kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ağustos 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

KKTC'ye tam destek

Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunması için 3 Eylül'de başlayacak müzakereler öncesinde KKTC'ye tam destek verdi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Güney Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ı basın önünde değil müzakere masasında konuşmaya çağırdı.

Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunması için 3 Eylül'de başlayacak müzakereler KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye geldi. Talat, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan'la bir Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi.

Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Gül ve KKTC Cumhurbaşkanı Talat ortak basın toplantısı düzenlediler. Gül, Kıbrıs'ta çözümün BM çatısı altında, BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesinde, adadaki gerçekler, iki eşit halk ve iki kurucu devlet tarafından oluşturulacak yeni bir ortaklıkla gerçekleşebileceğini söyledi. Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devam etmekte olduğunu belirten Gül, ilgili tüm tarafların çaba göstermelerini ve uluslararası toplumun adım atmasını beklediklerini söyledi.

Gül, Türkiye'nin anavatan ve 3 garantör devletten biri olarak 3 Eylül'de başlayacak olan müzakere sürecine için her bakımdan destek sağlayacağını ifade ederek, "Talat tarafından benimsenen yapıcı tutumu takdirle karşıladığımızı bir kez daha belirtmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs türkünün huzur ve güvenliğinin sağlanması hak ve hukukunun sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla sürdürecektir. Ortak çabalarımız sürdürülecektir" dedi.

"HEDEFİMİZ 2008 YILINDA ÇÖZÜM"

KKTC Cumhurbaşkanı Talat ise KKTC dünyada sadece Türkiye'nin desteğini aldığını söyleyerek, "Türkiye'nin desteği bizim için bir anlamda yaşam kaynağıdır. Türkiye'nin desteğinin olmadığı şartlarda yapabileceğimiz fazla bir şey yoktur. Bunun bilincindeyiz ve bu bilinçle hareket ediyoruz" dedi.

Kıbrıs sorunun çözümü konusunda esnek ve iyi niyetli olduklarını belirten KKTC Cumhurbaşkanı, hedeflerinin 3 Eylül'de başlayacak müzakereler çerçevesinde 2008 yılı içinde çözüme kavuşmak olduğunu söyledi. Talat, "Kıbrıs sorununu müzakere yoluyla çözüme ulaştırıp 2 kurucu devlete dayalı Kıbrıs Türk halkıyla Kıbrıs Rum halkının siyasi eşitliğine dayalı bir ortaklık devletini yeni ortaklık devletini oluşturacağız. Hedefimiz budur. Bunun için çalışacağız. Ancak Kıbrıs Türk halkı kazanılmış haklarını ve tescil edilmiş haklarını sonuna kadar koruyacaktır" diye konuştu.

"KAFKASYA KIBRIS'I ETKİLEYEBİLİR"

Talat, "Güney Osetya ve Abazyla'nın Rusya tarafından tanınması Kıbrıs sorunun etkiler mi?" sorusu üzerine Güney Osatya, Abazya, Kosova ve Kıbrıs sorunlarının ayrı ele alınması gerektiğini kaydederek, tüm bu durumlara farklı standartların uygulandığını söyledi. Kıbrıs Türklerinin söz konusu ülkelerin daha uzun süre sıkıntılarla karşılaştığını ve farklı bir muameleye tabi tutulduğunu vurgulayarak, "Samimiyetle cevap vermek gerekiyorsa ben etkisi olabileceğini düşünüyorum. Ancak bunun ne yönde olacağını doğrusu kestiremiyorum" dedi.

"KIBRIS SORUNU ÇOK DAHA MEŞRU BİR MESELE"

Gül de aynı konuyla ilgili olarak, Kıbrıs meselesinin kendine özgü ve daha avantajlı yanları olduğuna dikkat çekerek, "Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kurarken ortaklardı. Ortaklık işlemediği için ortaklığın için şartları yerine getirilmediği için problem ortaya çıkmıştır. BM'de uzun yıllardan beri müzakere süreci vardır. Son olarak da her iki tarafın iradesiyle referandum yoluna gitmiştir. Bunlar dikkate alındığında Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs meselesinin çok daha haklı ve meşru bir mesele olduğunu herkes görecektir" diye konuştu.

"GÜNAHKAR BEN OLMASAM DA SONUÇ BU OLUR"

Talat başka bir soru üzerine Rum Yönetimi Lideri Hristofyas'ın müzakereler öncesinde basına açıklamalarda bulunması eleştirerek şöyle dedi:

"Hristofyas'ın müzakereler başlamadan müzakere unsurlarını masaya getirmesini son derece yanlış ve görüşme sürecini torpilleyici bir tavır olarak görüyorum. Çünkü buna verilecek cevabın ne olduğunu herkes tahmin edebilir. Eğer ben cevap verirsem görüşme sürecinin önüne önemli bir engel koymuş olurum. Günahkar ben olmasam da sonuç bu olur. O yüzden müzakere ve pazarlık masada olacaktır. Masada olacağına göre basın yoluyla bir şeyleri önceden kotarıp cebine koyup avantajlı durumda yola başlama taktiği görüşme sürecine zarar verir. Hristofyas'ı basın yoluyla değil yüzyüze müzakere etmeye çağırıyorum.

(ANKA)