kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 30 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Sağlar, Susurluk ve Ergenekon

Evvelki akşam Objektif programında, eski CHP milletvekili Fikri Sağlar'la karşılaştım. Bir zamanlar Susurluk konusunda yeri göğü inleten Sağlar'ın, Ergenekon davasında aynı heyecanı duymadığını gördüm. Tıpkı Kürt kökenli veya Alevi vatandaşlarımızın haklarını savunurken gösterdiği hassasiyeti, okumak isteyen başörtülü kızımız için sergilememesi gibi. Bu "tek kanatlı demokrasi" sevdalıları canımı sıkıyor. Çifte standarttan vazgeçmeye niyetleri yok.
Fikri Sağlar bana, İbrahim Şahin'i sormaz mı? Oysa Şahin ve Özel Tim mensupları, hesap verdi ve cezalarını da çektiler. O tarihte benim üstünde durduğum konu, neden JİTEM'e, Veli Küçük'e, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT Müsteşarlığı görevlerinde bulunan Org. Teoman Koman'a ilişilmediği hususuydu. Bütün sorumluluğu Şahin'e yık, bir de Yeşil'e; Yeşil kaybolsun, İbrahim Şahin'i de bir kazada yok et. Sen sağ, ben selamet! Nitekim Şahin araba kazası geçirdi ve şans eseri kurtuldu. Bu kazayı tertipleyenlerin üzerine gitmek daha doğru olmaz mıydı? Çünkü zincirin halkası orada koptu.
Susurluk maalesef, "topal ördek" gibi tek ayaklı bırakıldı ve sorumluluk tamamen Özel Tim'in üzerine yığıldı. "Sol vicdan", Susurluk'ta, ülkücüler başrolde olduğu için rahattı. Tabii, Taraf gazetesinin, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras'ın, Prof. Baskın Oran'ın vs. temsil ettiği özgürlükçü soldan söz etmiyorum. Muhalefetlerini, "rejim tehlikede" söylemi üzerine inşa edenleri kastediyorum. Mesut Yılmaz'ın talimatıyla Kutlu Savaş'ın yazdığı raporda da belirtildiği gibi, Susurluk'ta rol alanlar, önce PKK ile mücadeleye soyunmuşlardı; sonradan bir kısmı "menfaat çetesine" dönüştü. Tabii, terörle mücadele kapsamında, Güneydoğu bölgemizde çok sayıda faili meçhul cinayet de işlendi. Ergenekon ise, benzer bir yapı fakat, farklı bir amaç güdüyor. Bir tarafta, ülkeyi bölmek isteyen veyahut laik cumhuriyeti yıkmak isteyen "iç düşmanlar", diğer tarafta Atatürk ilkelerini koruyup kollayan "vatansever kuvvetler" var. Tehlikeyi abartmak için, kâh Hakkâri'de, PKK atmış süsü verilerek bombalar patlatılıyor. Kâh, "laiklik elden gitti" söylemini haklı göstermek amacıyla Cumhuriyet gazetesine bomba atılıyor, ardından Danıştay üyelerine suikast düzenleniyor. Hedef, istikrarsızlık yaratarak darbe zemini oluşturmak.
İşte bu noktada, Susurluk'ta çok aktif olan Fikri Sağlar'ı ve onun tarzındaki demokratları, biraz hareketsiz görüyoruz. Acaba, "Ergenekon'a yol verilseydi de, AK Parti hükûmetinden kurtulsaydık" diye mi düşünüyorlar?