kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 28 Ağustos 2008, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Üç gecede tam 592 sayfa yaladım yuttum!

Hafta sonu kitap okuma tempom benim bile gözlerimi yaşarttı. Üç gün boyunca herkesi, her şeyi refüze edip 'eve gidip kitap okumam lazım' dediğimde herkesin de benim kadar gözlerinin yaşardığını tahmin ettim tabii, o ayrı! Ama olay sıradan değil! Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk'un son romanı 'Masumiyet Müzesi'nin okunması söz konusu arkadaşlar! Nasıl yapmam? Ha 'Ne acelen vardı, aşk romanı diye üç günde yalayıp yutman şart mıydı' diyebilirsiniz. Hemen açıklayayım... Sizin pazar günü müthiş bir Orhan Pamuk röportajı okumanız için evet, şarttı. Salı günü yapacağımız röportaj için cumartesi, pazar ve pazartesi akşamları eve koşup gece üçlere dörtlere kadar gözlerim yaşararak kitabı yaladım yuttum. Hayır gözlerimi yaşartan bu inanılmaz tempom değildi, Kemal'in Füsun'a duyduğu inanılmaz aşktı. Üstelik kendimi çok ama çok şanslı hissettim: Nobel ödüllü bir yazarın yeni kitabını, henüz piyasaya çıkmadan (Cuma günü raflarda olacak) okuma şansına sahip olduğum için... Bir ömür boyu süren, müthiş bir aşka tanıklık ettiğim için... 'Masumiyet Müzesi' aşktan ibaret bir kitap da değil, yanılmayın. Eşyalara ve kişilere bağlanma, koleksiyonculuk, müzeler gibi konular, cinsellik, bakirelik hakkındaki geleneksel tutumlar da tartışmaya açılıyor kitapta. Orhan Pamuk da inanamadı kitabı bitirdiğime. Evde yerlere serilmiş, 'Masumiyet Müzesi'nde sergilenecek eşyaları gördüğümde "Aa bu kitaptaki ayva rendesi değil mi?" diye sormuşum. Güldü; "Sahiden okumuşsun test etmeme gerek kalmadı" dedi Pamuk da. Büyük bir merakla sordu, kitabını nasıl bulduğumu. Cevabıyla da samimiyetle ilgilendi. Acayip güzel sohbet ettik, fotoğraflar çektik. Pazar günü Orhan Pamuk'un neden aşk romanı yazdığını, aşk hakkında neler düşündüğünü, daha pek çok ayrıntıyla birlikte okuyabilirsiniz. Tavsiyem, bu ilk 'Masumiyet Müzesi' röportajını sakın kaçırmayın!