kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 29 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Kalpten inat

Bağdat zaten her gün "paramparça" havaya uçuyordu ama...
Pazar ile pazartesi günleri "Bölge"de şunlar oldu:
1. Türkiye'de, İstanbul'un Güngören'inde "bomba" patlatıldı... Çoluk çocuk 17 insan öldü. Daha önceki bazı bombalara benzerliğiyle ilk zanlı olarak "Kürt terör örgütü" gündeme geldi. Evlere Türk bayrakları asıldı.
2. Kuzey Irak'ta "Kürtlerin mitingi"nde "bomba" patlatıldı... 11 (belki 24) insan öldü. Kürtler, "Türkmen terörü" gerekçesiyle, siyasi merkezler de dahil, Türkmen binalarına saldırdı.
İnat etmeyin!
Bu "vahşet akrabalığı", bu "kan kardeşliği" size ısrarla birilerinin göstermek istediği, sizi ısrarla birilerinin gömmek istediği dünyanız.
Size bombalarla, size ana karnındaki bebelerin paramparça olmasıyla, size balkondaki 12 yaşındaki kızlarınızın katliyle bu "istikamet"i gösteriyorlar.
Sizi Irak'a, Afganistan'a (ve İran'a) saplamak istiyorlar...
Irak ile Afganistan'ı (ve İran'ı) size saplamak istiyorlar.
Bıçak bir gün "Kürt terör örgütü" olarak bedeninize, ruhunuza, kardeşlik şartlarınıza saplanıyor...
Bir gün "İslamcı terör örgütü" olarak canınızı yakıyor, kanınızı akıtıyor...
Bir gün "darbeci terör örgütü" olarak içinizi acıtıyor, kardeşinizi alıyor.
Sizi oraya, orayı size ve aslında sizi birbirinize, bir diğerinize, bir kardeşinize, bir komşunuza, bir vatandaşınıza bıçak bıçak saplamak ve onu sizin tam zihninize, tam kalbinize nefret nefret çakmak istiyorlar.
"Terör", bir gün "teröristin hainliği" olarak katlediyor çocuklarınızı...
Bir başka gün, "sözde terörle mücadele eden süperlerin, normallerin, dizellerin, kurşunlular"ın insanlığa ihaneti ile alıveriyor ana karnında doğacağı günü bekleyen bebekleri.
Sizi doğumlarla, barışlarla umut dünyasına bağlı tutmamak için ölümlere gömüyor; ağıtlara, acılara, kinlere, pusulara, tuzaklara, korkulara, öfkelere boğuyor.
İnat edebilirsiniz!
Kanınıza, canınıza, evladınıza, kardeşinize, bir diğerinize ısrarla sahip çıkarak...
Kahpeliklerin bombalarına, mayınlarına, tahriklerine, terörüne, darbelerine, savaşlarına, işgallerine tavır alarak...
Birbirimizin hayat hakkına, sadece hayatta olma ve hayatta kalma değil, onurlu ve insanca bir hayata sahip olabilme hakkına saygı duyarak, el vererek, kalp sunarak.
Bu açıdan...
"Ucu belirsiz karanlıklar"da açık çekle "avukatlık" ilanından sonra, belki en hayırlı "sivil siyasetçi" çıkışını yapan Baykal'ın, "siyasi ayrılık ve istismardan uzak, toplu ve ortak, sivil ve barışçı tavır (İspanya'daki gibi milyonluk miting)" çağrısı çok yerinde.
Başkalarının aklına ve diline gelmişse de yerinde, gelmemişse de.
Zaten yırtılıp durmuş bir ülkeyi ayakta tutanları da yerle bir edebilmek, yakalarını birbirinden kopartabilmek, esas için için, ruhunda paramparça edebilmek isteyenlere inat.
İnat edebiliriz!