kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Ağustos 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
EMRE AKÖZ

Bu kez de Alperenleri mi kullandılar?

Geçmişi değiştirmemiz mümkün değil elbette. Ancak geçmişi bilmek, bugünü daha iyi anlamamızı ve 'dur' dememizi sağlayabilir.
Çünkü toplumsal yapılar kendini tekrarlar. Dönüşerek yeni ilişki biçimleri yaratmaları uzun yıllar alır.
Bu açıdan bakıldığında, 12 Eylül 1980 darbesinden önce ülkücü hareketin içinde yer alan ve 10 buçuk yıl hapis yatan Avukat İrfan Sönmez'in, Balıkesir'deki eğitim enstitüsünde yaşananlara ilişkin ifşaatları çok önemli.
İşte birkaç satırbaşı:
- "Ecevit'in iktidara gelişiyle birlikte ülkücülerin kaleleri teker teker düşmeye başlamıştı. İşte bu günlerde ülkücüler, yöneticilerin ve komünistlerin baskısı sonucunda Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü'ne giremez olmuşlardı.
Ülkücüler ilde erimeye başlamış ve birliktelikleri baskı sonucunda kırılmıştı. Ülkücü gençler okullara alınmamaya başlayınca bir bir evlerine dönmeye başlamışlardı. Sonuçta çocuklar (...) ailelerine dönüşü seçmişlerdi."
- "Bir gece, Enstitü'de eğitim göremeyen bir grup ülkücü gencin kapısına üniformasıyla Üsteğmen Sırrı Emiroğlu geldi. Gençlere, ' Ben sizin ülküdaşınızım. Size destek olmaya geldim' diyerek içeri girdi. Gece boyu ideolojik sohbetin yanı sıra gençlerin yaşadıkları sorunları bire bir dinleyen Üsteğmen Emiroğlu, istendiği takdirde gençlere her türlü destek verecek güçte olduğunu anlattı.
Gençlerin, ' Bizim gücümüz yok. Silahımız ve destekleyecek kitlemiz yok. Nasıl olur da kalıp mücadele ederiz' sorusuna karşılık Üsteğmen Emiroğlu, ' Bundan sonra biz varız arkanızda. Hemen harekete geçebiliriz. Ses getiren eylemler yapmalıyız. O zaman, kaybedilen güç kazanılır. Silah ise hiç sorun değil. O imkanları hemen sağlayabilirim' dedi."
- "Üsteğmenin ilk teklifi Balıkesir Necati Bey Eğitim Enstitüsü'nün taranmasıydı. Silah sağlanacak, silahlar kendisi tarafından okula sokulacak, gençler ise ellerine tutuşturulan silahlar ile rasgele ateş açacak... Bu plan hemen zaman geçirilmeden devreye sokuluyor ve üsteğmenin sağladığı imkanlar ile okul taranıyor."
- "Bu eylemin hemen ardından, eve dönmeye hazırlanan birçok ülkücü genç, dönme kararından vazgeçerek, mücadele etmeye karar veriyor. Eylemin yankısı sürdükçe ve benzer eylemler yapıldıkça kentte bitme aşamasına gelen ülkücü hareket yeniden diriltiliyor. Hatta karşıt grup ile dengeler sağlanıyor."
- "O üsteğmen, 12 Eylül darbesinden sonra yüzbaşılığa terfi etti." (Vakit, 14 Ağustos)
"Bu işler" işte böyle yapılıyor. Farklı gruplar birbirlerine karşı böyle kışkırtılıyor. Hiç kuşkunuz olmasın, Balıkesir'de bunlar yaşanırken, başkaları da solcu öğrencilerin eline silah tutuşturuyordu.
Bence buna benzer bir senaryo çok yakın tarihlerde uygulamaya konuldu.
MHP Başkanları Alparslan Türkeş ve Devlet Bahçeli ülkücü gençleri sokaktan çekmeye, partiyi kışkırtıcılardan ve suça bulaşmış kişilerden temizlemeye çalıştılar. Genel hatlarıyla başarılı da oldular.
Peki, böyle bir durumda milliyetçi sağdan kim kullanılabilirdi?
Sanırım Büyük Birlik Partisi sempatizanı ve Alperen Ocakları çevresinde kümelenen bazı gençleri hedef aldılar.
Ağlarına düşenleri kanlı eylemlere sürdüler.
Ergenekon Operasyonu, 1980 benzeri bir uçuruma düşmekten Türkiye'yi kurtarmış olabilir.