kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
9 Eylül 2008, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Kim korkar selülitten

Sinem Barkın/AKTÜEL
Giriş Saati : 09.09.2008 11:05
Güncelleme : 09.09.2008 22:46
Yeni Haber
Genç ya da yaşlı, kadınların yüzde 90'ının şikâyet ettiği selülitlerden kurtulmak için mezoterapiden LPG'ye, radyo frekanslarından karboksi terapiye, lazer terapiden masaja kadar birçok yöntem mevcut. Son keşifse, akne tedavisinde kullanılan "subsicion" yöntemi...

KADINLARIN BAŞ BELASI "PORTAKAL KABUĞU"NA TIBBİ ÇÖZÜM

Kan dolaşımında düzensizlik, hormonal dengesizlik, genetik ya da düzensiz beslenmenin yol açtığı selülit çok yönlü bir patoloji. Dengeli beslenme, spor ve biraz özen sayesinde selülitle baş etmek mümkün olsa da tamamen kurtulmak kolay değil. Günümüzde selülitleri yok etmek için lazerden mezoterapiye kadar pek çok teknik uygulanıyor. Ancak hiçbiri kesin çözüm getirmiyor. Üstelik zahmetli. Örneğin selülit dokusunu parçalamak için deri altına ilaç enjekte edilen mezoterapi uygulamasında kullanılan iğneler ciltte çeşitli leke ve morluklara sebep olabiliyor. Aynı şekilde LPG ve lazer yöntemlerinin de ciltte deformasyon ve lekeye yol açtığı biliniyor. İşte bu noktada Türkiye'de ilk kez uygulanmaya başlayan farklı bir teknik, kadınların bu rahatsızlığına çare olacak nitelikte: Subsicion. Yıllardır akne ve yara tedavisinde kullanılan subsicion yönteminin selüliti ortadan kaldırdığını keşfeden ABD ve Brezilyalı dermatologlar bu "portakal kabuklarını" soymayı başarmış.

Subsicion yöntemini İstanbul'daki kliniğinde uygulamaya başlayan Deri ve Zührevi Hastalıklar Estetik Dermatoloji uzmanı Dr. Gamze Menteşoğlu uygulamayı şöyle anlatıyor: "Vücutta iki tip yağ dokusu var; biri kas üzerindeki derin yağ dokusu, diğeri deri altı yağ dokusu. Selülit, deri altı yağ dokusu hastalığı. Bu yağ dokusu deriye fibrotik bantlarla tutunuyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar fibrotik bantların deride oluşturduğu çöküntülerin tıpkı akne tedavisinde olduğu gibi ortadan kaldırılabildiğini gösterdi. Fibrotik bantları deri altına çok ince bir kanülle girerek yağ dokusundan ayırıyoruz. Böylece fibrotik bantları serbestleştiriyoruz. Doku rahatlıyor ve anatomisi düzeliyor, anında sonuç alınıyor, çöküntüler portakal kabuğu görüntüsü oluşturmuyor. Herhangi bir yan etki, sarkma, deride deformasyon gibi etkiler oluşmuyor".

Selülitin kendi içinde dört evresi var. Evreler ilerledikçe kötü görüntünün yanı sıra sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Başta varis olmak üzere birçok hastalık selülitin eşlikçisi; damarlar zayıflıyor, çatlamaya müsait hale geliyor, bacaklarda yorgunluk ve isimlendirilemeyen ağrılar ortaya çıkıyor.

Yaygın kanının aksine, selülitin fazla kiloyla pek ilgisi yok. Çünkü fazla kiloları oluşturan yağlar kas üzerinde tutunan yağlar. Eğer kilo sorunu varsa, subsicion tedavisiyle görüntü düzeltilirken fazla yağlardan kurtulmak için ayrıca bir program uygulamak gerekiyor. Gamze Menteşoğlu hastalarına diyetisyen desteği almalarını önermenin yanı sıra alternatif kilo verme yöntemleriyle de yardımcı oluyor.

"SELÜLİT TIBBİ BİR SORUN"

Menteşoğlu, selülitin estetik değil, mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu olduğunu ifade ediyor: "Uzun zamandır selüliti birçok şekilde tedavi ediyorduk. Geçmiş yıllarda meslektaşlarımız 'Selülit tıbbi bir patoloji ve tedavi edilmesi gerekli' dediğimizde gülüyorlardı. Selülit bir estetik kusur olarak görülüyor amaişin aslı öyle değil. Tıp artık bunun nedenlerini araştırıyor. Şimdi konu o kadar tıbbın içerisine girdi ki,selülitin fizyopatolojisiyle ilgili ders kitaplarımız oldu. Bu da araştırmanın devamını getirdi. Çünkü selülit ciddi bir sorun ve son yıllarda kadınlarda görülme sayısı çok arttı; neredeyse kadınların yüzde 95'inde var. Çocuklarda bile selülit gözlemek mümkün. Selülit, damar sisteminde bozukluk ve deri altı yağ dokusunda dejenerasyon aslında. Bizim tıbbi açıdan ilgimizi çeken de bu".

Uzun süre oturarak çalışmak ve hareketsizlik selüliti tetikliyor. Damarların içindeki serum, yağ dokusuna taşmaya başlıyor ve ödem oluşuyor. Bu uzun süre devam ettiğinde yağ dokusu içerisindeki hücrelerde dejenerasyon görülüyor, bu yağ dokusu deriye fibrotik bantlarla tutunuyor. Bu bantlar da portakal kabuğu görünümüne sebep oluyor. İşte asıl tedavi edilmesi gereken bu fibrotik bantlar. Fibrotik bantların yaptığı çekme, yağ dokusunun anatomisini bozuyor. Tedavi edilmez ise hasta ilerleyen yıllarda kronik dolaşım bozukluğu yani varis sorunuyla karşı karşıya kalıyor.

NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

Subsicion yönteminde derinin altına çok ince bir kanül vasıtasıyla giriliyor ve fibrotik bantlar kesilerek serbestleştiriliyor. Bu yıllardır akne tedavisi ve yara izlerinde kullanılan bir yöntem. Sonucu görmek için de haftalarca beklemeye de gerek yok. Tek seans yeterli oluyor. Gamze Menteşoğlu gerektiğinde serbestleştirmeden sonra aradaki bölgeyi serum fizyolojikle yıkayıp, bir dolgu maddesi enjekte ederek çok daha iyi sonuçlar elde ettiğini söylüyor.

Tedavi süresi, sorunlu bölgenin durumuna göre 10 dakika ile iki gün arasında değişiyor. Üstelik zahmetsiz; uygulama sırasında lokal uyuşturma yapılan hasta acı çekmiyor ve günün devamını rahat geçiriyor. Uygulama sonrasında yapılması gereken tek şey, varis çorabı giymek. Gamze Menteşoğlu "Hastalara tedaviye gelirken yanlarında bir varis çorabı getirmelerini tavsiye ediyoruz. Dünyadaki uygulamada bu çorap bir gün giyiliyor. Ben üç gün giyilmesini öneriyorum. Çünkü dokunun kendini yenilemesi için üç gün iyi bir zaman. Hasta tedaviden sonra buradan çıkıp işine gidebiliyor o gün dinlenmesine bile gerek yok. Subsicion bütün dünyada kabul edilen tek tıbbi tedavi yöntemi ve sonuçlar memnuniyet verici" diyor. Tedavi ücretine gelince; fiyatlar uygulanacak bölgenin durumuna göre 1500 ile 3 bin dolar arasında değişiyor.