kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
31 Ağustos 2008, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Pazar SABAH  
GÜLSE BİRSEL

Bodrum mikrokozmos rehberi!

Meyve sinekleriyle insanların genetik haritası arasında çok az bir fark olduğu araştırmalarla kanıtlandı biliyorsunuz. Bu defa başka araştırmalar, meyve sineklerinin kendilerini koruma konusunda insanlardan üstün olduklarını ortaya çıkardı! Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, sanırım bol vakit ve bilime ayrılan bol kaynağın da desteğiyle, sineklikle ezilmeye çalışan meyve sineklerinin konu edildiği bir dizi deneyimi filme çekmiş. Filmler incelendiğinde sineklerin sıçramadan çok önce tehdidin yerini hesapladıkları ve bir kaçış planı geliştirdikleri ortaya çıkmış. Sineklerin tehdidi algılaması ve sonraki hareketleri yaklaşık 200 milisaniyede oluyormuş. Hesaplamalarıma göre sinekler, tehdit algılamada, yaz ayında sıcaktan muhallebi kıvamına gelmiş bir tatilciye göre 7 milyon 200 bin kat daha hızlı... Ki balkonda bir tabak incirin çevresine üşüşmüş meyve sinekleriyle yaptığım kişisel deneylerimde de buna yakın sonuçlar çıktı. Yani elimde sineklik, plaja inip otel müşterilerini haklamaya çalışsam, 15-20 tanesini rahat indirirdim. Meyve sineklerinde, başarı oranım 20'de bir bile olmadı. Yaz ayında bahçeye bağa yayıldıysanız, mikrokozmosla haşır neşir olacaksınız, kaçınılmaz. Meyve sinekleri, belki gen haritasının yakınlığıyla ilgili bir zaaftır, herhalde kan çektiği için, çok sinirimi bozmuyor. Beni illet eden, kovulduğunda gitmeyen küçük kara sinekler... Meyve sinekleri ne kadar gururlu, çekingen ve haysiyetliyse, bu kara sinekler de o kadar onursuz ve görgüsüz. Akşamdan kalma gibi davranıyorlar, sanki hem kafaları iyi hem de yorgunlar. Savuşturmak yetmiyor kaçmaları için, illa fiziksel temas gerekiyor. Sivrisineklerden bahsetmiyorum bile. Onlar sinek dünyasının en aşağılık milleti... Geldin geceyarısı, kanımı içeceksin, bari bir sus! Hem vampirsin hem de geveze, ne diyeyim ki sana? Börtü böceğin arasında favorim, örümcekler ve arılardır. Öldürmem, öldüreni de sevmem. Bu iki hayvan, bana doğanın gerçek parçaları, asil elemanları gibi gelir. Korunması gereken, değerli, faydalı, estetik. Örümcek ve arı, mikrokozmos dünyasının mimari harikalarıysa, kara sinekler, hamamböcekleri, kırkayaklar, gecekondularıdır kanımca!

KAHVE YAKMAK FAYDALI
Genellikle kahvaltımı bir grup arının eşliğinde ediyorum. Reçelleri paylaşıyoruz! Zaten gittikçe azalıyorlar, bari yaşamlarını sürdürmelerine bir katkım olsun. Ancak bazen memleketten gelmiş misafirlerini de getirdiklerinde, 20-30 arının yemeğe üşüşmesi hafiften ürkütücü olabiliyor. Bunun çaresini de hemen açıklıyorum ki, okuyucuya faydam olsun: Hem sinek hem de arıları kaçırmak için masanın üzerinde kahve yakmak yeterli oluyor. Çekirdek ya da çekilmiş Türk kahvesi, uçan hayvanat, kafeine karşı! Tecrübe konuşuyor! Arıların getirdiği konuklar bir yana, yaz başından beri balkonumuzun sabit bir misafiri var. Cüssesinden beklenmeyecek kadar yüksek ve tiz bir sesle durmadan öten arsız bir cırcırböceği! Popstar olmaya hevesli bir çocuk gibi! Bağırınca bir süre susuyor. Sonra alttan alttan yine başlıyor. Kalıcı duyma bozukluklarına sebep olacak kapasitede! Yerde duran hasır vazonun altına girip başlıyor konsere. Kendi sesimizi duyamayacağımız volüme ulaşınca, vazoyu kaldırıp bunu ittiriyoruz. Susup, küs tavırlarla biraz ileri gidip bir yaprağın altında uyur gibi yapıyor. Sohbetin en dedikodulu, en hassas, en alçak sesle konuşulduğunda tadı çıkacak anında, yine başlıyor çığlık çığlığa ötmeye... Cırcırböcekleri, çekirgeler, karıncalar, hepsinin başımın üstünde yeri var.

YEŞİL AĞAÇ BÖCEKLERİ
Ancak son olarak Türkçede muhtelif isimleri olan, tehlikeyle karşılaştığında feci bir koku salan yeşil ağaç böcekleriyle nahoş bir yakınlaşmam oldu maalesef! Boynuma yapışmış bir tanesini tutup uzağa fırlattığımda, sanırım ölmek üzere olduğunu anlayıp, aslında kendisini yemek niyetinde olan kuşları uzaklaştırmaya yarayan o pis kokulu sıvısını elime bulaştırmış. 12 saat boyunca elimden o yanık et-ispirto karışımı, yoğun ve feci koku gitmedi. Doğa dostlarından bu durumla karşılaşanlara da önerim, sabun+kolonya ve özellikle, evde varsa peeling biraz fayda ediyor! Özellikle bu son tecrübemden sonra, bünye doğal hayatı daha fazla kaldıramayacak kararını verdim. Artık şehre dönmenin, hayvanlar âleminden sadece Cihangir kedileriyle seviyeli ilişkiler kurmanın zamanıdır!