| 17 Eylül 2008, Çarşamba |
Lekeleri, cildinize demir atmadan giderin
Dr. Yasemin Fatih Amato
16.09.2008
Geçen yıl bu mevsimde yine cilt lekeleri hakkında bir yazı yazmıştım. Başlığını da 'Damlaya damlaya göl olur' koymuştum. Gerçekten öyledir; lekeler minicik başlar, başta güneş olmak üzere çeşitli nedenlerle artar, tekrar güneşle koyulaşır, yıllar geçtikçe yenileri eklenir ve önlem almazsak sonunda cildimizin rengi tamamen değişir.
MUTLAK ÖNLEM YOKTUR
Cilt lekelerinin önde gelen nedeni güneş ışınlarıdır. Tam da bu nedenle her sonbahar olduğu gibi, bu eylül ayında da randevularım leke muayenesi için gelenlerle dolup taşıyor. İşin doğrusu, güneşten koruyucuların da her şeye kadir olmadığıdır. Onları en doğru şekilde kullansak bile (sokağa çıkmadan yarım saat önce sürüp, arada bir tazelesek) sadece yüzde 97 oranında koruyucudur (yani yüzde 100 değil). Öte yandan yaşımız ilerledikçe ortaya çıkan hormonal nedenleri de gözardı edemeyiz. Tüm bu nedenlerle cilt lekelerinin oluşmasını tamamen önlemekten bahsedemeyiz. Tek çaremiz, bir yandan elden geldiğince korunmak, öte yandan her şeye rağmen oluşan lekeleri vakit kaybetmeden, yer etmeden tedavi etmektir.
LEKE DERİNLEŞMEDEN...
Aslında lekeler tedaviye en iyi cevap veren sorunlardan biridir. Ancak bir koşulla; eğer derinleşmediyse! Yaz boyunca hastalarıma söylediğim ve yazılarımda da sık sık tekrarladığım gibi, 'Oksiterapi' leke tedavisinde çok başarılı oldu. Örneğin ben, hafta sonları denize girmeye ve doğada gezmeye bayılırım. Hemen her pazartesi de kendime oksiterapi uygularım. Öylesine yararını gördüm ki, eskiden kalan güneş ve sir lekeleri bile hafifledi. Geçtiğimiz yaz, bende hiçbir yeni leke bırakmadı. Çeşitli kliniklerde hastaya bir tedavi yöntemi önerilir ve sonuna kadar o yöntem uygulanır. Geçen yıla kadar ben de genellikle öyle yapıyordum. Artık bu yolu izlemiyorum. Elimizdeki tüm olanakları seferber ediyorum. Örneğin birkaç seans peeling, birkaç seans oksiterapi, birkaç seans Foto IPL tedavisi, birkaç seans pigment programı ile çok daha iyi sonuçlar alıyorum. Bazen evde yapılabilen doğal maskelerden de destek alıyorum.
HERKESİN DURUMU ÖZEL
Tedavi programını belirlerken, lekenin derinliği çok önemlidir. Derin lekelerde mezoterapiden iyi sonuç alıyoruz. Kokteyle A vitamini, C vitamini, duruma göre AHA'lı karışımlar ilave ediyoruz. Fraksel lazer tüm cildi yenilediği ve adeta bir lifting etkisi yarattığı gibi, özellikle beyaz tenlerde en derin lekeleri dahi büyük ölçüde tedavi ediyor. Herkesin durumu özeldir, 'hastalık yoktur, hasta vardır'... Tedavi programı ve seans miktarı; kişiye, cilt tipine, yaşa ve hasar miktarına göre değişik yollar izlemelidir. Tek yöntemde ısrarcı olmak bana göre doğru değildir.
MUTLAK ÖNLEM YOKTUR
Cilt lekelerinin önde gelen nedeni güneş ışınlarıdır. Tam da bu nedenle her sonbahar olduğu gibi, bu eylül ayında da randevularım leke muayenesi için gelenlerle dolup taşıyor. İşin doğrusu, güneşten koruyucuların da her şeye kadir olmadığıdır. Onları en doğru şekilde kullansak bile (sokağa çıkmadan yarım saat önce sürüp, arada bir tazelesek) sadece yüzde 97 oranında koruyucudur (yani yüzde 100 değil). Öte yandan yaşımız ilerledikçe ortaya çıkan hormonal nedenleri de gözardı edemeyiz. Tüm bu nedenlerle cilt lekelerinin oluşmasını tamamen önlemekten bahsedemeyiz. Tek çaremiz, bir yandan elden geldiğince korunmak, öte yandan her şeye rağmen oluşan lekeleri vakit kaybetmeden, yer etmeden tedavi etmektir.
LEKE DERİNLEŞMEDEN...
Aslında lekeler tedaviye en iyi cevap veren sorunlardan biridir. Ancak bir koşulla; eğer derinleşmediyse! Yaz boyunca hastalarıma söylediğim ve yazılarımda da sık sık tekrarladığım gibi, 'Oksiterapi' leke tedavisinde çok başarılı oldu. Örneğin ben, hafta sonları denize girmeye ve doğada gezmeye bayılırım. Hemen her pazartesi de kendime oksiterapi uygularım. Öylesine yararını gördüm ki, eskiden kalan güneş ve sir lekeleri bile hafifledi. Geçtiğimiz yaz, bende hiçbir yeni leke bırakmadı. Çeşitli kliniklerde hastaya bir tedavi yöntemi önerilir ve sonuna kadar o yöntem uygulanır. Geçen yıla kadar ben de genellikle öyle yapıyordum. Artık bu yolu izlemiyorum. Elimizdeki tüm olanakları seferber ediyorum. Örneğin birkaç seans peeling, birkaç seans oksiterapi, birkaç seans Foto IPL tedavisi, birkaç seans pigment programı ile çok daha iyi sonuçlar alıyorum. Bazen evde yapılabilen doğal maskelerden de destek alıyorum.
HERKESİN DURUMU ÖZEL
Tedavi programını belirlerken, lekenin derinliği çok önemlidir. Derin lekelerde mezoterapiden iyi sonuç alıyoruz. Kokteyle A vitamini, C vitamini, duruma göre AHA'lı karışımlar ilave ediyoruz. Fraksel lazer tüm cildi yenilediği ve adeta bir lifting etkisi yarattığı gibi, özellikle beyaz tenlerde en derin lekeleri dahi büyük ölçüde tedavi ediyor. Herkesin durumu özeldir, 'hastalık yoktur, hasta vardır'... Tedavi programı ve seans miktarı; kişiye, cilt tipine, yaşa ve hasar miktarına göre değişik yollar izlemelidir. Tek yöntemde ısrarcı olmak bana göre doğru değildir.
Yayın tarihi: 17 Eylül 2008, Çarşamba
Web adresi: http://www.sabah.com.tr/2008/09/17/gny/haber,8F15EB3F64C842F9A5E853E83614470F.html
Tüm hakları saklıdır.
Günaydın Haberleri
Son Dakika | Ana Sayfa | Yazarlar | Çizerler | Günün İçinden | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Dosyalar | Günaydın | Televizyon | Astroloji | Sağlık | Magazin | Teknoloji | Otomobil | Turizm Rehberi | Emlak | İşte İnsan | Sabah Çocuk | Mobil Eğlence | Detaylı Arama | Cuma | Cumartesi | Pazar | Kültür-Sanat | EGazete | Gazete Reklam | Internet Reklam | Künye | Bize Ulaşın
 |
Copyright © -2008 Tüm hakları saklıdır. TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş. | 
|