kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 10 Ağustos 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Shana-Obama ve gençlerimiz

Shana benim baldızımın kızı. Babası Afrikalı- Amerikan, annesi Türk.
Yıllardır her yaz tatilini Türkiye'de geçirdiği için Türkçeye bir Türk kadar hakim, Türk kültürüne de Anadolu insanı kadar sahip.
Çalışkan ve hırslı bir çocuk.
Kuzey Carolina'da iyi bir okulda eğitim alıyor, bu yıl da üniversite başvurularını yapacak.
Genç ama sorumluluk sahibi.
Çevre kirliliği ve küresel ısınmayla ilgili çok ciddi çalışmaları var.
Aynı zamanda da siyasetle ilgili.
Demokrat Parti kongresi sırasında Kuzey Carolina'da düzenlenen bir yarışa katıldı ve partiye en çok seçmen kaydı yaptıran 10 kişiden biri olarak Barack Obama ile tanışma ve bir hatıra fotoğrafı çektirme fırsatı buldu.
Partinin önde gelen isimleriyle daha genç yaşta yakın ilişki kurma şansına sahip oldu.

Amerikan gençliği genelde siyasetle çok iç içe değil, onun için partiler gençlerin ilgisini çekebilmek için böyle organizasyonlar yapıyor.
Hem gençliğin dinamizmi, farklı fikirleri partilere hayat veriyor, hem de organizasyon güçlü hale geliyor.
Siyaset, insanları bu tip organizasyonların içine sokmak üzerine kurulu.
12 Eylül'den sonra Türkiye'de kadınları ve gençleri siyasetten uzak tutmak üstüne bir kültür geliştirildi.
Buna uygun yasal düzenlemeler yapıldı.
Bugün geldiğimiz nokta ortada.

Türkiye'deki siyasi gidişattan şikayetçi olanların yapabileceği bir şey yok çünkü siyasetin kapısı onlara kapalı.
Partiler, delege dengesini değiştirecek her türlü düzenlemeye karşı.
Gençlerin yapabileceği tek şey, şikayet etmek, çünkü onları siyasi organizasyona çekecek bir yapı yok.
Çekmek bir yana yollarını kesmek üzerine kurulu bir sistem var.
Muhafazakâr kesim bu açıdan daha başarılı, hem kadınları, hem de gençleri harekete geçirecek dinamiklere ve organizasyonlara sahip.
Orada siyasete soyunmuş gençlerden fazla yakınma duymuyorsunuz, çünkü büyük bir hareketin içinde daha iyi bir gelecek kurabileceklerine ilişkin müthiş bir inançları var.
Sosyal-demokratların itici gücü olması gereken gençler ise, kendilerini bu yolda harekete geçirecek bir sistem göremedikleri için daha çok endişelerini ifadeyle yetinmek zorunda kalıyorlar.
Bu durum da çarpık bir siyasi tablo ortaya çıkarıyor.
İktidarın yüzde 40'lar, ana muhalefetin yüzde 10'larda kalıyorsa, demokratik rejimin sağlıklı işlemesi açısından ciddi bir sıkıntı var demektir.
Bu sıkıntıyı aşmanın yolu da gençleri ve kadınları siyasette daha katılımcı yapmaktan geçiyor.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç'ın Siyasi Partiler ve Seçim yasalarının değiştirilmesine ilişkin önerileri ele alınırken bu konunun da göz önünde tutulmasında yarar var bence.