kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
12 Eylül 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Ilısu Barajı

Önce dünün gündeminden üç başlık aktaralım: 1- Başbakan Erdoğan'ın başkanlığında "Güvenlik değerlendirme toplantısı" yapıldı. 2- Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'na TOKİ'de brifing verildi. 3- Dışişleri Bakanı Ali Babacan günübirlik "İş ziyareti" için İsviçre'ye gitti.
Birbiriyle ilgisiz görünen bu üç gelişmenin bir ortak noktası var: Ilısu Barajı.
Güvenlik toplantısında masaya yatırılan "GAP Eylem Planı"nın belki de belkemiğini Ilısu Barajı oluşturuyor.
Eroğlu'na TOKİ'de Ilısu çalışmalarının son durumu anlatıldı.
Babacan'ın ise İsviçre'deki görüşmelerinde herhalde projenin finansmanı ele alındı.
Çünkü Erdoğan'ın 5 Ağustos 2006'da temelini attığı Ilısu'da geriye sayımın sonuna gelindi: Şantiye hazır. Şantiyeye giden yollar açıldı. Güvenlik önlemleri tamamlandı. Bugün-yarın derivasyon tünelleri için kazmanın vurulmasıyla inşaat başlayacak.
2014'te bitirilmesi öngörülen Ilısu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Güneydoğu'da devam eden en büyük yatırımını oluşturuyor. İnşaatta 8 bin kişi çalışacak. Bu, 8 bin ailenin 6 yıl boyunca düzenli gelire kavuşması anlamına geliyor. Ayrıca inşaat süresince bölgede 600700 milyon dolarlık ticari faaliyet doğacak. Barajın tamamlanmasından sonra ise 80 bin kişiye doğrudan, 200 bin kişiye de dolaylı iş yaratılacak.
Çok yazıldı çizildi ama Ilısu'nun önemini kısaca hatırlatalım:
* Türkiye'nin elektrik üretimini yüzde 35 artıracak. Böylece elektrik arztalep dengesinin tutturulmasında çok önemli bir rol oynayacak.
* Ayrıca çok geniş bir alanı (121 bin hektar) suya kavuşturacağı için bölgenin tarım üretimi katlanacak.
* Türkiye'nin en iddialı kentsel dönüşüm projesini hayata geçirecek: Altyapısı, her türlü sosyal tesisleriyle yepyeni bir Hasankeyf doğacak.
* Bir de en az bunlar kadar önemli güvenliğe katkı boyutu var: Suriye sınırına 45, Irak sınırına da 65 kilometre uzaklıkta inşa edilecek olan Ilısu Barajı'nın gölü PKK'ya karşı son derece etkin bir doğal engel olacak: Sınırdan sızmalara, örgütün çeşitli birimleriyle irtibatına ve de barınmasına ölümcül darbe indirecek.

Finansörleri caydırma çabaları
Ilısu Barajı'na karşı yıllardır yürütülen kampanyayla aslında bu amaca ulaşılması engellenmek isteniyor. Gerçek çevrecilere bir sözümüz yok.
"Hasankeyf'le birlikte 6 bin yıllık tarihi miras da sular altında yok olacak" iddiasının ardına sığınarak özellikle projenin finansmanını sağlayanlar başta olmak üzere yurtdışındaki çevreleri etkilemeye çalışan bazı sözde sivil toplum örgütlerini kastediyoruz.
Oysa gerçekler, onların iddialarından çok farklı. Hasankeyf'in yüzde 80'den fazlası su altında kalmayacak. Yani Yukarı Şehir'de bulunan mezarlar, türbeler, höyükler, eski uygarlıkların diğer kalıntıları ve 4200 mağara ile ev hiç zarar görmeyecek. Baraj gölünden etkilenecek Aşağı Şehir'deki camiler, türbeler ve Artuklu Köprüsü ise "Kültürel Park Alanı" denilen bölgeye taşınıp yerleştirilecek. (DSİ'nin "Ilısu Barajı" raporundan)
Ne var ki, bu çevrelerin kampanyası Ilısu Barajı'nın 1.2 milyar avro tutarındaki finansmanını sağlayan Almanya, İsviçre ve Avusturya'da etkili olmaya başladı.
Alman "Der Spiegel" dergisi 10 gün önce Alman hükümetinin "Türkiye'nin tarihi değerleri koruma kriterleri"ne uymadığı iddiasıyla kredi garantisini geri çekmeye hazırlandığını yazdı.
Hemen ardından İsviçre gazetesi "Le Temps", Türkiye'nin Hasankeyf'te çevreyi, halkı ve kültüreltarihi mirası koruma taahhütlerini tam yerine getirmediğini iddia eden bir uzmanlar raporundan etkilenen "İsviçre İhracat Riskleri Sigortası Kurumu"nun (SERV) kararsızlığa düştüğünü yazdı. Gazeteye göre raporda, Ilısu'nun inşaatının en az 3 yıl ertelenmesi, aksi halde kredi garantisinin geri çekilmesi öneriliyor.
Finansmanı sağlayan üç ülkenin sonunda sözlerinden döneceklerini pek sanmıyoruz. Ama yine de Ankara'nın alternatif formüller geliştirmesinde, yedek finansör adayları belirlemesinde yarar var. Örneğin İsviçre yerine Japonya, Almanya yerine de Çin neden olmasın? Kaynak fazlalıklarını değerlendirecekleri ciddi projelere ulaşmak için can atıyorlar.
Demirel'in dediği gibi, "Meşruiyet içinde çare tükenmez." Hele Ilısu için hiç tükenmemeli.