kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
16 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Dizilerde ekonomik sebepten oynuyorum

HAYATİ GÖK
15.09.2008
'Benim Annem Bir Melek'te dolmuş şoförü Metin'i canlandıran Şehsuvar Aktaş, asıl işinin tiyatro olduğunu söyledi. Tiyatrotem'in kurucusu Aktaş yenilik peşinde olduğunu da anlattı..
atv'nin gelin-kaynana çatışmalarını komik bir dille anlatan 'Benim Annem Bir Melek' isimli dizisinde minibüs şoförlüğü yapan Metin rolünü canlandıran Şehsuvar Aktaş, dizilerde tiyatrosuna maddi destek sağlamak için oynadığını söylüyor. Ortaokul yıllarında amatör olarak tiyatro sahnesine çıkan, ilk tiyatro deneyimini Moliere'nin 'Zoraki Hekim' oyununda yapan oyuncu, 2000 yılında tiyatrocu eşi Ayşe Selen ile Tiyatrotem'i kurdu. Yurtdışında birçok festivale katılan, dünyaca ünlü birçok eseri çevirerek yeniden sahneleyen Şehsuvar Aktaş, sit-comlarda tiyatronun tadını az da olsa bulabildiğini ama aynı tadı almanın zor olduğunu söyledi.

* Yaz tatili bitti, dizinin yeni sezon çekimleri başladı. Nasıl gidiyor?
Çekimler çok iyi gidiyor. Sanki iki ay ara vermişiz gibi değil, iki gün ara verilmiş, kesintiye uğramamış gibiydik. Huzurlu, sakin ve neşeli bir setimiz var. Dolayısıyla herkes neşeyle çalışıyor.

* Nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Olumsuz tepki olmuyor. Çok büyük, düşündürecek, 'Ya biz bunu tekrar bir gözden geçirelim' dedirtecek tepkiler almıyoruz.

* Dolmuş şoförünü canlandırıyorsunuz. Dolmuş şoförleriyle ilginç diyaloglarınız oluyor mu? Role hazırlık süreciniz oldu mu?
Uzun uzun dolmuş şoförleriyle sohbet edeyim, ahbaplık kurayım gibisinden bir şey olmadı. Ama zaten sürekli toplu taşıma araçlarına biniyorum. Oradan gözlemlediğim kadar, zaten doğal olarak sohbetler oluyor.

AİLEYLE AYNI EVDE YAŞAMAK ZOR!
* Diziye baktığımız zaman, küçük kardeş aileye kapı komşusu... Siz, ailenizle birlikte yaşamak ister misiniz?
Artık yaşanmıyor. Yaşaması zor! Eskiden evler büyükmüş tüm aile, anne, baba, gelin, damat, torun bir evde yaşayabiliyormuş. Biraz da o zamanın ekonomik koşulları bunu gerektiriyordu. Günümüz için bunun kolay olacağını sanmıyorum. Annem de sürekli benim evin içinde dolanmamı ya da başkalarının dolaşmasını ister mi; hiç sanmıyorum.

* Tiyatrodan dizi oyunculuğuna geçişiniz nasıl oldu?
1989 yılında televizyon işleri yapmaya başladım. Sonra 1995'te ara verip, 2000 yılında tekrar başladım. Tiyatrodan diziye geçiş diye bir şey yoktu. Tiyatro hep devam ediyordu. Ama 'Neden dizi yapıyordunuz?' derseniz, en büyük gerekçesi ekonomik sebeplerden dolayı. Ek işler yaparak geçinmek söz konusu... Tabii ek iş deyince, insanlar alınmasın. Birkaç iş birden yaparak. Şu anda hayatımda tiyatro ve dizi birlikte gidiyor. Ama tabii ki tiyatro benim asıl işim.

* Sit-comlarda tiyatronun tadını bulabiliyor musunuz?
Evet bulabiliyorum. Burada özellikle bu hikâye için kurulmuş mekanlar var. Sesli ve iki kamera ile çekiliyor. Çok fazla kesintiye uğramıyor. Bu anlamda tiyatroya daha yakın. Aynı tadı vermesi o anlamda birbirinin yerini tutamaz gibi... Tiyatro, seyirci karşısında canlı sahne üzerinde yapılan bir gösterim ve seyircinin karşısında yapıyorsun. Burada kameralar var, yönetmenler var. Seyircinin o anki tepkisini tartmanız mümkün değil! O anlamda tam olarak tiyatronun tadını verdiğini söyleyemeyiz. Dramaya kıyasla sit-com tiyatroya daha yakın...

BENİM ASIL İŞİM TİYATRO
* İlk oyununuzu hatırlıyor musunuz? Ve o oyun hayatınıza nasıl yön verdi?
Ortaokul son sınıftaydım. Moliere'nin 'Zoraki Hekim' oyununda oynadım. Amatör olarak bir dönem okul içinde ve okul dışında tiyatro yaptım. Ama ilk oynadığım oyundan sonra oyunculuk yapmaya karar vermedim. Tabii ki çok sevdim, çok hoşuma gitti. Tiyatrocu olmaya liseyi bitirmeye yakın karar verdim.

* Tiyatrotem'den bahsedebilir misiniz, nasıl kuruldu?
Eşim Ayşe Selen ile kurduğumuz bir tiyatro. "Neden dizilerde oynuyorsunuz?" diyorsunuz ya, dizilerin bu anlamda mali olarak çok büyük katkısı oluyor. Tiyatrotem 2000 yılında kuruldu. O günden bu yana ayakta durmaya çalışıyor. Yurtdışında festivallere katılıyoruz. Tiyatrotem geleneksel türlerden beslenerek iş yapmaya çalışan bir topluluk. Bunların içinde anlatı, meddah, orta oyunu, gölge oyunu, Karagöz gibi mecraların birkaç oyunda illüzyona yakın teknikler kullandık. Daha çok anlatı ve gölge oyunu üzerine çalışıyoruz.

KARAGÖZ DEĞİL, HAYAL OYUNU
* Gölge oyunu deyince aklımıza Karagöz- Hacivat geldi...
Tam olarak Karagöz oyunu değil, gölge oyunu, hayal oyunu diyebiliriz. Tabii Karagöz oyununun bir etkisi var. Daha çok tekniklerini, oyun yapısını, oynatılış biçimini kullanıyoruz. Bundan yola çıkarak kendi tasarladığımız, kendi yazdığımız hikâyeler ya da başka metinlerden yararlanarak tamamen o oyuna özgü tasarlanmış tasvirlerle gösteri yapıyoruz.

* Bu yeni bir şey mi?
Bunu Türkiye'de sadece biz yapmadık. Bunu deneyenler tabii ki oldu. Gölge oyununu, Karagöz'ü o günün koşullarında yeniden çalışan insanlar oldu. Biz bu etkilerden günümüze ne kaldı diye yola çıkarak, bugün biz bununla nasıl iş yaparız diyerek yepyeni, çok modern bir şey yapmadık. Ya da buna yeni soluk getirmek gibi kaygımız olmadı. Sadece tiyatroda yapmak istediğimiz ya da oynamak istediğimiz oyunların metinlerini bunlarla birleştirebileceğimizi, böyle bir yol, böyle bir tarz tutturabileceğimizi gördük.