kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Almanya'daki en büyük yolsuzluk

Giriş Saati : 16.09.2008 14:45
Güncelleme : 16.09.2008 22:53
Yeni Haber
İLİŞKİLİ HABERLER
Almanya'daki en büyük yolsuzluk
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Bu olayın (Almanya'daki Deniz Feneri Derneği) başında da sonunda da her aşamasında siyaset vardır. Siyasetle yakın ilişkili bir olaydır'' dedi.

Baykal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Almanya'daki ''Deniz Feneri Davası''na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Baykal, Almanya'daki davada karara çok yaklaşıldığını, yarın açıklanacağını belirtti. Kararın çerçevesinin aşağı yukarı belli olduğunu, çünkü sanıkların suçlarını kabul ettiklerini ifade eden Baykal, savcılık ile sanıklar arasında cezalar konusunda bir mutabakatın ortaya çıktığını söyledi. Baykal, şöyle konuştu:

''İki gündür davanın yeni aşamalarında ortaya çıkan manzara Deniz Feneri ile ilgili yolsuzluğun Almanya'nın yaşadığı, gördüğü en büyük bağış yolsuzluğu olduğunu ortaya koymuştur. Avrupa çapında, dünya çapında önemli bir bağış yolsuzluğu davasıyla karşı karşıyayız. Yürüyen dava, uluslararası bir suç örgütü niteliğinde bir örgüt olarak Deniz Fenerinin çalışmakta olduğunu oraya koymuştur.

Yapılan değerlendirmeler Deniz Fenerinin bu anlamda bir uluslararası suç niteliğinde olduğudur. 'Uluslararası boyutu sadece Almanya ile ilgili değil' demek istiyor, Alman mahkemeleri... 'Bunun bir de Türkiye ayağı var' diyorlar. 'Türkiye ile Almanya birlikte bu suç faaliyetinin mekanı haline gelmişlerdir, olay hem Almanya'da hem Türkiye'de işlenmiştir' demektedirler.''

Bunun bireysel bir olay olmadığını kaydeden Baykal, şunları söyledi:

''Bugün anlaşılmıştır ki bu olay toplu bir olaydır, kolektif bir olaydır, bireysel bir olay değildir. Bu olayın içinde Almanya'da o dernekte yönetimde bulunan insanlar bir aradadırlar. Türkiye'de bu derneği yönlendiren insanlar bir aradadırlar. Belki de bu dernek aslında bağış yapmak için değil, böyle bir yolsuzluğu kamufle etmek için kurulmuştur. Bu kuruluşun temel amacının bu olduğu kaygısı, kuşkusu ortaya çıkmıştır.

'Deniz Feneri olayı nedir?' dediğiniz zaman, Deniz Feneri, Müslüman, Türk insanlardan iyilik olsun diye toplanan bağışların önemli bir kısmının kendi amaçları için harcanmasını sağlayacak bir düzen kurmak olduğu da anlaşılmıştır. Çünkü, söz konusu olan yolsuzluklar derneğin doğal faaliyetinin bir parçasıdır, resmi yetkilileri eliyle yapılmaktadır. Yani başkanları işin içindedir, arkasındaki başkanları işin içindedir. Örgütlü bir biçimde bu faaliyet götürülmektedir. Kuryeler vardır, çift muhasebe tutulmuştur. Çift muhasebe niye tutulur? Çift muhasebe bireysel bir zimmete geçirme olayını kamufle etmek için mi tutulur? Çift muhasebe tutulduğundan Ankara'nın haberi vardır, Almanya'nın haberi vardır. Birlikte yapmışlardır. Olay bunun için kurgulanmıştır... Para toplanacak, para bir yere gönderilecek, bir şey için gönderilecek. Elbette bir miktar bağış, yardıma muhtaç olanlara destek çerçevesinde olmuştur bu, işin kamuflajı. Almanya'daki resmi otoritelere karşı tedbir alınarak yürütülen bir faaliyet vardır. O faaliyet, oradaki paranın bir kısmının Türkiye'de siyasi amaçlarla kullanılmasını sağlamaktır. Bu görülmüştür.''

SİYASET DIŞINDA İZAHI MÜMKÜN DEĞİL

Baykal, bu yolsuzluğu siyasetin dışında izah etmenin mümkün olmadığını savunarak, ''Bu olayın başında da sonunda da her aşamasında siyaset vardır. Siyasetle yakın ilişkili bir olaydır. Bireysel, toplumsal para toplama olayı değildir bu. Siyasi amaçla para kullanma arayışının yol açtığı bir düzenlemedir'' dedi.

Olayın Almanya ayağına Alman hükümetinin girdiğini belirten Baykal, bağışı yapanların, toplayanların, kuryelerin Türk olduğunu, bağışın getirildiği ve kullanıldığı yerin de Türkiye olduğunu belirtti.

CHP Genel Başkanı Baykal, ''Almanya olaya olağanüstü bir dikkatle giriyor, bütün boyutlarıyla konuyu aydınlatıyor. Ama Türkiye ile ilgili olarak kimsenin harekete geçtiği yok. Hala somut bir hareketi görebilmiş değiliz. Bir hukuk devletinde, demokratik bir düzende bu kadar Türk'ün karıştığı ve Türkiye bağlantısı olan Almanya'daki mahkemenin uluslararası diye nitelendirdiği yolsuzluk konusunda Türkiye'nin harekete geçmemiş olmasını anlamak mümkün mü?'' diye sordu.

Toplumun bu olayı üzüntüyle karşıladığını, iyi niyetli bir yardım faaliyetinin arkasından bunun çıkmış olmasından büyük bir hayal kırıklığına neden olduğunu ifade eden Baykal, şöyle devam etti:

''Ama manzara karşısında hükümetin sergilediği tavır üzüntü vericidir. Bu Deniz Feneri ne zaman çıkmıştır, nereden çıkmıştır? Deniz Feneri, AKP ile ortaya çıkmış bir olay. Deniz Fenerini kamuya yararlı dernek haline getiren kim? AKP hükümeti... Ona vergi kolaylığı sağlayan kim? AKP hükümeti... Mehmetçik Derneğinden bağışlarda esirgenen vergi kolaylığı, Deniz Fenerinden esirgenmemiştir. Onun bir alternatif, halktan bağış toplama yetkisiyle donatılmış, üstelik olağanüstü diğer kamuya yararlı derneklere verilmeyen bir imtiyazı da ona vererek, güçlü bir şekilde devreye girmesi AKP iktidarı tarafından sağlanmıştır.

Deniz Feneri Derneği AKP'nin gözde derneği olarak kendisini göstermiştir. Atatürk ödülü verilmiştir, Meclis'in malzemeleri kendisine bağışlanmıştır. Baktığımız zaman bu organizasyonun içinde yer alan kişilerin AKP kadrolarıyla, yönetimiyle içli dışlı olduğu görülmektedir. Bunları tesadüf diye algılamak mümkün değildir. Bu olayda kuryelik yaptığı resmen mahkemede ifade edilen kişi, bugün Türkiye'de RTÜK başkanıdır. RTÜK, Türkiye'deki medya sektörünün sorumluluğunu üstlenmiş olan bağımsız, özerk kuruluştur. Kuruluşun başına Başbakan Tayyip Erdoğan, nereden arayıp bularak bu kişiyi getirmiştir? Onun arkasında hangi ilişkiler, dayanışmalar yatıyor?''


BAYKAL, EŞİ OLCAY BAYKAL'IN MAL VARLIĞINI AÇIKLADI

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eşi Olcay Baykal'ın mal varlığını açıklayarak, "Benim ve ailemin kursağından bir lokma haram lokma geçmemiştir.

Haram para, kul hakkı bize nasip olmamıştır ve inşallah olmayacaktır. Başbakan'ın bizim mal varlığımızla ilgili tartışma açmaya gücü, kudreti ve takati yetmez" dedi. Baykal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi ve eşi Olcay Baykal'ın mal varlığının açıklanmadığı yönündeki eleştirilerine cevap verdi. Baykal, kendi mal varlığıyla ilgili olarak yetkili mercilere açıklama yaptığını ve bu açıklamanın TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın da elinin altında bulunduğunu belirtti. Mal varlığında hiçbir eksik olmadığını kaydeden Baykal, eşinin mal varlığının açıklanmadığı bilgisinin ise doğru olduğunu söyledi. Eşinin mal varlığı beyanının yetkili mercie yapıldığını ancak, gerekli olmadığı için kamuoyuna açıklanmadığını vurgulayan Baykal, mecbur olmadığı halde eşinin de mal varlığını açıklayabileceğini belirtti.

Baykal, eşi Olcay Baykal'ın mirasla kalanlar dışında biri kızı ile ortak olmak üzere 1.5 dairesi olduğunu, kendisine ait daireyi de kıdem tazminatı ile aldığını söyledi. Ayrıca 1983 yılında alınmış bir arsası olduğunu, 2 kooperatif hissesi bulunduğunu ve bunlardan birinin tamamlandığını, çeşitli bankalarda 150 bin YTL civarında hesabı olduğunu, bir de 1997 model Marea marka aile arabalarının eşinin üzerine kayıtlı olduğunu söyledi. Bir mal varlığına bakarken önemli olanın, o kişinin beyanını doğru olup almadığı, gizli kasası olup olmadığı ve mal varlığının kaynağı olduğunu ifade eden Baykal, "Bizim beyanımızın tümü doğrudur. Bizim gizli kasamız yoktur. Kaynaklarımız da en ince ayrıntısına kadar incelenecek, araştırılacak durumdadır" ifadelerini kullandı.

Eşinin mal varlığının arkasında 8 yıllık hizmeti, makale ve çevirileri ile kitapları olduğunu belirten Baykal, "Bizim mütevazı bir yaşamımız vardır. Bu yaşantımız yıllarca değişmemiştir. Ben 30 yıl aynı evde kaldım, şimdi yeni bir yere geçtim. Harcama düzeyimiz, toplumun gözlemi içindedir. Benim ve ailemin kursağından bir kuruş haram lokma geçmemiştir. Mübarek Ramazan ayında da bunun olmamasını diliyorum. Dürüstlük bizim için en önemli erdemdir. Haram para, kul hakkı bize nasip olmamıştır ve inşallah olmayacaktır. Mal varlığımızı elde etmemizde düğün dernekte altın toplama yoktur. Ailemizin zenginleşmesinin yolu düğünlerde para toplama olmamıştır. Çocukların devlet okullarında, devlet üniversitelerinde okumuşlardır. Bana hiçbir zaman yük olmamışlardır. Eşin dostun desteğine bu konuda iltica etmedim. Tüm gayrimenkullerimi milletvekili olmadığım şartlar içinde edinmişimdir. Kooperatif üyeliklerimiz olmuştur, bunların bir bölümünün aidatları halen ödenmektedir. Noksan bilgiyi bende arama. Kendinde bak. Sen de var mı yok mu sen iktidardan düşünce göreceğiz. Mal beyanını sen iktidarda iken yapıyorsun, ben muhalefette iken yapıyorum. İktidardan düştüğün zaman mal varlığın gerçekten ortaya çıkar. İşte eşiminkini de söyledim. Başbakanın bizim mal varlığımızla ilgili tartışma açmaya gücü, kudreti ve takati yetmez" şeklinde konuştu.

Mal varlığına dahil bir arsaya imar geldiği ve bununla ilgili yasa dışı girişimler olduğu imalarına da yanıt veren Baykal, arsayı siyasi yasaklı olduğu 1987 yılında aldığını ve 1991 yılında imar planı yapıldığını söyledi. Baykal, "Bu tartışma Başbakan'ın bize çamur atma sevdasından çıktı" dedi. Ek bilgiye ihtiyacı olması durumunda Başbakan Erdoğan'a bilgi verebileceğini belirten Baykal, "Nice hükümetler geldi geçti. Uzun zamandır muhalefetteyim. Kendisi iktidarda, yetki elinde. Ne yapabiliyorsa yapmalıdır. Çamur atarak bizi susturması mümkün değildir. Başbakana bu üslup yakışmıyor" diye konuştu.