kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 27 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

"Ne doğan güne hükmüm geçer, ne halden anlayan bulunur"

Ergenekon İddianamesi'ni okurken, suçlamalara konu edilen eylemlerle varılmak istenen hedefe takılıyorsunuz.
İddianamedeki iddialar yargı sürecinin sonunda kanıtlanırsa, sanıklar "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" ve "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve devletini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" suçlarını işlemişler.
Aslında hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmak veya halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek içerikli eylemler, günlük siyaset ve adalet yaşamımızın bir parçası değil mi?
İktidardaki parti kapatılır, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri siyasi yasaklı olursa, ortada hükümet mi kalır ki?
"Göbeğini kaşıyanların oyu başını kaşıyanların oyundan daha fazla" diyerek seçim sonuçlarını değerlendirirseniz, kaşınma yerleri farklı olanların birbirine kinlenmesini körüklemez misiniz?
Ama biz böyleyiz işte.
Dünkü Sabah'ta "Biz"i yansıtan "İddianame" dışında çok ilgi çekici bir haber vardı.
Buna göre Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Afyonkarahisar'daki Arkeoloji Müzesi'nde gezerken Antik Yunan tanrısı Zeus heykelinin önüne gelince, Müze Müdürü herhalde bir nükte (!) yapmış...

Zeus ve deyyus
Müze müdürü "Deyyus" kelimesinin "Zeus"un adından türediğini söylemiş.
Bakan Günay'ı bu nükte doğal olarak sinirlendirmiş.
Müdüre çıkışıp şöyle konuşmuş Bakan:
- Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bu tür sözleri söylerken iyi araştırmalısınız. Etimolojik olarak kelime incelenip söylediğiniz yönde bir değişim olmadığı görülürse bunun vebalini ödemek zorunda kalırsınız. Ankara'ya gidince bunu araştıracağım.
Bakan Günay şükretsin. Müdür şunları da ekleyebilirdi:
- "Afrodit" de "Avrat"tan, "Apollon" ise "Alpoğlan"dan türemiştir.
Ertuğrul Günay Ankara'da "Zeus"la "Deyyus" arasında bir ilişki olup olmadığını araştırırken, bakarsınız buna benzer başka etimolojik etkilenimler de karşısına çıkabilir.
Örneğin bakarsınız biri, İtalyan mutfağının "Spagetti"sinin etimolojik kökenini şöyle açıklar:
16'ncı yüzyılda İtalyanlar Anadolu'daki makarna türlerini araştırmak için heyetler göndermişler. Bu heyetlerden biri Konya'da "Erişte"ye rastlamış. Eşek kervanına erişteleri yüklemiş İtalyanlar ve Çanakkale'de kıyıya bağlı bekleyen teknelerine gitmişler. Tam eşekler gemilere çıkartılırken fırtına çıkmış. Eşekler ürküp kaçışmaya başlamışlar. Bunun üzerine eşek kervanının başındaki Konyalı "Sıpa gitti" diye bağırmış. İşte o günden beri o tür makarnaya "Spagetti" denilmiş.

Örnekler pek çok
Bakan Günay, Amerika kıtasındaki bazı coğrafya isimlerinin de, bu kıtaya ilk giden Türkler tarafından verildiğini öğrenebilir Ankara'daki etimolojik araştırmaları sırasında.
Örneğin çok gürültülü şekilde sularını akıtan şelaleyi gören Türk "Ne yaygara" diye bağırınca, bundan "Niagara" türemiş.
Sularını sanki sonsuza akıtan nehri gören Türk "Ne uzun" demiş ve bundan da "Amazon" kelimesi türemiş.
Demek istediğimiz şu.
Ertuğrul Günay'ın Müze Müdürü'nün söylediklerinin doğruluğunu araştırmasına gerek yok.
Karların üzerinde yürüyen "Dağ Türkleri"nin çıkardığı "kart-kurt" şeklindeki ayak seslerinden "Kürtlerin" kökenini bulan bir etimolojik anlayıştır bu.

Hukuk ve guguk
Afyonkarahisar Müzesi'ndeki olayı Sabah'ta haberleştiren Ahmet Sarılık, "Zeus" ile "Deyyus" arasındaki ilişkiyi dilbilimci Sevan Nişanyan'a sormuş ve şu cevabı almış:
- Deyyus ile Zeus'un bir bağlantısı yok. İslam öncesi dönemden itibaren Arapça'da deyyus "karısının başka erkekle yatmasına göz yuman adam, karısını kıskanmayan adam, karısını fahişe olarak pazarlayan adam" anlamlarına gelir.
Ben de Pars Tuğlacı'nın "Okyanus"una baktım. Bu Arapça kökenli kelimenin Türkçesi "Kavat"mış.
Ne kadar eğlenceli bir toplumuz aslında.
Yunan mitolojisinden nerelere kadar gidebiliyoruz.
Temel, Londra'da Thames Nehri'nin kıyısında yürürken, suda çırpınan ve boğulmak üzere olan bir İngiliz'in "help, help" (imdat, imdat) diye bağırdığını duymuş.
Şöyle bir bakmış adama, sonra,
- İngilizce öğreneceğine yüzme öğrenseydin ya, diye söylenmiş.
Acaba "Hukuk" da "Gukuk"tan mı türemişti?