kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
10 Eylül 2008, Çarşamba
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ERGUN BABAHAN

Medya ve muhalefet

Bir ülkede demokrasinin dayanacağı çeşitli ayaklar vardır. Bağımsız yargı, çoğulcu sistem, özgür seçim, bağımsız bir medya ve de olmazsa olmaz, güçlü bir muhalefet.
Bugün Türkiye'de yüksek bir gerilim var, en azından toplumun belirli bir kesiminde.
Bu gerilim sadece AK Parti'ye, bu partinin yaşam biçimlerine tehdit oluşturacağından kaynaklanmıyor.
Bu gerilim, iktidar alternatifi olan ciddi bir muhalefet partisinin yokluğundan kaynaklanıyor.
Beğenin beğenmeyin, bu ülkenin başbakanı bir gün Gaziantep'te, bir gün Siirt'te okul açıyor, eğitim yılı başlatıyor, temel atıyor veya iftar açıyor.
Peki muhalefette böyle bir çaba görebiliyor muyuz?
Meclis açılınca haftada bir grup toplantısında konuşup başbakana laf yetiştirmekten ibaret bir muhalefet örneği sergileniyor.
Durum böyle olunca da sağlıklı bir demokrasi açısından son derece sağlıksız olan bir tablo ortaya çıkıyor: Kamuoyu araştırmalarına göre bir parti yüzde 50'leri zorluyor, ana muhalefet yüzde 10 civarlarında dolaşıyor.
Bu demokrasi için sağlıksız bir tablo çünkü bu tablodan tedirgin olanları demokrasi dışı arayışlara itebilir veya hoş görmesine neden olabilir.
Siyasi partilerden umudu kesenler, basının aynı görevi görmesini istiyorlar oysa basın bir ülkede iktidarın alternatifi olan siyasi bir parti değildir.
Siyasetin zayıflayıp medyanın güçlenmesi medyayı kendinden başka bir şeye dönüştürüyor, medya ticaretin bir uzantısı haline geliveriyor.
Zayıf muhalefet çareyi en güçlü medya grubunun kucağına oturmakta buluyor, bunu dün Mesut Yılmaz yaptı, bugün de Deniz Baykal yapıyor.
Oysa kendisinin de dile getirdiği gibi, halkın ciddi sorunları mevcut ama bu sorunların üstüne gidilmiyor, en kolay yola, rejim bekçiliğine soyunuluyor.
Bir ülkede muhalefet ilkesel olarak iktidarın her icraatına karşı olabilir mi?
Türkiye'de oluyor.
Avrupa Birliği için hazırlanan Ulusal Program'a da, Cumhurbaşkanı'nın Ermenistan gezisine de, Kıbrıs'ta çözüm arayışına da karşılar.
Ellerinden gelse Türkiye'yi 1930'larda dondurup her türlü gelişimi kesecekler.
Bunu yapamıyorlar, yerlerinde sayıp duruyorlar, sonra da aynada gördükleri akislerine kızıyorlar.
Eskiden parçalı ve zayıf iktidardan şikayet edilir, bu yapının istikrarı sağlayamadığından şikayet edilirdi.
Aynı şikayet bugün muhalefet için geçerli.
Zayıf muhalefet demokrasiyi tehdit ediyor açıkçası.