kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 2 Ağustos 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Kara Şövalye, fazla deneysel ve sert olmakla eleştiriliyor. Ama bu aynı zamanda Heath Ledger'ın etkileyici bir performans sergilediği filmin olumlu yanı da.

Bağımsız yönetmen gözüyle çizgi-roman hikâyesi

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
26.07.2008
Batman dönüyor. İki Tim Burton, iki de Joel Schumacher filminden ve özellikle son ikisinin yarattığı derin düşkırıklığı, hatta fiyasko havasından sonra, bu ünlü çizgi-roman kahramanı bir süre köşesine çekilmiş, sekiz yıllık bu zorunlu istirahat, ancak 2005'de Christopher Nolan'ın hikayenin en başlarına inen Batman Dörüyor filmiyle bozulmuştu. Kendi adıma o filmi de çok başarılı bulmamıştım. Elbette Schumacher facialarından sonra, görece olarak yine de iyiydi. Ama Nolan zaten benim yönetmenim değil. Following ve Memento da genç kuşak yazarlarının tersine, beni çok heyecanlandırmamıştı. Bu film bence kuşkularımı hem boşa çıkarıyor, hem de bir yerde doğruluyor. O başlangıç yıllarından kısa bir süre sonrasına gidiyor hikâye... Zengin çocuğu Bruce Wayne, dev bir şirketin başındayken, zamanı gelince yine kılık değiştirip Yarasa Adam olarak Gotham kentini (bunu yine New York diye okuyabilirsiniz: 30 milyonluk bir suç ve günah başkenti başka neresi olabilir?), organize suçun korkunç baskısından kurtarmaya, işin içine günün modası olarak Çin mafyasının ve Hong Kong çetelerinin de karıştığı bir büyük organizasyonu çökertmeye çalışıyor. Yanı başındaki olumlu kahramanlar, geçen filmden 'müdevver' komiser Jim Gordon ve yeni konuk, bölge savcısı Harvey Dent olduğu halde... Karşı yanda ise sayısız kötü insan vardır, ama başı elbette kimselere benzemeyen, her şeyiyle kötülük timsali, punk ve grunge karışımı bir estetiği simgeleyen Joker çekmektedir. Film, hemen söyleyelim, fazla uzun, fazla karışık, fazla iddialı ve fazla entelektüel. Elbette benim gibi entelektüel kelimesine asla küçümseyerek bakmamış, onu 'entel' kısaltmasıyla alaya almamış bir eleştirmenin bu yargısı şaşırtabilir. Ancak bence adına çizgi-roman uyarlaması denen türün belli bir naifliği ve sadeliği koruması gerekir. Bu yüzden geçmişte Richard Donner, Richard Lester, Tim Burton, Warren Beatty gibi yönetmenlerin imzasını taşıyan sayısız çizgi-roman uyarlamasına büyük sempatiyle yaklaştım, bunları iki farklı alanın cüretkâr ve cesur öncüleri olarak gördüm. Bu yeni uyarlama ise, Nolan'ın anılan filmlerde izlenen tüm entelektüel tavrını taşıyor. Karakter yaratma iyi bir çaba, ama bir film boyunca, bunca kişiliği karakter düzeyine çıkarma çabası seyirciyi öyle yoruyor ki... Aynı biçimde, kimi felsefi temalar ve diyaloglar, acaba ben yanlış filmde miyim duygusu uyandırıyor. Ve doğrusu daha iddiasız çizgi-roman uyarlamaları özlemle akla geliyor: Superman'den Dick Tracy'ye dek... Ama haksızlık etmeyelim. Ve de bu kişiliğin veya Nolan'ın hayranlarıyla filmin arasına çok girmeyelim. Yönetmenin bu tür filmlerde de açık bir sinema duygusuna eriştiği kesin. Birçok sahne son derece çekici ve film tümüyle yüksek bir görsel düzey içeriyor. Batman'le ilgili ve klişe haline gelmiş birçok şey -başta kılık değiştirme sahneleri!- ustalıkla önlenmiş. Ama burda da sorun, belki aksiyon sahnelerinde. Nolan bunları -hem de sayısız başarılı özel efektle donanmış olarak- filminin yüreğine yerleştiriyor, ama sanki yeterince sevmiyor, benimsemiyor. Bu nedenle, bu sahnelerden sanki umduğumuz keyfi alamıyoruz: Her şey aceleye gelmiş gibi duruyor. Oyunculara gelirsek, Christian Bale bence çok iyi bir oyuncu ve Wayne- Batman'in karmaşık ruhsal yapısını George Clooney veya Val Kilmer'den çok daha iyi veriyor. Gary Oldman, Michael Caine, Morgan Freeman veya Aaron Eckhart'ı izlemek büyük keyif. Zaten nerdeyse sahne başına bir yıldız düşen filmin kayıp oyuncuları da yok değil (Eric Roberts veya Cillian Murphy'yi tanıyan beri gelsin!), ama Rachel rolünde izlediğimiz Maggie Gyllenhaal sanki Nolan'ın bağımsız yönetmen etiketinin hatırına filme dahil edilmiş. İyi oyuncu elbette, ama filmdeki aşk üçgeninin kadın odağı olarak doyurucu değil. Joker'deki Heath Ledger ise imkânsız gözüken bir işi başarıyor: İlk filmdeki Jack Nicholson'ı bile unutturuyor. Ve sanatçının ölümünün ne kadar erken olduğunu bir kez daha düşündürüyor. İşte böyle. Bu yazın bu iddialı filmi konusunda son yargı elbette sizlerin, yani seyircinin...

KARA ŞÖVALYE * * *
(The Dark Knight)/ Yönetmen: Christopher Nolan Senaryo: C. Nolan, Jonathan Nolan/ Görüntü: Wally Pfister Müzik: James Newton Howard, Hans Zimmer/ Oyuncular: Christian Bale, Heath Ledger, Aaron Eckhart, Gary Oldman, Michael Caine, Morgan Freeman, Maggie Gyllenhaal, Eric Roberts, Cillian Murphy. Warner Bros filmi.
Haberin fotoğrafları