kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 23 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Marc Jacobs koleksiyonunda semazenlerin sikkelerini anımsatan şapkalar kullanmış.

Louis Vuitton'un yeni koleksiyonunda sufizm ve semazen etkileri

Yaprak Aras Şahinbaş
16.08.2008
Marc Jacobs, tasarım ekibiyle birlikte geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye gizlice gelmiş. Gezi sırasında Anadolu kültüründen etkilendiği Louis Vuitton'un yeni koleksiyonunda açıkça görülüyor..
Bu coğrafyanın kültürüne aşina olmayanlar için Louis Vuitton'un sonbahar-kış sezonu defilesi çok bir şey ifade etmeyebilir. Modadan az çok anlayan birisi, abartılı formların ve farklı kesimlerin baskın olduğunu, 80'lerden ilham alındığını, 'harem pants' denen şalvar kesimli pantolonların ön planda olduğunu söyleyebilir. Modellerin kafalarındaki 'uzun şapkalar', rahatlıkla 'konik fes' olarak adlandırılabilir. Kesimler ve detaylarda 'minimal' esintiler hissedilebilir.

ŞAPKA DEĞİL, SİKKE
Aynı koleksiyona, 'Mevlana'nın torunları' olarak yeniden bakmanızı istiyoruz şimdi. Ne görüyorsunuz? Modellerin başlarındakiler, uzun ve tuhaf şapkalar mı hâlâ? Yoksa semazenlerin taktığı ve mezar taşlarını ifade eden sikkeleri mi andırıyorlar? Etekler, Mevlevilik'te kefeni temsil eden beyaz 'tennure'lerin eteklerini anımsatmıyor mu size de? Pantolonlarda, birkaç sezondur moda olduğu için mi, yoksa Anadolu'dan etkilenildiği için mi şalvar kesimi tercih edilmiş? Moda bloglarında koleksiyonun Grace Jones, Claude Montana ve Frank Gehry izleri taşıdığı söyleniyor. Marc Jacobs ise, özellikle kesimlere yoğunlaştığını, bu koleksiyonunun 'heykelsi' olduğunu ifade ediyor. Oysa resmen açıklanmasa da koleksiyon gerçekten Anadolu izleri ve özellikle de semazen etkileri taşıyor. Sağlam kaynaklardan gelen bilgiye göre Marc Jacobs sonbahar-kış koleksiyonunu tasarlamadan önce gizlice Türkiye'ye gelmiş ve 'coolhunting' yapmış. Ardından da tasarım ekibi onu izlemiş. Kapalıçarşı ziyaretinin izlerini, büyük ve iddialı takılarda rahatlıkla görebiliyoruz zaten. 'Lipstick' isimli ayakkabının arkasındaki lale formu da büyük ihtimalle İstanbul'dan yadigâr. Şalvar kesimli pantolonları sokak aralarında da görmüş olabilir. Ama Anadolu'ya, özellikle de Mevlevilik esintileri taşıyan bu koleksiyon nedeniyle Konya'ya da kısa bir seyahat yapmış olmaları olası. Louis Vuitton'un etekleri, gerçekten de 'swirling derwishes' diye bilinen semazenlerin tennurelerinin tıpatıp aynısı. Modeller podyumda yürüdükçe, sema ayini sırasındaki dönüşlerini andıran görüntüler çıkıyor etek uçlarında. Başlardaki 'konik fes'lerin sikke olduğu aşikâr. Onların bile döne döne göğe doğru yükseldiğini görüyoruz.

HER ŞEY DÖNÜYOR
Diğer belirgin aksesuarın bir bölümü yüzü kapıyor. Bir tarafı yere, diğer tarafı ise aynı semazenlerin dönüşlerindeki gibi, göğe bakıyor. Yakalar, küpeler ve hatta broşlar da döndükçe dönüyor. Diğer yandan Louis Vuitton'un cepkenleri bile semazenlerin hırkalarını andırıyor. Daha da ileri giderek sufi kelimesinin 'suf' yani 'yün'den türediğini düşünürsek, koleksiyonda kullanılan kıyafetlerin yünlü olmaları da manidar diyebiliriz! Peki Marc Jacobs'ın mütevazı bir hayat yaşayan ve maddiyattan çok maneviyata önem veren sufileri koleksiyonuna örnek alması, dünyanın bugünlerde yaşadığı ekonomik problemlere de bir gönderme olabilir mi acaba?
Haberin fotoğrafları