kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
6 Eylül 2008, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

İstanbullu Ermeniler: Kalbimiz Milli Takım'la

MÜJGAN HALİS
Giriş Saati : 06.09.2008 00:40
Güncelleme : 06.09.2008 05:51
Tarihi maçı seyretmek için İstanbul'dan gelen Ermenilerin heyecanı bir başka. Onlara göre "Yüzyılın maçı"nda Türkiye'yi destekleyecekler. "Türkiye'de yaşıyoruz ve bütün futbolcuları tanıyoruz" diyorlar..
İstanbul'da yaşayan Ermeniler 60 kişilik bir grup halinde Ermenistan-Türkiye maçını izlemek ve Türk Milli Takımını desteklemek üzere Erivan'a geldi. İstanbul Ermenilerinden Şişlispor Kulübü ikinci başkanı ve diş hekimi Karun Kovan, maçı "100 yılın maçı" olarak nitelendirdi ve yüreklerinin Türk Milli Takımı için attığını söyledi. Erivan'da İstanbul'daki Ermeni cemaatinden arkadaşları Garo Hamamcıoğlu, Arşad Polat, Rafi Hanac, Haykayam Karasu ile birlikte sohbet ettiğimiz Karun Kovan, Ermenistan'a gelen bütün Türkiyeli Ermenilerin Türk Milli Takımı'nı desteklediğini söyledi. Kovan, "Çünkü Türkiye'de yaşıyorum, Türk Milli Takımı'ndaki oyuncuların hepsini tanıyorum, Ermenistan Milli Takımı'ndan sadece bir futbolcu tanıyorum" diye konuştu.

ERMENİLER İÇİN ÖNEMLİ
İçinden geçen skorun beraberlik olduğunu söyleyen Kovan, iki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirebilme adına maçı bütün dünya Ermenilerinin çok önemsediğini söyledi. Ermenistan'a ilk kez dokuz yıl önce geldiğini anlatan Karun Kovan, Dünya Ermenileri Spor Olimpiyatları ve Dünya Ermenileri Diş Hekimleri için geldiği Erivan'da önemli gelişmeler olduğunu da anlattı. Kovan, 10 yıl içinde Ermenistan'ın ekonomik olarak geliştiğini ve bunun insanlara da yansıdığını belirtti: "İlk geldiğimizde asgari ücret 20 dolardı, şimdi 200 dolar. Tabii ki şimdi de çok az ama en azından daha iyi." Türkiye ile Ermenistan'ın ekonomik olarak kıyaslanamayacağını vurgulayan Kovan, Ermenistan'da bir avuç zengin azınlığın olduğunu, bunun da daha çok devletten ve mafyadan beslendiğini ifade etti. Ermenistan Milli Takımı'nın bütün Kafkas ülkeleri takımları gibi kapalı futbol oynadığını anlatan Kovan, Türk Milli Takımı'nın deplasmanda farklı galibiyet almasının biraz zor olduğunu kaydetti. Kovan, "Türkiye lehine 1-0, 2-1 gibi skorlar da olabilir, ama ben 0-0, 1-1 gibi bir sonuç olacağını düşünüyorum" dedi.

79 YILLIK ERİVAN RADYOSU
Kendisi için maçın sonucundan öte iki halk arasındaki iletişimin 'milli dava' olmaktan çıkmasının önemli olduğunu dile getiren Kovan, özellikle Türkiye'de yaşayan Ermeniler için iki ülke arasındaki dostluğun çok değerli olduğunu anlattı: "Özellikle Türkiye'de yaşayan Ermeniler olarak buna çok ihtiyacımız var. İki ülke ilişkilerinin normal olması bizi de çok rahatlatacak." 1929 yılında kurulmuş bu radyo Ermenilerin tarihinde çok önemli bir kurum, uzun yıllar Ermeni halkının gözü ve kulağı olmuş. Dünyanın dört bir tarafına yayılan Ermeniler için her dilde Fransızca, İspanyolca, İngilizce, İtalyanca, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe yayınlar yapan radyo, yıllarca şu anonsla başladı yayına: "Erivan konuşuyor."

HER DİLDE YAYIN
Erivan'ın yaşadığına ve hep var olacağına duyulan inançla yapılan bu anons, 1990'lara kadar Ermenilere ulus bilincini taşıyan en önemli araçlardan biri. Birçok Ermeninin ana dilini unutması nedeniyle her dilde yayın yapan Erivan radyosu, aynı zamanda tehcir döneminde birbirini kaybeden ailelerin yakınlarını bulmasında da kilit rol oynadı. Kayıp programına ilan veren binlerce aile, dünyanın dört bir yanındaki yakınlarını bu sayede buldu. Erivan radyosunun Tatul Altunyan adlı korosu Ermeni halk müziğine önemli katkılarda bulundu. Erivan radyosu, televizyon ve internetin yaygınlaşmasıyla eskisi gibi dinlenmese de hâlâ bu ülkenin gözbebeği. Antakyalı keşiş Mofses Ğazaryan ve karısı kütüphane memurluğundan emekli Garun'la Malatya mahallesindeki evlerinde buluştuk.

SAMANDAĞLI BİR AİLE
13 yaşına kadar Antakya'nın Samandağ ilçesine bağlı Kapısuyu köyünde yaşamış. Kentin Türkiye sınırlarına katılmasından sonra ise oradaki bütün Ermeniler gibi Ğazaryan'ın ailesi de Lübnan'a göç etmiş. Yaklaşık 700 hanenin o günlerde yollara düştüğünü ve göçün etkilerini ilk 20 yıl çok ağır yaşadıklarını anlatıyor. Sekiz yıl Lübnan'da yaşadıktan sonra 1947'de Ermenistan'a göç etmiş Ğazaryan ailesi. Kudüs'te aldığı din eğitimini, Erivan'da sürdürdükten sonra da papazlık yapmaya başlamış. Antakya'ya gitme fırsatını çoğu kez bulmuş ama çocukluğunun Antakya'sının değiştiğini görmemek için gitmemeyi tercih etmiş, hayallerinin aynen kalmasını istemiş. Köyüne duyduğu özlemi şöyle anlatıyor: "Köyümün toprağını şimdi bile gitsem karış karış bilirim ama gitmem ya ağaçları kesmişlerse?" Ğazaryan iki halk arasındaki gerilimi ise şöyle yorumluyor: "Milletlerin birbirleriyle sorunu yok, yıllarca Türk milletiyle birlikte yaşadık. Bu hükümetlerin bir oyunu. Komşular birbiriyle yaşamayı öğrenmeli. Türk halkı için tek dileğim ise kendi tarihlerini temizlemeleridir."

Müjgan Halis'in izlenimleri Cumartesi SABAH'ta
Haberin fotoğrafları