kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
9 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

Geleceği düşünmek

Gelecekte neler olacak?
İnsanoğlunun varoluşundan günümüze kadar herkesin, her kesimin sorduğu soru bu...
Geleceği tahmin edenler veya gelecek için "kehanette" bulunanlar daima varolmuştur.
Bu bazen bir kralın müneccimi, bir kadının kahve falı veya bir bilim kurgu yazarının fantezileridir.
Jules Verne, hayal gücüyle bir asır önce aya varmış, Kaptan Kirk, bizden 20 yıl önce cep telefonuyla konuşmuş, Newton üzerinde yaşadığı dünyayı dolaşmadan ağırlığını hesap edebilmiştir.
Bugün de gelecek, en az eskisi kadar ilginç bir konu. Zira bilinmezliğinin verdiği kaygı yüzünden herkes, geleceğinden emin olmak istiyor.
Ancak şairin dediği gibi, "yarın hiç kimseye vaat edilmemiştir."
Geleceği tahminin en güvenilir yolu aslında, onu inşa etmekten geçiyor. Temel sorun, geleceği oluşturacak dinamikleri bugünden nasıl kestireceğimizle ilgilidir.
Bunu başarabilenler, yakın ya da uzak gelecekte oluşacak iş, ilişki, iletişim ve bilgi süreçlerini kestirip, risk göze alarak bugünden yarına yatırım yapıyorlar. Ve o gün geldiğinde, yarının dünyasına, rakiplerinden daha hazır oluyorlar.
Gelecek merakını, "insanlık ölçeğinde" ele alamayabilirsiniz. İlginiz ve bilginiz bu kadar geniş olmayabilir.
Fakat her ne yapıyor olursanız olun, kurumunuzun, sektörünüzün, mesleğinizin geleceği, "ilgisizlik alanına" atılası değildir.
Bugün en ileri teknolojisini kullandığımız, yönetim modelini kopyaladığımız veya yarını şimdiden tasarladığı için hayran kaldığımız altın şirketler var. Bu adamlar müneccim veya medyum kullanmıyor.
Yaptıkları, onlara özgü bir mucize de değildir. Bunlar, sadece "geleceği düşünmek" noktasında, bizden farklı davranıyorlar.
Bırakın özel sektörü, kamu dahi bir sonraki adımda mesela yarın ne olacağı konusunda düşünen kadrolara sahip değildir.
Yeniliğe hayran olmak, çoğu kere "yenilik fetişizmi" olarak kalmakta, bu yeniliğin hayatımıza getireceği fırsat ve tehditler ise umursanmamaktadır. Mesela internet eğer bir varoluş biçimi olmaya başladıysa, "yarını nerede şekillendireceğini" bugünden düşünmek gerekecektir.
Şu anda dilimize fazlaca doladığımız "sürdürülebilirlik" kavramı, yarının nerede şekilleneceğinin tanımından başka bir şey değil.
Geleceği düşünen kaç adamınız var?