kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Ağustos 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ENGİN ARDIÇ

Kendini kandırmak serbesttir

Bir zamanlar Türkiye'de "emperyalizme karşı halk savaşı verileceğini" sananlar vardı...
Çünkü onlara kurtuluş savaşımızın da emperyalizme karşı bir halk savaşı olduğu öğretilmişti. Eh, birincisi verildiyse, ikincisi niçin verilmesindi?
Gönüllerinde yücelttikleri halk tarafından yapayalnız bırakılınca, dahası, düpedüz satılınca, şaşırdılar.
"Halk savaşı" diye bir şey olmadığını anlamaya ömürleri yetmedi. Ben onların yerinde olsam, ölüme giderken "İdris Küçükömer! İdris Küçükömer! İdris Küçükömer!" diye üç kere bağırırdım, ölüme giden Lidya kralı Krezüs'ün üç kere "Solon! Solon! Solon!" diye bağırması gibi...
Artık, işin içine silah da girmeyince, hayal kırıklıkları gazete sayfalarında ağız köpürtmekten ve köpüğü çevreye sıvamaktan daha kötü bir sonuca varmıyor çok şükür. O çocuklar pisi pisine öldüler, bugünkü koca bebekler rezil olup kurtuluyorlar.
Çünkü, günümüzde de kendini ve okurunu kandırmayı "meslek edinmiş" olanlar var.
Şöyle bir kanıyı yaygınlaştırmaya çalışıyorlar: Halk, AKP yönetiminden kurtulmak için yanıp tutuşmaktadır!
AKP yüzde 47 oranında oy almış, hemen ardından yapılan bir anayasa değişikliği referandumunda bu oranı yüzde 70'e çıkarmıştır ama bu "geçici" bir sonuçtur. Cahillikten olmuştur. Halk pişmandır.
Bugün bile yapılan anketlerde oyları yüzde 48 çıkmaktadır ama anketi yapana "oha" deyip geçmek gerekir.
Hele yeni bir sol parti, halkın dört gözle beklediği mucize kurtarıcı olacaktır.
Çünkü halk "sol, sol" diye neredeyse aşermektedir!
Belki o kadarına bile gerek yoktur, şu CHP bile Deniz Baykal'ın elinden bir "kurtarılsa" şaha kalkacak, AKP'yi silip süpürecektir.
Ya da yeni bir parti "yeni şeyler söyleyecektir" ve mesele kalmayacaktır.
Hani belki sosyalizm bile kurulacaktır ha... Halk bilinçlenmiştir, artık "dikey hareketlilik" ve "yatay hareketlilik" istememektedir! Toplumun üstündeki ölü toprağını yüzyıllar sonra nihayet silkip canlanması onu yormuştur. Köylü şehirlere gelmekten vazgeçmeye gönüllüdür, yerinde oturacaktır... Hele hele "sınıf değiştirmeyi" bir daha hiç mi hiç aklından geçirmemekte kararlıdır! Artık gözü doymuştur, yerini bilecektir. Hatta belki de halk, bürokrasinin ona sunduğu yokluğu ve yoksulluğu, aşağılanmayı, hor görülmeyi çok özlemiştir... Hatasını anlamıştır, artık efendilerine başkaldırmayacaktır. Boyundan büyük işlere kalkışmayacaktır.
Bilinçlenmemekte direnen de "eğitim yoluyla", örneğin Köy Enstitüleri'ni yeniden açarak falan, nasıl olsa bilinçlendirilir.
Olmazsa miting düzenler, beş yüz bin kişiyi beş milyon gibi gösterir, seçmeni etkileriz. Fakat buna gerek de yoktur, çünkü halk ilk fırsatta AKP'yi sırtından kendiliğinden atacaktır.
Belki de "sotaya" yatıp AKP'nin "çuvallamasını" beklemek bile yeterli olacaktır, bir ekonomik kriz, belki bir savaş falan...
Böyle sanıyorlar. Böyle sanmak hoşlarına gidiyor.
Dediğim gibi, çok şükür bu ülkede artık yanlış yapanı asıp kesmiyorlar. Kendini kandırandan vergi de almıyorlar.
Geriye, yeni şeyler söylemek isteyip de söyleyemeyenlerin dokunaklı güdüklüğü kalıyor.
Gerçekleri yazanın yediği küfürler de, şeref madalyası olsun.