Piyasaların havası bu ay da sürer mi?

Temmuz ayı enflasyonu beklentilerin üzerinde çıktı. Üstelik meyve ve sebzenin bol olduğu bir mevsimde tüketici fiyatları yarım puandan fazla arttı. Kamu zamlarının enflasyon üzerindeki belirleyici etkisine iyi bir örnek. Temmuzdaki elektrik zammından sonra doğalgaz ve elektrikte yeni fiyat artışı gündeme gelebilir. Geçen yılın temmuzunda yüzde 6.90 ile tarihi düşük düzeyine inen tüketici fiyatları son bir senedir devamlı bir artışla bu temmuzda yüzde 12.06'ya çıktı ve son dört yılın en yüksek seviyesini gördü.

- Enflasyon yukarı faiz aşağı- Enflasyon artarken döviz kuru düşüyor. Dolar kuru 1.15'in altına da inerek 2001 sonrasının en düşük düzeylerini gördü. Bu durumda YTL daha da güçleniyor.
Hazine faizinde gevşeme de 4 puana vardı.
Enflasyonun yükselmesine karşılık Hazine faizi düşüyor. Demek ki piyasalar ve para sahipleri daha düşük bir getiriye razı olmaya başladılar. Hazine faizi yüzde 18'e gelmişken yıllık enflasyon da yüzde 12'ye çıktı. Aradaki fark 6 puana kadar indi. Reel faiz yüzde 10'un üzerindeyken şimdi yüzde 5'e doğru geriliyor. Yaklaşık yarı yarıya bir düşüş söz konusu.
Ancak bono ve tahvile son haftalarda daha çok yabancılar yatırım yapıyor. Reel faiz oranları onları ilgilendirmiyor. Çünkü Türkiye'de tüketim yapmayacaklar. Onları asıl döviz kuru ilgilendiriyor. Ancak YTL'nin değerleniyor olmasına karşılık yabancılar alımlarına devam ediyor.

- Çifte riskte durum- Çünkü Türkiye siyasi belirsizlik riskini aştı. Cari açık riski de, petrol ve emtia fiyatlarının gerilemeye başlamasıyla azalıyor veya büyümüyor. Nitekim dün petrol fiyatları 118 doları gördü. Petrol fiyatları düşünce Türkiye'de enflasyon artsa bile, risk azalması daha baskın hale geldiğinden faizler düşebiliyor, lira değerlenebiliyor. Yukarıdaki tabloda yatırım araçlarının temmuz ayı getirileri bu iki ana riskte azalmanın sonuçlarını yansıtıyor. İvme kaybederek de olsa muhtemelen ağustos ayında da bu eğilim sürebilir.

- Sonuç- "Bugün, yarına dün ile beslenerek yol alır." Bertolt Brecht