kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Ağustos 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MUHARREM SARIKAYA

Depremde bile geçemedi...

17 Ağustos felaketinde bile Montrö'yü deldirmedik; şimdi mi deldireceğiz..."
Sözlerin sahibi bir Türk diplomat...
Bahsettiği konu 9 yıl önce, 17 Ağustos'ta Marmara depreminden hemen sonra ABD'nin Türkiye'ye önerdiği dev hastane gemileri...
Depremin yarattığı o kadar büyük çöküntüye ve can kaybına rağmen Türkiye ABD'nin gemi hastane önerisini geri çevirmişti.
Her ne kadar öncelikle hastane ve sağlık desteğine ihtiyaç duyulmadığı için gemilerin geri çevrildiğinden söz edilse de toplam ağırlığı 140 bin tonu geçen gemilerin Boğaz'dan geçişine Montrö'yü deldirmek istemeyen Türkiye izin vermemişti...
"ABD 2 bin yataklı hastane gemisi öneriyor. Kabul edilecek mi?" sorusuna, dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un yanıtı şöyleydi:
"Amerikalılara verecek bir tane hastamız yok..."
Türkiye 30 bine yakın yaralısını kendisi tedavi etme yoluna gitmişti.

Kendimiz için yapmadık
Rusya ile çatışan Gürcistan'a destek amacıyla ABD gemi hastanelerinden ikisini göndermek isteyince Montrö Boğazlar Sözleşmesi yine gündeme geldi.
Türkiye Montrö gereği, kıyısı bulunmayan ülkelerin Karadeniz'de bir anda 45 bin tondan fazla donanma bulunduramayacağını anımsatıp gemilerin geçişine yine izin veremeyeceğini hissettirdi.
Konunun uzmanı diplomatın "Kendimiz için Montrö'yü deldirmedik" dediği de bundan ötesi değil.
ABD dün her ne kadar gemilerin tonajını düşürüp sorunu aşmaya çalışmış olsa da bu her şeyin bittiği anlamına gelmiyor.
Hastane gemileri İstanbul Boğazı'ndan çıktığı andan itibaren üç haftadan fazla Karadeniz'de kalamayacak.
Çünkü Sözleşme'nin 18'inci maddesinin son fıkrası aynen şöyle:
"Karadeniz'de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi bir (21) günden çok kalamayacaklardır."

Varyag da zor geçti
ABD'de Montrö konusunda bilgisi olmayan bazı kişiler hala gemilere geçiş izni dolayısıyla Türkiye'yi eleştiriyor.
Sorunun tek taraflı olmadığını görmek istemiyor.
Montrö gereği sadece Karadeniz'e çıkış değil, Ege ve Akdeniz'e iniş de kolay değil.
Yani kıyıdaş ülkelerin Karadeniz'den Akdeniz'e inişinde de sınırlama söz konusu.
Buna göre denizaltıların ve uçak gemilerinin geçişi yasak.
Hatta başka bir limanda bakımı yapılacaksa bile önceden bildirmeden Boğaz'dan inemiyor...
Anımsanırsa, bu maddeye dayanarak Ukrayna limanlarında inşa edilen ve Çin'e satılan Varyag isimli uçak gemisinin üzerinde motoru ve dümeni dahi yokken Boğazlar'dan geçişi engellenmişti.
Uçak gemisi Çin'in bir milyon turist vaadi ve geminin de "diskotekgece kulübü" olarak kullanılacağı sözüyle geçebilmişti.

Boğazlar tüzüğü
Peki, 1936 yılı şartlarına göre hazırlanmış Montrö Sözleşmesi'nin bütün maddelerinin geçerliliğini koruduğu söylenebilir mi?
Örneğin silah teknolojisinin 1936 şartlarını geometrik katladığı bir çağda hala gemilerin üzerindeki toplarının çaplarının ne olacağı belirtiliyor.
Bırakın bunu Türkiye dev tankerlerin yarattığı tehlikeyi gidermek için Boğazlar Tüzüğü ve Radarlı Boğaz Geçiş Sistemi (VTSR) ile Montrö'yü zaten kendisi açısından katı hale getirmişti.
Bütün bunlar bir yana, birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana kıyıdaş ülkelerin huzur gölü olan Karadeniz bulandırılmamalı...