kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
7 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak
 
24 Saat
24 Saat
Bodrum-Gümüşlük'te bulunan Limon Cafe, manzarası ve değişik lezzetleriyle ilgi görüyor.

İstanbullunun istila biçimi

MELİS DANIŞMEND
Giriş Saati : 05.09.2008 23:03
Güncelleme : 06.09.2008 17:15
Şehirliler olarak bakir koyları, köyleri, kasabaları istila etmeye bayılırız. Oralarda her şey bizim alıştığımızdan daha sessiz, sakin, saf ve işlenmemiştir. Önce bir aile gider, bayılır, döndüğünde ahbaplarına anlatır, sonra ikincisi gider, sonra inşaatlar ve evler, sonra restoranlar ve kafeler; bir bakmışsınız küçük köycük, olmuş bir küçük İstanbul. Kaz dağlarının eteklerindeki Yeşilyurt Köyü böyle bir yer mesela. Aslında Ege'nin tüm sahil kasabaları için aynı şey geçerli. Tabii bunların içinde canı en çok yanan yer Bodrum. Girilmedik koyu kalmadı, üzerine binlerce ev inşa edildi. Magazin haberlerinin gözde 'arka planı' Türkbükü mesela, o kadar kısa sürede, o kadar berbat bir istilaya uğradı ki, oradaki evlerini satıp gidenler oldu.

AVAZ AVAZ MÜZİK YOK
Şimdi İstanbullu için Bodrum'un yeni bir cazibe merkezi var: Gümüşlük. Yeni derken istilaya açık bir yer. Yavaş yavaş oraya kayılıyor. Burası zaten balık restoranlarıyla ünlü, merkeze uzak olmasına rağmen çok gidip gelinen bir yer. Fakat görünen o ki, yakın zamanda gidiş nedeni sadece balıkçılar olmayacak. Geçen hafta oradaydık. En son çocukken gittiğim bu koyda aslında şimdilik çok büyük bir değişim yok ama yakındır. İnternetten rastgele seçtiğim otel (Club Gümüşlük) ve çevresi 'küçük Cihangir' gibiydi (ama Cihangir'den daha sevimli). Yazar-çizer, oyuncu tayfasına sıkça rastlanan, neredeyse sadece Radikal, Taraf ve Birgün'ün okunduğu bir bölge. Herkes birbirini tanıyor, içtenlikle selamlaşıyor. Fakat bir arkadaşımın kaldığı, yüksek bir tepede bulunan Gümüşlük Pansiyon'un sahibinin de söylediği gibi, sadece son iki sene içinde karanlıkta parlayan ışıkların sayısı üçe katlanmış. Akşam sahilde otururken (ki avaz avaz müzik yok; tek ses 30 Ağustos şerefine patlatılan havai fişeklerdi) koyun uçlarındaki boş alanlara bakıp "Buraların bu halini kafamıza iyice kazıyalım, 10 seneye kalmadan kim bilir neler olur," dedik.