kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Erdoğan: "Sizden iane istemiyoruz"

Giriş Saati : 16.09.2008 22:49
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB ülkelerinin büyükelçilerine, AB'nin Türkiye'ye karşı yaklaşımını eleştirerek, "Biz sizden iane istemiyoruz.
Bizden öncekilere nasıl hangi hakları tanıdıysanız bize aynı hakkı tanıyın. Eğer bizi yük olarak görüyorsanız o da ayrı bir konu, onu da bize açıklayın. Ama Türkiye yük olmaya değil, Türkiye yük almaya geliyor. Türkiye'yi böyle tanıyın böyle bilin" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine AKP Genel Merkezi'nde iftar yemeği verdi. Yemekten önce 3 dinin müziklerinden örnekler verildiği bir küçük konser sunulurken ardından iftar yemeğine geçildi.

"SEMAVİ DİNLER YARDIMLAŞMALI VURGULAR"

Erdoğan iftarın ardından yaptığı konuşmada, bu tür buluşmaların dünyaya mesajının çok açık olduğunu belirterek, "Hangi dinden olursa olsun, hangi inanca, hangi kültüre, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun tüm insanların bir araya gelebilecekleri, konuşabilecekleri, anlaşabilecekleri ve uzlaşabilecekleri bir zemin mutlaka vardır" dedi. Sevgi, merhamet ve adaletin aslında bütün medeniyetlerin ortak değerleri olduğunu kaydeden Erdoğan, semavi dinlerin yardımlaşmayı, dayanışmayı, hoşgörü ve kardeşliği vurguladığını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, dinler, medeniyetler, kültürler arasında farklılıkları yadsımanın, ayrımları kışkırtmanın, çatışmaları körüklemenin, dinlerin özüyle çelişmenin insanlığın ortak mirasına ters düşmek anlamına geldiğini vurgulayarak, "Asıl olan ortaklıkları, benzerlikleri, uyumu, uzlaşmayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı hedeflemek, bunu öne çıkarmaktır. Yapmamız gereken de budur. Türkiye sahip olduğu renklilik, çeşitlilik, kültürel zenginlik dolayısıyla dünyaya bu mesajı en iyi verebilecek ülkelerden biridir" diye konuştu.

"NE OLURSAN OL YİNE GEL"

Erdoğan, Türkiye'nin her tarafından farklı dinlerin, farklı mezheplerin tam bir hoşgörü içinde birbirine saygı ve sevgi çerçevesinde hayatlarını sürdürdüklerini söyleyerek, "Hatta bu uzlaşmayı, bu saygıyı, bu uyumu bozacak türdeki provokatif saldırıların toplum tarafından şiddetle kınandığını eminim müşahede etmişsinizdir" dedi. "Çünkü bu topraklar Mevlana'yı yetiştiren topraklardır. O Mevlana ki yüzyıllar öncesinden dünyaya en güzel cevabı vermiş en güzel çağrıyı yapmıştır" diye sözlerini sürdüren Başbakan Erdoğan, Mevlana'nın "Gel, gel. Ne olursa olsun yine gel. İster kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel" dizelerini okudu. Erdoğan, "Bu topraklar "tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz' diyen Yunus Emre'yi yetiştiren topraklardır" diyerek yüzyıllar öncesinden gelen çağrılara sahip çıktıklarını belirtti. Bu çerçevede Medeniyetler İttifakı projesinin yürütüldüğünü anımsatan Erdoğan, ittifakın 3 yıl önce kurulmuş olmasına rağmen 76 ülke ve 13 farklı uluslararası örgütü barındırdığını söyledi.

"YÜK OLMAYA DEĞİL YÜK ALMAYA GELİYORUZ"

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin özellikle demokratikleşme ve insan hakları noktasında 6 sene öncesiyle kıyaslanamayacak düzeyde bir ülke konumuna yükseldiğini belirterek, yapılan reformlarla AB'ye katılım sürecine giden yolu açıldığını söyledi. Türkiye'nin AB sürecini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"2005 yılında 35 fasıl üzerinden tarama süreciyle başlattığımız müzakere süreci devam ediyor. Halbuki bu fasıllar daha önce çok daha düşük sayıdaydı. Bugün bir fasılda müzakereleri açtık ve kapattık. Fakat bizim bu sürece girdiğimiz ana kadar açma kapama diye bir anlayış yoktu. Açılır ve kapanırdı. Ama daha sonra ne yazık ki, sadece açmak adeta böyle kuyudan kovayla su çekmeyi bırakın attığınız o kova orada takılıp kalıyor. Çıkarabilene aşk olsun. Bu hale getirdiler. Şimdi biz bunun mücadelesini veriyoruz. Bir taraftan faslı açmaya çalışıyoruz. Ondan sonra diyoruz ki "bakın bu adil bir yaklaşım değil. Biz sizden iane istemiyoruz. Bizden öncekilere nasıl hangi hakları tanıdıysanız bize aynı hakkı tanıyın.' Başka bir şey istemiyoruz. Eğer bizi yük olarak görüyorsanız o da ayrı bir konu, onu da bize açıklayın. Ama Türkiye yük olmaya değil Türkiye yük almaya geliyor. Türkiye'yi böyle tanıyın böyle bilin."

"AB'DEN MOTİVASYON KIRICI AÇIKLAMALAR GELİYOR"

1.5 milyarlık İslam dünyasının Türkiye'nin AB sürecini izlediğini kaydeden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halbuki onlardan hiçbirisi AB'ye girme durumunda değil. Ama buna rağmen bu beklentinin içerisinde. 7 fasılda müzakereleri yürütüyoruz. 2 faslın da bu dönem Fransa'nın dönem başkanlığında açılmasını bekliyoruz. Ne yazık ki AB tarafının fasıllar konusunda bizimle aynı hızda olmadığını görüyoruz. Türkiye tarafı bütün yükümlüklerini yerine getirirken, takvimi net olarak ortaya koyarken Avrupa tarafının her dönem başkanlığında 2 fasıl açmak gibi bir tavır benimsediğini böylece süreci yavaşlattığını görüyoruz. Tabi bu karşımıza çıkarılan ilk engel değil. Bütün bunlara rağmen Türkiye bu konuda kararlığını, ısrarını, isteğini arzusunu ortaya koydukça AB tarafından motivasyon kırıcı, şevk kırıcı açıklamalar uygulamalar geldi. Şunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum. AB kriterlerine, AB standartlarına ulaşmak noktasında ülke olarak hiçbir çekincemiz, tereddüdümüz yok. Zaten bu konuda hakikaten samimiyetle buna yaklaşanlar Türkiye'nin bu noktada nerede olduğunu gayet iyi tespit ve tescil ediyorlar. Nitekim müzakere sürecinden tamamen bağımsız olarak müktesebata uyum programımızı açıkladık ve belirlediğimiz takvim çerçevesinde reformlarımızı yapıyoruz. Her bir Bakanlık kuruluş üzerine düşen sorumluluğu belirlediği takvim uyarınca yerine getiriyor. AB üyesi kimi ülkelerden ne tür açıklamalar yapılırsa yapılsın ne tür engeller çıkarılırsa çıkarılsın biz kendi iç düzenlemelerimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Türkiye'nin AB üyeliğinden kazançlı çıkacak sadece Türkiye değil aynı zamanda AB'nin kendisidir."

ANKA