kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 22 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ŞEREF OĞUZ
ÖNERİ-YORUM

İletişim denetimi

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun öngördüğü bir yönetmelik var. "Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik."
İstanbul Barosu, bu yönetmeliğin bazı hükümlerinin durdurulması için dava açmıştı.
Danıştay dün, " kısmen ret kısmen kabul " kararıyla, Adalet Bakanlığı'nın yetki sınırlarının ortaya konması gereğine işaret etmiş.
Buraya kadar okura, "olağan" bir süreci naklediyor olabilirim.
Ancak yakın gelecek, benzer düzenlemelerin daha da artacağını söylüyor bize.
Ortam dinleme veya telekulak gibi medyatik kelimelerle gündemimizde olan " iletişim denetimi ", Bilgi Toplumu sürecinde tanıştığımız bir kavram.
Tıpkı sanayi devrimleri ardından çevre, kirlilik, grev, lokavt benzeri kavramlarla tanıştığımız gibi.
George Orwell, tam 60 yıl önce " 1984 " adlı bilim kurgu romanında, "büyük ağabey sizi gözetliyor" kavramını ortaya atmıştı.
Bugün Orwell'in Londrası'nda büyük ağabey, tam 6 milyon kamerayla "güvenliği " sağlarken, özel hayatı da " gözetler " bir düzeye ulaşmış.
Kişisel mahremiyet ihlalleri " anayasal hak " gerekçesiyle protesto edilse de kameranın monitöründeki Büyük Ağabey; " güvenlik istiyorsan, özgürlükten fedakarlık yapmalısın " gerekçesini savunuyor.
1789'da Fransız İhtilali ile özgürlüğü güvenliğin önüne koyan süreç, 11 Eylül'de 212 yıl sonra yeniden güvenliği, özgürlüğün önüne almaya başladı.
Bilişim, küreyi kapsama alanı altına almakla kalmayıp tüm bireyleri de izleyebilecek güce erişmesi, yasaların suç saydığı her adımı, teknoloji sayesinde izleme imkanı getirdi. Yasa her ne kadar " başka bir yolla delil elde edilmesi olanağının bulunmaması durumunda.. " şartı getirse de görünen o ki yakın gelecekte "iletişimin denetlenmesi" en yaygın ve en doğal(!) yöntem olacak.
Fakat " özgürlük" ile " güvenlik " arasındaki bu çekişme, daha uzun yıllar sürecek.
Danıştay'ın yaptığı katkı, hayati bir noktaya işaret ediyor.
İletişim denetlensin ama bunun kriterleri netleşsin, iletişimi denetleyenler de denetlensin..
Eline teknolojiyi geçiren, önüne geleni dinleyebiliyorsa, burada yalnızca özgürlükten değil, güvenlikten de mahrum kalabiliriz.
Et kokarsa, tuz koyarlar.
Kabul; ama tuz kokarsa?