağlıca baskını olayına atıf yapıyor ve Silahlı Kuvvetler'in her olayı incelediğini açıklıyor.
Bu arada eleştiriye açık olduklarını ama kasıtlı, önyargılı yaklaşımlara karşı olduklarını vurguluyor.
Evet, Orgeneral Başbuğ farklı bir komutan.
Laiklik kadar demokrasi ve hukuk devletine de önem veren bir Genelkurmay Başkanı.
Laiklik, ulus devlet, üniter devlet konularındaki hassasiyetini sık sık vurguluyor ama ondan bu konuda iki de bir bildiri ya da açıklama bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacak çünkü ilişkileri kendi mecrasında değerlendirmekten yana olduğu anlaşılıyor.