kapat
E-gazete
|
Hava Durumu
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
English
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
29 Ağustos 2008, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar
 
24 Saat
24 Saat
Cuma Sabah  
ATİLLA DORSAY

Catherine Deneuve Yılmaz Erdoğan'ı nasıl işletti?

Saraybosna'da gerçekleştirilen FIPRESCI Festivali'ne pek çok Türk sinemacı katıldı. Burada film gösterimleri sonrasında eğlenceli olaylar da yaşandı.
Sonunda Saraybosna'yı da görmek kısmet oldu: Bu yaz içine düştüğüm seyahat humması içinde! Bu kent, ayrıca gezdiğim Mostar'la birlikte beni çok etkiledi. Ayrıca yazmaya çalışacağım. Festival güzeldi, canlıydı. Çok büyük bir gençlik kitlesi vardı izleyen... Tam üç filmimiz yarışmadaydı: Nokta, Sonbahar ve Gitmek. Üçü de çok iyi filmlerdi; seyirciden tam not aldılar. Ben FIPRESCI jürisinden özellikle çok sevdiğim Sonbahar'a ödül çıkarmaya çalıştım. Ama olmadı. Bildiğiniz gibi Gitmek'in sempatik oyuncusu Ayça Damgacı ödül aldı. Sinemamızın çok iyi bir yerlere geldiği kesin. Bu konudaki geniş bir yaklaşımı yarın sinema sayfamızda vereceğim. Üç film olunca ve Nuri Bilge jüri başkanı olunca (ben mütevazı FIPRESCI-Sinema Yazarları jürisine başkanlık ettim), hayli çok Türk de vardı. Çoğu zaman birlikte olduk. Ama benim olmadığım bir gece vardı ki, hoş bir olay yaşanmış. Onu nakletmek istiyorum. Nuri Bilge çok gözdeydi, bir öğleden sonra kalabalık bir grupla açıkhava kahvesinde söyleşti, İngilizce konuşarak... Ayrıca Üç Maymun da açıkhavada 3 bin kişiye gösterilmiş ve büyük alkış almış. O gösterim için Yavuz Bingöl de gelmiş, filmden sonra geç vakit oturmuşlar. Yavuz'un telefonu çalmış. Arayan Yılmaz Erdoğan. Meğer onlar geç vakit hep telefonlaşırlarmış. Şakacı Bingöl "Biliyor musun, Catherine Deneuve de burada," demiş. Olur a, uluslararası bir şenlik bu... Ve ünlüler de gerçekten az değildi. Yılmaz inanmış ve Catherine hayranı olduğu için heyecanlanmış. Yavuz da bizlere rehberlik eden, çok dil bilen o güzel ve akıllı Boşnak kızlardan birine telefonu vermiş, kız İngilizce konuşmaya başlamış. Kız "Ne yaparsınız?" diye sorunca da "Ben Yılmaz Erdoğan, yazı yazarım, oyuncuyum, film yönetmeniyim," diye kendisini tanıtmaya geçmiş. Bu fasıl hayli sürmüş, ama o arada yine aynı film için gelen müzikçi Mazlum Çimen oyunbozanlık etmiş, uzaktan "Ağbi, seni işletiyorlar!" diye bağırıvermiş. Erdoğan'ın suratının ne renk aldığını kimse bilmiyor! Ama olay Türkler arasında yayılıvermiş. Hoş, değil mi?