kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Ağustos 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Doludizgin bir gençlik aşk ve aile hikâyesi

HAYATİ GÖK
atv'nin yeni gençlik dizilerinden 'Doludizgin Yıllar'ın yapımcısı ve yönetmeni Osman Sınav; filmde oğlu Yusuf Ömer Sınav'a başrol verdi. Bugüne kadar bir baba olarak çocuklarını hiç yönetmediğini söyleyen Sınav, şimdi yönetmen olarak oğlunun karşısında olmanın heyecanını yaşıyor..
İLİŞKİLİ HABERLER
Doludizgin bir gençlik aşk ve aile hikâyesi
OSMAN SINAV
Ekmek Teknesi', 'Süper Baba', 'Kurtlar Vadisi' gibi adından söz ettiren ve yıllarca devam eden projelerde imzası olan Osman Sınav'ın yeni dizisi bir gençlik hikayesi...

* Yönetmenlik hayatınız nasıl başladı? Bir ajansta reklam yazarlığı yaptım. Okulla birlikte reklamcılık başladı. Beş yüze yakın reklam filmi çektim. Günün birinde, 'bu hayatta deterjanın ne kadar sattığı beni hiç ilgilendirmiyor' diyerek hikaye anlatmak amacıyla TRT'ye proje vermeye başladım. Sonra uzun metraj filme başladım ve arkası geldi.

* Bu projeyi tercih etmenizdeki sebep neydi? 'Doludizgin Yıllar' bir gençlik hikayesi. Aileler, çocukları proje gibi yetiştiriyorlar. Çocukların kendi seçimleri ile ilgilenmeyen aileler onları bir yarış atı gibi koşturuyor. Filmde anne baba ve çocuklar arasındaki çatışmayı gençler üzerinden anlatıyoruz. Ailelerin gençler üzerindeki tasarrufları ve gençlerin kendi yollarını seçmeleriyle ilgili. Gençlerin yaşadıkları duyguların onları nereye yönlendirdikleri ile ilgili bir dizi.

ÇOCUKLARIMI ASLA YÖNETMEM

* Oğlunuzu yönetmek zor mu? Yusuf Ömer'i ilk defa yönetiyorum. (gülüyor) Gerçek hayatta çocuklarımı yönetmeye çalışmam. Sadece onların önünü açmış, tercihlerini oluştururken karşılaşabilecekleri durumların neden sonuç ilişkilerini göstermiş ve 'tercih sizin' demişimdir. Ama onlar tercihlerini yaparken hep bir adım gerilerinde durup düşerlerse tutmak için hazır olmuşumdur. Ben öyle bir babayım. Burada ise daha profesyonel bir iş var. Çok enteresan baba-oğul, yönetmen-oyuncu ilişkisinde yaşamak. Hem heyecan hem de çok gurur verici... Çok iyi bir performansı var ve onunla bir baba oğulla paylaşılan şeyleri değil de bir oyuncuyla paylaşabildiğim her şeyi paylaşıyorum.

* "En zor oyuncu seçimini Yusuf Ömer Sınav'da yaşadım" demiştiniz... Kesinlikle. Zorlandım derken şunu kastettim, ben Yusuf Ömer'in iyi oynayacağını zaten biliyordum ama, "Oğlunu oynattı" demesinler diye bütün oyuncu seçimlerinden daha fazla titiz davrandım. Bu Yusuf Ömer için avantaj değil dezavantaj oldu.

* Gençlerin olduğu bir kadroyla çalışmak nasıl bir duygu? Gençlerle çalışmanın ayrı bir enerjisi var. Sürekli gülüyorum... 'Doludizgin Yıllar' biraz mizahı dili de olan bir dizi.

TEK KİŞİLİK YAŞAMADIM!

* Dizilerinizin başrol karakterleri çoğu zaman halk kahramanı oldu. Barış karakteri de halk kahramanı olacak mı? Her filmde ya da dizide başroller topluma rol olsun diye, sevilsin diye yaratılır. Burada da mutlaka öyle bir etki doğacaktır.

* Senaryolarınızda devlet meseleleri, mahalle hikayeleri, gençlik sorunları oluyor. Böyle geniş yelpazeye nasıl hükmedebiliyorsunuz? Geniş bir yelpazeye hükmetmiyoruz aslında. Konu genişliği, hikaye çeşitliliği önemli. Bunu sağlamak için hem araştırıyorsunuz hem de bu sizin yaşam stilinize bağlı. Geniş ve renkli yaşıyorsanız kendiliğinden oluşuyor. Ben hiçbir zaman bu hayatı tek kişilik yaşamadım. En az beş kişilik yaşadım...

* * *
YUSUF ÖMER SINAV
En büyük hayali Osmanlı padişahlarının hayatını filme çekmek olan Yusuf Ömer Sınav oyunculuğu bir kariyer olarak görmüyor ve "Hayatla derdi olan insanlar" dediği yönetmenlikte yükselmek istiyor...

* Kendinizden bahseder misiniz? Lisede tembel bir öğrenciydim. Uzun süre çizim ve karikatürle, bir dönem de müzikle uğraştım. Amerika'ya film eğitimi almaya gittim. Onun dışında zaten hayatım boyunca hep setlerde oldum. Kısa metrajlı üç film çektim. Türkiye'ye döndüm ve konservatuvara girdim. Çok parlak bir öğrenci olmadığım için o da battı. Okuldan ayrıldım. Şimdi başka okul bakıyorum.

BASTIRILMIŞ DUYGUM YOK

* Canlandırdığınız karakter nasıl biri? 'Barış' hayatı boyunca annesinin istediği şeyleri yapmış, onun istediği şekilde yaşamış. Ama aynı zamanda anneye farklı, dışarıda farklı olmuş bir adam. Biraz vurdumduymaz, hayattan tatmin olamayan, hayatı heyecansız bulan, kendisine ekstra heyecanlar arayan bir karakter. Annesi tarafından bastırılmış duyguları açığa vuran bir genç.

* Rolünüz size benziyor mu? Aslında yaşadığı olaylar bakımından bana benzetenler oluyor. Çiftliğe gelmesinden dolayı. Ben de lisede sınıfta kaldım. Okuldan atıldım falan, 'Aa senin hikayen' diyorlar ama alakası yok. Benim, ailem tarafından bastırılmış duygularım hiç olmadı. Ben ne istiyorsam, bana her zaman saygı duydular.

* Bu sizin ilk oyunculuk deneyiminiz mi? 'Hayat Bağları'nda altı bölüm kadar oynamıştım. Bir de ufak tefek babamın yönettiği bir filmde küçük sahnelerde rol almışlığım var.

* İlk başrol deneyiminizde babanızla çalışmanın tedirginliği oldu mu? Deneme çekimlerinde çok heyecanlıydım. Elim kolum titriyordu. Babamla olmasından ziyade 'acaba altından kalkabilir miyim' düşüncesi vardı. Denemelerden sonra o heyecanı attım.

YÖNETMEN DERDİ OLAN İNSANDIR

* Kamera arkası için eğitim almışsınız. İlerleyen dönemlerde yönetmenlik yapmayı düşünüyor musunuz? Her zaman kamera arkası için en iyi eğitim alaylılıktır ve iyi bir yönetmenin size ustalık yapmasıdır. Yönetmen olan veya olacak insan hayatta derdi olan insandır. Hayatta derdini anlatamadığı için bu sanatların hepsini kullanmaktadır. Ben de ileride yönetmen olarak bir şeyler yapabilmek istiyorum tabii.

* Dizi teklifi babanızdan değil de başka bir yönetmenden gelseydi cevabınız ne olurdu? Kesinlikle 'hayır' derdim ki babama da sekizinci tekliften sonra 'evet' dedim. Açıkçası oyunculuğu çok sevmiyorum. Oyunculuğu üzerine kariyer yapılacak bir meslek olarak görmüyorum. Bunu konservatuvara gittiğimde anladım. Ben oyunculuk için sıkıntıya girmek istemem ama yönetmenlik için her türlü sıkıntıya gönülden girerim.

* İlerideki hayalleriniz arasında neler var? Hayalim babamla aynı sahnede onu ölümsüzleştirmek değil de beraber aynı sahneyi kurmak... Yani babamla birlikte kamera önünde değil de kamera arkasında yer almak. En büyük hayalim ise Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve Dördüncü Murat'ın hayatını çekmek. O filmler ile de Oscar alıp ülkeme gelmek...