kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
7 Eylül 2008, Pazar
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Aydın Doğan'a 1 hafta süre tanıyorum

Giriş Saati : 07.09.2008 16:43
Güncelleme : 07.09.2008 21:09
Yeni Haber
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Bayrampaşa ilçe kongresinde bir konuşma yaptı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Deniz Feneri haberleri ile ilgili Aydın Doğan'a seslenerek, "Eski komünistlerin yaptığı gibi çamur at tutmasa da izi kalır mantığı ile mi hareket ediyorsun?" diye sordu. Aydın Doğan'a 1 hafta süre veren Başbakan Erdoğan, "Saldırganlığınız altında ne var? Bunu açıklayın. Açıklamazsanız ben açıklayacağım. 1 hafta süre. Açıkladın açıkladın, yoksa ben açıklayacağım." dedi. Erdoğan, Hilton Oteli ile ilgili gerçekleri de açıkladı.

Partisinin Bayrampaşa İlçe Teşkilatı Olağan Kongresi'ne katılan Başbakan Erdoğan, burada bir konuşma yaptı. Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu ilk günkü heyecanını, samimiyeti, kararlılığı bugün de yaşattığını belirterek, "Gittiğimiz her yerde bu heyecanı, bu azmi, bu sevdayı görüyor ülkem adına mutluluk duyuyorum" dedi.

Partililere seslenen Erdoğan, "Gözünüzü gönlünüzü ihtiyaç sahiplerine karşı sürekli açık tutun. Milletimize karşı borcumuzu ona hakkıyla hizmet ederek ödeyebiliriz. Bizim felsemizde millete efendilik yoktur millete hizmet etmek vardır. Biz bu milletin hizmetkarıyız, efendisi değiliz. Bu yolda devam edeceğiz. Başkaları siyasi rekabet veya siyasi çatışma düşüncesinde olabilir. Bizim tek derdimiz var. İnsana hizmet etmek milletimize hizmet etmek." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretine tepki gösteren muhalefet partilerine cevap veren Başbakan Erdoğan, "Biz herşeyin masada çözüleceğine inanıyoruz. Gitmemek Türkiyeye yakışmaz. Bu zihniyetlere ülke teslim edilemez. Bunlar problem çözemez problem üretir. Farkımız bu. Bizler sorun çöze çöze geldik buralara. Bundan sonra aynen devam edeceğiz. Bugün ne ana muhalefetin böyle bir derdi var ne yavru muhaletefetin böyle bir derdi var." dedi.

Erdoğan, dün Güngören ilçe başkanlığı kongresinde yaptığı konuşmanın devamını getirdi. Erdoğan, "Sayın Doğan çok rahatsız oldu. Yazılı bir cevap vermiş. Tabi yazılı açıklamanın cevapsız kalması mümkün değil. Bu hamur daha çok su kaldırır. Sayın Doğan yazılı açıklamada anı kurtarmaya gayret etti. Şimdi ben dünkü açıklamayı biraz açmam gerekecek. Öyle gözüküyor." şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan bu konuyla ilgili şunları söyledi: "Aydın Doğan'ın Genel Yayın Yönetmeni ve kendisi bir cevap verme yarışına girmişler. Genel Yayın Yönetmeni 'İnsani duyguları sömürenleri yazmayalım mı?' diyor. Yazma diyen mi var? Yaz da doğruları yaz. Yalan ve iftira yazma. Daha düne kadar Baykal'la paslaşma halinde toplanan yardım paralarının Başbakan Erdoğan'a elden verildiğini gösteren makbuz diyordun. Peki ne oldu belgeye kayıp mı oldu? Bir gecede değişti mi? Nerede o tutanaklar? Ben ispatlayınca yarım ağız 'Başbakan değil başbakanlığa' verildiğini söylüyorlar. Bu ikisi aynı şey mi? Baştan doğrusunu yazsaydınız ya. Beni konuşturduktan sonra mı öğrendiniz de böyle yazıyorsunuz? Sayın Aydın Doğan dün hala iddia sahibi ben değilim sanıklardan biri toplanan paraların Başbakan'a verilmek üzere birisi tarafından alındığını söylüyor. 'Benim medyam sadece mahkeme safahatı hakkında bilgi veriyor' diyor. Soruyorum hukukta yataklık etme diye bir durum var. Sayın Doğan böyle bir iftiraya yataklık ettiğini farkında mısın? Bunu bileceksin soracaksın. Sen bir numaralı medya grubusun ya. Sor bakalım. Başbakanlığın basın müşaviri var. Oradan teyit etsene. Niye teyit etmiyorsun? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına iftira atmanın ne denli çirkin olduğun aklından geçirmiyor musun? Eski komünistelerin yaptığı gibi iftira at tutmasa da izi kalır mantığı ile mi hareket ediyorsunuz?"

"ÇEVRECİ DOĞAN SEVSİNLER SENİ"

"Yalan yazmaya insanları asılsız iftaralarla karalamaya hakkınız yok" diyen Başbakan Erdoğan, bunun basın özgürlüğü ile alakası olmadığını dile getirdi. Erdoğan, "Ben NTV'nın yalancısıyım, bana değil ona sorun' diyor. Baykal'a sorunca da 'Ben Aydın Doğan'ın gazetelerinin yalancısıyım' diyor. Böyle şey olur mu? Hani var ya şıracının şahidi bozacı. Oyun mu oynuyoruz ya? Böyle tezgah olur mu? Tayyip Erdoğan hiçbir zaman yanlışın, yanlış yapanın yanında olmamıştır olmayacaktır. Yanlış yapan cezasını çekecektir. Suçluyla masumu birbirinden ayırt edileceği gazete sayfaları değil mahkeme salonlarıdır. Siz ne hakimsiniz ne de savcı. Kimin suçlu kimin masum olduğuna hangi iddiananın doğru hangi iddiaanın yanlış olduğuna siz mi karar vereceksiniz? Adalet tecelli edecek sizin telaşınız ne?Bu saldırganlığınız altında ne var? Siz asıl onu söyleyin. Bunun altında muhakkak bir şey var. Bunu ben biliyordum da siz açıklayın. 1 hafta süre. Önümüzdeki hafta sonu yine İstanbul'da kongrelere katılacağım. O zamana kadar açıkladın açıkladın, açıklamadın ben açıklayacağım. Onu da açıklayacağım. Çünkü nedenini biliyorum. RTÜK'ten hangi işiniz var? Bir menafaat davanz mı var? Bunu açıkla. Birkaç gün daha görülmekte olan davanın sonucunu görmek için niye bekleyemiyorsunuz? CNNTurk'ün karasal yayın hakkı ile ilgisi var mı açıkla. Gerçekleri açıklayacaksınız. Açıklamazsınız ben açıklarım."

Başbakan Erdoğan Aydın Doğan'ın Hilton Oteli ile ilgili kendisine yaptığı talebi de açıkladı. Erdoğan şunları söyledi: "Sayın Doğan Hilton'un önünde devasa yeşil alanın benden İBB Başkanıma bu noktada talimat vermek suretiyle rezidans yapmak üzere ricada bulundu. Dedimki 'Mümkün değil. Olmaz.' Ve benden sonra İBB Başkanıma gitti, görüşme yaptı. Herhalde bir yemek yediler. Yanlarında bir üçüncü şahıs vardı.O da Şişli Belediye Başkanı. Sayın Aydın Doğan bu söylediklerim herhalde yalan değil. Ben gerçekleri söylüyorum. Kovaladığın iş hakkın değil. Hakkın olmayan bir şey. Gazetelerin çevreci çevreci dolaşıyorlar. Ben de diyorum ki 'Çevreci Doğan sevsinler seni' Hilton'un önündeki devasa yeşil alanın rezidans yapmak üzere, Şişli Belediyesi'nden işini halletmişti ama İBB'den işin halledemedi. Bunu açıklamamazı gerekiyor. Hilton olayı o kadar basit değil. 'Ben boşuna mı o kadar parayı verdim' dedi. Aynen bana kullandığı ifade. Bunlar köşeyi böyle döndü. vurgunları böyle vurdular. Bizden bunu temin edemediği için böyle davranıyorlar. Sıkıntı buradan geliyor. Önce köşeye sıkıştıracaklar. Gazetelerin taktiği budur. Heryerde bunu yapıyorlar. Yaptıkları bu."
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bugün Türkiye, özellikle dünya ilişkilerinde korku refleksiyle hareket eden bir Türkiye değildir'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Bayrampaşa İlçe Teşkilatı'nın Bayrampaşa Spor Kompleksi'nde düzenlenen 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, kongre ve ramazanın birlik ve beraberliği artırması dileğinde bulundu.

Konuşmasında, gençleri ve kadınları şükranla andığını ifade eden Erdoğan, onların AK Parti siyasetine yaptığı katkının paha biçilmez olduğunu söyledi.

Türkiye'de siyasetin gençler ve kadınlar sayesinde kirlerinden arındığını, milli iradenin de onlar sayesinde daha güçlü tecelli ettiğini ifade eden Erdoğan, toplumun tüm renklerini, bütün desenlerini AK Parti çatısı altında toplayan bu coşku ve heyecanın Türkiye'deki siyasetin nabzının nerede attığını açıkça gösterdiğini kaydetti.

AK Parti'nin kurulduğu ilk günkü heyecanı ve samimiyeti bugün de koruduğunu, gittikleri tüm il ve ilçelerde bu heyecanı, azmi ve sevdayı gördüklerini belirten Erdoğan, ''AK Parti sevdasının Türkiye sevdası olduğunu'' ifade etti. Erdoğan, AK Parti'deki azim ve kararlılığın Türkiye'yi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkarma azim ve kararlılığı olduğunu dile getirdi.

Kadrolarının bu çizgiden sapmadan ülkenin yollarını aydınlatmaya devam edeceğini ifade eden Erdoğan, ''Sizlerden ricam şudur; gözünüzü, gönlünüzü ihtiyaç sahiplerine karşı sürekli açık tutun. Milletimize karşı borcumuz, ona hakkıyla hizmet etmektir. Zira millete efendilik yoktur, millete hizmet etmek vardır. Biz bu milletin hizmetkarıyız, efendisi değiliz ve bu yolda devam edeceğiz'' diye konuştu.

''TÜRKİYE KABUKLARINI KIRIYOR''


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başkalarının siyaseti rekabeti siyasi çatışma olarak görebileceğini, ama kendilerinin tek derdinin insanlara ve ülkeye hizmet etmek olduğunu söyledi.

AK Parti bünyesinde siyasetle meşgul olan kişilerin cevaplaması gereken en önemli sorunun ''Bu ülkeyi dünya üzerinde nereye layık gördükleri'' olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Başkalarının yaptığı gibi kendimizi bu ülkede hangi konuma layık gördüğümüz değildir. Özgüven sorunları olanlar, kendilerine güvenmeyenler Türkiye'yi de kendi dar zihinlerine mahkum etmek istiyorlar. Türkiye ise kabuklarını yeni ve güçlü bir Türkiye için kırıyor. Bugünün Türkiyesi, dünya ilişkilerinde korku refleksi ile hareket eden bir Türkiye değildir. Bugünün Türkiyesi, 'Acaba başkaları ne der' diye sözünü yutkunan bir Türkiye değildir. Bugünün Türkiyesi, Kafkaslar'dan Orta Doğu'ya, Balkanlar'dan Orta Asya'ya dost halkasını alabildiğine genişleten, dostluğu her ülke tarafından talep edilen bir Türkiye'dir. Eski korkularla hareket edenler, Türkiye'nin ufkunu daraltmak isteyenler ne yeni dünyanın gerçeklerinden haberdardır ne de Türkiye'nin kazandığı özgüvenden ve güçten haberdardır.''

''TÜRKİYE, ARTIK GÜNDEM BELİRLEYEN BİR ÜLKEDİR''

Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde dış politikada uluslararası ilişkilerde artık gündemi geriden izleyen, gündeme ayak uydurmaya çalışan bir ülke olmadığını belirterek, ''Türkiye, artık gündem belirleyen bir ülkedir'' diye konuştu.

Son birkaç ayda komşu bölgelerde gelişen olaylara karşı Türkiye'nin nasıl bir tavır takındığını, gündemin oluşmasına nasıl katkılar yaptığının görüldüğünü dile getiren Erdoğan, Gürcistan ile Rusya arasındaki krizde iki tarafın da güvenini sağlayacak şekilde sürece müdahil olduklarını söyledi.

Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı görüşmelerde de yine iki tarafın tam güvenini kazanmış şekilde müzakereleri sürdürdüklerini anlatan Erdoğan, perşembe günü Şam'da katıldıkları ''İstikrar için Diyalog'' başlıklı zirve toplantısında da bölgesel meseleleri değerlendirdiklerini kaydetti.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Her konuda, her sorunda Türkiye artık yapıcı katkısı aranan, süreçlere katılması istenen bölgesel ve küresel bir aktör haline gelmiştir. Desteği, katkısı aranan bir ülke haline gelmek durup dururken olmuyor. Ziyaretler yapmakla, diyalog kurmakla, işbirliklerini geliştirmekle oluyor. Tarafların güvenini kazanmak, ara bulucu ve aracı olmak durup dururken olmuyor. Sağduyulu hareket etmekle, dengeli ve ölçülü olmakla, dürüst ve samimi davranmakla oluyor.''

''ÜÇ TARAFI DENİZLERLE, DÖRT TARAFI DÜŞMANLARLA ÇEVRİLİ BİR ÜLKE KOMPLEKSİ ARTIK GERİDE KALMIŞTIR''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke kompleksi artık geride kalmıştır. Bu kompleksle hareket eden bir Türkiye artık yok'' dedi.

Erdoğan, AK Parti Bayrampaşa İlçe Teşkilatı'nın Bayrampaşa Spor Kompleksi'nde düzenlenen 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin Balkanlar'da, Orta Doğu'da, Kafkaslar'da her zeminde işbirliği aranılan, güvenilir bir ülke konumuna geldiğini, ülkeyi ve milleti geriye götürerek, uluslararası irtibatı zayıflatarak, bölgesel ve küresel gücü zafiyete uğratarak, demagoji siyaseti yapmanın zamanının çoktan geçtiğini söyledi.

Uluslararası zeminde ülkelerin sözü ne kadar dinleniyorsa, ne kadar ciddiye alınıyorsa, uluslararası gündemin belirlenmesinde ne kadar etkisi olabiliyorsa uluslararası gücünün de o kadar olduğu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Biz diyoruz ki, hem ülkemiz güçlü olacak, hem milletimiz güçlü olacak hem de devletimiz güçlü olacak. Milleti aç ve açıkta bırakarak milliyetçilik yapmak, milleti aç ve açıkta bırakarak devletçilik yapmanını devri çoktan geçti. Türkiye'nin yeri alt kümeler değildir, süper ligdir. Türkiye tarihi ile doğal kaynaklarıyla, coğrafyasıyla, insan gücüyle hem bölgesinin hem de dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir.

Bu ufka sahip olmayanlar, atılan her adımı yıllarca hamasetle körelmiş dar kalıplı zihinleriyle değerlendiriyor. Bu zihniyet Türkiye'ye hiçbir fayda vermiyor.

Türkiye'nin potansiyeline AK Parti iktidarıyla erişen ülkemiz, inşallah bu potansiyeli daha da artırarak bu yolculuğu devam ettirecektir. Onlar olanı biteni hala mahkum oldukları o kısır döngü içinde değerlendirmeye çalışıyorlar. Biz bu duruma üzülüyoruz. Keşke onlar da büyük düşünseler. Büyük bir ülkenin, büyük bir milletin mensubu olduklarını, o millete yakışır bir vizyonla olayları değerlendirebilseler.''

''BU KERVAN, BU YOLDA EMİN ADIMLARLA YÜRÜYOR''

Başbakan Erdoğan, bu durumun AK Parti ve Türkiye'nin yürüyüşünü sekteye uğratamayacağını ifade ederek, ''Çünkü bu kervan bu yolda emin adımlarla yürüyor. Bu kervana dahil olanlar zaten dahil oldu, olacak ama bu kervana dahil olmayanlar da ancak tribünden seyredecek'' dedi.

Erdoğan, Türkiye'nin önemli bir ülke olduğunu, komşularıyla ve dünya ile olan ilişkilerini büyük ve itibarlı bir ülke gibi yürütmeye devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:

''Büyük ve itibar sahibi ülkelerin kompleksi olmaz. Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke kompleksi artık geride kalmıştır. Bu kompleksle hareket eden bir Türkiye artık yok. Bu düşünceyi artık olumlu istikamette faydaya çevirmeye gayret eden, bunun planlarını yapan, bunu uygulamaya sokan bir Türkiye var. İşte geldiğimizden bu yana düşman üreten değil, dost üreten bir Türkiye var.''

''DERE AKAR TÜRK YAPAR''

Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasının çalışıp ülke için ranta dönüştürülmesi halinde faydası bulunduğunu ifade eden Erdoğan, büyüklerin ''Dereler akar, Türk bakar'' sözüne atıfta bulunarak, artık bunun geride kaldığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, kendilerinin artık ''Dere akar, Türk yapar'' dediklerini ve bunu gerçekleştirdiklerini; şimdi iktidarlarının bunun adımlarını attığını belirterek, şunları kaydetti:

''Bugün, Türkiye, bölgesindeki her sorunun çözülmesinde aktif görev alan, sözü dinlenen bir ülke konumunda geldiyse bu korkularla değil, özgüvenle hareket ederek olmuştur. İnancına güvenmeyen inanç hürriyetinden korkar, düşüncesine güvenmeyen düşünce hürriyetinden korkar. Bizler AK Partililer olarak düşüncemize de güveniyoruz, inancımıza da güveniyoruz. Ne düşünce hürriyetinden korkuyoruz, ne inanç hürriyetinden korkuyoruz. Emin adımlarla yola devam ediyoruz. 'Ben hiçbir şeye karışmam, kendi kabuğumda yaşar giderim' deseydik bu mümkün olabilir miydi? Biz hiçbir konuda masadan kaçmayız. Herhangi bir konuda masadan kaçmamızı gerektirecek bir durum yok. Çünkü biz Türkiye'ye güveniyoruz, milletimize güveniyoruz, kendimize güveniyoruz.''

CİHAN- AA