kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
7 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Çiğniyorlar işte!

Belki "kağıt üstünde" kaldığı düşünülüyor, "kitabi" deniyor ama...
Öyle değil aslında!
Birbirine "düşman" kılınabilen "cumhuriyet" ile "demokrasi" nin buluştuğu bir ana fikir var.
Yani, bazı elemanlar tarih boyunca bu buluşmayı engellemekle mükelleftir ama, tarih de o buluşma çabasıyla yürümüştür.
Şu:
Gücün istismarının ve insanlara, topluma; çoğunluğa da azınlıklara da tahakkümünün önlenmesi.
Bu, Batı'daki Kilise gücü olabilir...
Herhangi bir başka dini, mezhepsel mutlak güç de.
Dinle, dini otoriteyle bütünleşmiş veya çatışmalı mutlak iktidar olabilir. Kraldır, padişahtır, şahtır.
Yerel beydir, ağadır, feodal lorddur.
Etnik bir güç de olabilir.
Bu kısımlar malum zaten.
Ama, bunlar halledildikten sonra dahi, yani görünürde bir cumhuriyet ve (veya) demokrasi tesis edildikten kelli, herhangi bir "devlet tipi" dir.
En despotundan en demokratik görünene, tek partiliden çok partiliye kadar.
"Devlet tipi" ile bitişik ekonomik tahakküm tarzlarıdır.
Mülkiyettir. Özellikle tekelci mülkiyettir.
Yani ekonomik güçtür.
Finans, para, sermaye gücüdür.
Polis devletidir veya askeri güçtür. Silahın, silahlı kuvvetin, silahlı kuvvetlerin bir güç olarak istismarıdır. Tahakküm aracı kılınmasıdır. Bizatihi tahakküm kaynağı olmasıdır.
Siyasi iktidarın gücüdür. İktidarın denetlenememesi, seçilmiş diktatör oluşması, başına buyrukluktur. O gücün siyasi, ekonomik, mali istismarıdır. Bir çoğunluğa dayanması da olabilir; bir azınlığın güç dayatması da.
"Millet egemenliği" tecellisi ve mekanı sayılan parlamentoda çoğulculuğun fiilen yok olması, tek parti diktasının, parti kul ve kölelerinin oluşması, böylece o forumun iğdiş edilmesidir.
Yargı olabilir. Yargının bu güçlerden bağımsız olamamasıdır mesela. Veya çok bağımsız bir güç olarak, hukuk devleti maskesi ardında, toplumun "kanun ve yargı devleti"ne kul kılınma cabasıdır.
"İdeolojik" güçtür.
Dini veya laik, milli veya etnik, "gerici veya ilerici", "muhafazakar veya devrimci"... Tek tip düşünce dayatılması, dayatma gayreti ve buna uygun örgütlenmedir. İlk ve orta öğretimin, üniversitenin, askeri ve sivil bürokrasinin, polisin, kanunların ve medyanın öyle bir zihniyetle devşirilmesidir.
Çoğulculuk makyajıyla dahi, medyada hem fiziki tekelleşmedir; hem de zihniyet tekelleşmesidir.
Çok sesli tartışmanın kurutulması, tıkanması, mümkün hale gelmemesidir.
Tabii ki uluslararası veya yabancı bir güç de olabilir. Askeri, ekonomik, mali, kültürel, siyasi tahakküme dünya düzeninin rehin alınmasıdır; ya da doğrudan bir ülkenin, devletin, toplumun kuşatılması, iradesi dışında dayatmalara koşulması, eşitsiz ve adaletsiz bir ilişkinin muhatabı, mağduru kılınmasıdır.
Bunlar, meşrebinize göre, kimini olumlu sayıp kiminden rahatsız olduğunuz "gerçekler".
Adaletli, eşitlikçi, toplumların ve insanların haysiyetini koruyabildiği bir dünya ise "hayal" gibi.
Cumhuriyet ile demokrasinin, onca gerilime, düşmanlığa rağmen kesişebildiği nokta ise işte o "hayal"dir.
Bugün, gelenekleri, kültürü, inançları vesaire dışında, insanı insanlığa yaklaştıran ne hak ve özgürlük varsa, böyle hayallerin peşinde koşturmuş tarih ve insan sayfalarının yazıp çizdikleridir zaten. Yarın da öyle olur.
Büyük bir mahcubiyetle olsa da, inanmadan koysa da...
"Darbe Anayasası" dahi, "Herkesin kanun önünde eşit" olduğuna vurgu yapıp "Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz" diye yazdı.
İşte bu maddeyi her gün...
Siyasi iktidar yani hükümet de, siyasi iktidardan bağımsız bir güç iddiasıyla askeri iktidar yani Genelkurmay da, özellikle büyük iş dünyası, büyük servet sahipleri ve büyük medya da, sık sık yargı organları da çiğneyip duruyor.
Bir daha söylüyorum:
Anayasa'yı burnumuza dayayan sivil ve askeri güçlerin, kudretlerin hemen hepsi, Anayasa'yı tam özünden, tam cumhuriyet, demokrasi ve hukuk devletinin buluşabileceği noktadan ihlal etti, ediyor, edecekler!