kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
13 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
NAZLI ILICAK

Basın hürriyeti ve patron çıkarı

Hafta sonu geldi. Tayyip Erdoğan, açıklamalarına devam edecek mi? Kavga sürecek mi? Yoksa olay, Dengir Mir Fırat'ın sözleriyle noktalanmış mı olacak? Merakla bekliyorum. Bu tartışmadan medya çok olumsuz etkileniyor. Doğan Grubu'nda yazan arkadaşlar, ister istemez, "silâhşör" konumuna düşüyor. Bizler de, "karşı kampın adamı" gibi görünüyoruz. Samimi kanaatlerimizi yazsak dahi, okur nezdinde, hiçbirimiz inandırıcı olamıyoruz. Çünkü herkes, Türkiye'deki genel kuralı biliyor: "Basın hürriyeti, patronun çıkarlarıyla sınırlıdır."
2000'li yıllarda, "televizyon sahipleri kamu ihalesine girmesin" diye boşuna kıyamet koparmamıştık. Çünkü kamu ile alışverişi olan medya patronu, siyasi pozisyonunu da, işin tabiatı gereği, buna göre ayarlıyor. Kamu ihale yasağı sürebilseydi, bugünkü tartışmaların pek çoğu gündemde olmayacaktı. Ne Hilton arazisinden, ne de rafineriden söz edilecekti.
O tarihte, Doğan Medya yazarları, ihale yasağı kalksın diye büyük gayret sarf ettiler. Zaten, yasağa rağmen, her medya kuruluşu, -şirket hisselerini hileli isimlerin üzerine yapmak suretiyle-, elektrik dağıtımından pay almıştı. Danıştay, yasa hükmüne dayanarak birçok ihaleyi iptâl etmişti. Ama sonunda yasak kaldırıldı. Sahiplik maddesini sınırlayan düzenlemeler de değiştirildi. Üstelik Anayasa Mahkemesi tekel yaratabilir endişesiyle değişikliğin iptâli yoluna gidince, -yerine yeni hükümler de konulmadığı için- bir kişinin birçok televizyon kuruluşunun sahibi olmasının önünde engel kalmadı. Zira, parlamento, iptâl edilen maddenin yerine, patronajı sınırlayıcı düzenlemeler yapmayı "ihmal (!)" etti.
AK Parti hükumeti, medya patronlarının kimisini "dövüp", kimisini "ödüllendireceğine", temeldeki çarpık sistemi düzeltmeye çalışmalı. Aksi takdirde, medya ve siyaset arasındaki kavgalar sona ermeyecektir.