kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
7 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Kahraman’a göre, Reina (üstte) ve Laila’dan çıkan ‘kültür’ ile ‘Türkü Bar’larından çıkan kültürün bir bağı yok.

Gündelik hayatın geçmişteki yaşantısını 'taklit' ederek bugün hiçbir yere varamayız. Bu bir sentez meselesidir

Giriş Saati : 05.09.2008 22:50
Güncelleme : 06.09.2008 17:43
- Bu kitlesel 'dikkat dağınıklığı'nın sebebi, aslında aynı anda mevcut olan her şeyin birbirinden koparılmışlığı mı?
- Attila İlhan'ın da dediği gibi, Baki'nin şiiri, Itri'nin müziği ve Sinan'ın mimarisi, Osmanlı döneminde birbiriyle bağıntılı ve birbirini besler halde idi. Halbuki bugünün dünyasında, Türkiye'de üretilen estetiğin unsurları arasında, bırakalım tutarlılığı, ama etkileşim olduğunu söylemek bile imkânsız. Türkiye'de 'Mashattan'a dikilen gökdelen ile buradaki gecekondu, ya da Beyoğlu'ndaki Türkü Bar'da üretilen müzik ile Laila - Reina'da üretilen kültür arasında hiçbir etkileşim söz konusu değil. İşte bu, bence, estetik kompozisyon tutarlılığının kaybından kaynaklanıyor. Kaldı ki bunun en bariz delillerini mimarlıkta görüyoruz. Türkiye, mimarlıkta belli perspektif ve geometrik tutarlılıkları yitirdiği için, kentsel dokusunu bir mezarlığa dönüştürdüğü için, görsellikten başlayarak, estetik ile ilişkili her şeyini kaybetmiş durumda. Bugün karşımızda 'İslam ve Estetik' gibi bir konu var. Ben bundan yedi, sekiz yıl evvel katıldığım bir uluslararası toplantıda, Türkiye'nin 'yeni' cami mimarisini ele aldım. Bugünkü 'yeni' cami mimarisinin ortaya konuş biçiminde, hâlâ tapınma kültürünün araçlarını görüyoruz. Öte yandan yine bugün, Türkiye'de 'Cumhuriyet şehidi', 'laiklik şehidi', 'faili meçhuller' için dikilmiş anıtların estetiğine bir bakın; hepsi 'kitsch'leşmiş bir estetiği yansıtıyor. Diğer tarafta gerçekten dini amaçlarla kullanılan 'yeni' camilerin hepsine bakın; hepsinin devşirme mimarilerle yapıldığını görürsünüz. İçinde Arap mimarisi vardır; ultra modernist mimari var; Post-modernist mimari var... Türkiye, tüm bunların arasında kendine yeni bir yol aramaktadır bugün...

- Bu nedenle de dini günlerin kültürel tüketim yansımaları iyice çıplak hale geliyor...
- Şimdi, dinimizde 'kandil' diye bir olgu var değil mi? Kandil, önemli bir şey. Bugün kandilde, biri çörek otlu, biri susamlı çörek otlu simit çıkarmanın dışında ne var? E, mevlitler deseniz, başka bir unsuru dini kültürün: Hacı Bekir külahının içinde mevlit şekeri dağıtmanın dışında, mevlit olgusunda başka ne var? İşte bu, yenilenme meselesi, bir bilinç ve metot meselesi. Geçmişin mimarisini değiştirme imkânımız yok. Gündelik hayatın geçmişteki yaşantısını bugün 'replika' ederek bir yere varamayız. Bu bir sentez sorunu.
Haberin fotoğrafları