kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 31 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Sözlerin satır araları

Zabıtaların bir bakkalı döverek hastanelik etmeleriyle gündeme gelen Keçiören'in Belediye Başkanı Turgut Altınok, Ertuğrul Özkök'ü arayıp üzüntüsünü dile getirmiş.
Zabıtaları açığa aldığını, olayı kesinlikle tasvip etmediğini belirtmiş.
Benim dikkatimi, belediye sınırları içinde açılacak bir alışveriş merkezinin öyküsünü anlatması çekti.
Alışveriş merkezinin genel müdürü kendisine gitmiş ve "Başkan biz içerideki restoranlarda içki servisi yapmak istiyoruz. Bir sıkıntı olur mu?" diye sormuş, o da "Ne sıkıntı olabilir" cevabını vermiş.
Şimdi, eğer bir alışveriş merkezinin genel müdürü belediye başkanına gidip içkili lokanta açılmasında sıkıntı olup olmadığını sorma ihtiyacı hissediyorsa, ortada bir sıkıntı var demektir aslında.
Çünkü Türkiye'de içkili lokanta açmanın kuralları bellidir.
Bunlar arasında belediye başkanlarına gidip "sıkıntı olup olmayacağını" sormak yoktur açıkçası.
Eğer, Keçiören'de iş yapmak isteyenler belediye başkanından özel izin isteme ihtiyacı hissediyorlarsa, bu o bölgede bir rahatsızlık olduğunun göstergesidir.
Keçiören Belediye Başkanı bu konudaki politikasını bir daha gözden geçirirse yerinde olur.
Bir de tabii bölgesinde yapılan binalara şart koştuğu Bangladeş tipi işletmeler konusuna da bakarsa çok daha iyi olur.
İkinci açıklama CHP lideri Deniz Baykal'dan.
Baykal, Milliyet gazetesinden Fikret Bila'ya verdiği demeçte, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamalarını değerlendirmiş.
Başbuğ'un çok doğru konuştuğunu, çok güzel analizler yaptığını belirtip eklemiş...
Ama...
Aması ne?
"Paşalar hep böyle güzel konuşmalar yapıyor da..." deyip durmuş.
Gerisi ne acaba?
"Konuşup konuşup darbe yapmıyorlar" mı, demek istemiş.
Sivil siyaset yaptığını söyleyen bir parti liderinin, sivilasker ilişkilerine yaklaşımı bundan daha yanlış olabilir mi?
Böyle bir parti sandıkta yüzde 20'lerin üzerine çıkıp gerçek bir iktidar alternatifi haline gelebilir mi?
Dünyada askeri müdahaleler döneminin kapandığı bir dönemde, Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideri, askerlerin güzel güzel konuşup eyleme geçmemesinden şikayet ediyorsa, o ülkede demokrasi çıtasını yükseltmek zordur.
Türkiye birinci sınıf demokrasi olacaksa...
Türkiye gerçek bir hukuk devleti olacaksa...
Türkiye serbest piyasa kurallarını doğru dürüst işletebilecekse...
Bunu iktidarı, ana muhalefeti ve muhalefetinin demokrasinin asgari müştereklerinde birleşmesi sayesinde yapabilir.
Ana muhalefet liderinin askerin siyasi konuşma yapmasından rahatsızlık duymayıp, konuşup konuşup bir şey yapmamasından yakındığı bir ülkede demokrasi çıtasını yükseltmek kolay olmaz.
Dün okuduğum iki demeç pazar günü aklıma bunları getirdi işte...