kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Erdoğan'dan 25 Temmuz zirvesi öncesi Rum Yönetimi'ne çağrı

Yeni Haber
İLİŞKİLİ HABERLER
Erdoğan'dan 25 Temmuz zirvesi öncesi Rum Yönetimi'ne çağrı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 25 Temmuz'da yapılacak Talat-Hristofyas görüşmesi sürecinde Türkiye'nin KKTC'ye desteğini yineledi.

Adada barışın sağlanması için Türk tarafının bugüne kadar birleşmeden yana çaba sarf ettiğini ancak Rum tarafının süreci tıkadığını vurgulayan Erdoğan, Talat-Hristofyas görüşmesinden umutlu olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan beraberindeki 9 bakanla birlikte KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve KKTC ile heyetlerarası ve baş başa görüşmeler gerçekleştirdi. Erdoğan ve Talat, görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. KKTC lideri Talat, Başbakan Erdoğan'la hem Kıbrıs sorununun geleceği hem de KKTC'nin altyapı sorunlarını görüştüklerini söyledi. "Türkiye, Her zaman için KKTC'nin yanındadır. Türkiye'nin, koşulsuz desteği her zaman için bizimledir" diyen Talat, Barış ve Özgürlük Bayramı'na Başbakan Erdoğan ve bakanların Kıbrıs'a gelişinin bunun bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Türk hükümetinin, Kıbrıs sorununun siyasi eşitliğine dayalı iki devletli yapıyı temel alarak çözülmesi konusunda KKTC'ye destek olduğunu yineleyen Talat, "Rum lider Hristofyas ile gerçekleştirdiğimiz üç önemli görüşmede de çabamızı gösterdik. 25 Temmuz'da bir araya geldiğimizde tam teşekküllü barış müzakerelerini de paylaşmış olacağız. Türkiye'nin yanında olduğunu bilmek bize büyük bir güven veriyor" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da KKTC ile birlikte Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüm bulunması yönünde önemli bir çaba sarf ettiklerini belirterek, Ada'da iki taraf arasında 24 Mart'ta başlayan görüşme sürecini desteklediklerini ifade etti. "Görüşmelerin başlayacağı tarih konusunda her iki tarafında mutabakata varacağına inanıyoruz" diyen Erdoğan, Kıbrıs'ta tek devletin, BM'nin iki eşit halk ve iki kurucu devlet arasında oluşturulacak yeni bir ortaklık çerçevesinde oluşturulması gerektiğinin altını çizdi. Bu konuda Cumhurbaşkanı Talat ve ekibine güvendiklerini ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak sizleri bu yönde desteklemeye devam edeceğiz" dedi.

Son yıllara KKTC'de gözle görülür bir gelişme ve refah artışı olduğuna da değinen Erdoğan, AK Parti öncesinde KKTC'ye yıllık ortalama 210 milyon ABD doları yardım yapılırken, gerçekleştirilmişken, bunun 2004 - 2007 arasındaki 3 yılda ortalama 360 milyon dolara yükseldiğini vurguladı. Erdoğan, 2009'a kadar bu rakamın yıllık 420 milyon dolar olarak gerçekleşeceğini ifade ederken, "Temennimiz ilk olarak 60 bin öğrenci sayısını yakalamak" dedi.

TÜRKİYE KKTC'YE DESTEK OLMAYA DEVAM EDECEKTİR

Erdoğan, konuşmasının sonunda, "Türkiye bundan önce olduğu gibi KKTC'nin yanında olmaya ve destek vermeye devam edecektir. Bütün dünyanın bunu anlaması, bilmesi, Türkiye'nin hangi iktidar olsa bile farklı tavır sergilemeyeceğini bilmesi lazım" diye konuştu.

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını da cevaplayan Erdoğan'a Güney Kıbrıs lideri Hristofyas'ın 20 Temmuz'u yas günü olarak kabul ettiklerini hatırlatılarak, "Bizim acı günümüzde Türkiye Başbakanının kalabalık bir bakan grubuyla Kıbrıs'a gelmesini kınıyorum" sözleri soruldu. Başbakan Erdoğan, " 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı, bir defa Türklerin barış ve özgürlük mücadelesinin bir neticesidir. Türkiye Cumhuriyeti nereye, ne zaman ne için nasıl gideceğinin izni ve müsaadesini kimseden alarak yapmaz. O programını kendine göre tayin eder. Kaldı ki bizler Barış ve Özgürlük mücadelesinin her zaman yanında olduk. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. Şu anda bulunduğumuz yer orasıdır. Bu tür yaklaşımı göstermek aslında barışa ne kadar uzak olduklarının göstergesidir. Daha farklı bir ifade kullanmamızı bizden beklemesinler" sözleriyle Hristofyas'ın açıklamalarına tepki gösterdi.

SORUNUN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ÖNKABUL VARSA NETİCE ALINIR

Başbakan Erdoğan, 25 Temmuz'da Talat ile Hristofyas arasında yapılacak zirveye ilişkin bir soruya ise "Barışı eğer müzakere masasında kovalarsanız netice alırsınız, uzaktan basın aracılığıyla ile sonuca ulaşmak mümkün değil. İki lider masaya geldiler. Bu ayın 25. yapılacak olan görüşme ile sürecin devam etmesini bekliyoruz. Sorunun çözümüne yönelik bir ön kabul varsa netice almak mümkündür. Sayın Talat'tan aldığım izlenim bu yöndedir. Biz de garantör ülke olarak bunun böyle olmasını istiyoruz" karşılığını verdi.

HRİSTOFYAS DA TALAT GİBİ YAKLAŞMALI

Çözümün tek taraflı olmayacağını anlatan Erdoğan, "Çözüm her zaman masada ve iki taraf arasında olur. O zaman netice alınır. Her iki taraf çözüme yaklaşmazsa çözüm olmaz. Sayın Talat nasıl olumlu yaklaşıyorsa, sayın Hristofyas da olumlu yaklaşmak zorunda. Adil kalıcı bir Kıbrıs'ı yakalamak önemli. Ön kabulleriniz varsa çözüm daha kolay olacaktır. Anlayış birliği yoksa iş zorlaşır. Bunu çok açık net söylemekte fayda var" ifadelerini kullandı.

İLK TUR GÖRÜŞMELERE PEŞREV BENZETMESİ

Başbakan Erdoğan, Talat-Hristofyas arasındaki 24 Mart'tan bu yana süren ön görüşmeleri güreşte rakiplerin birbirini tarttığı peşreve benzeten Erdoğan, şöyle konuştu: "Henüz bana bu çözüme yönelik müzakerelerin tam manasıyla ben başladığını zannetmiyorum. Olay bundan sonra başlayacak. Onun için de 25 Temmuz'u önemsiyoruz. BM çerçevesinde bu sürecin yürümesi gerekiyor. Şu anda iki liderin bizde 'peşrev' deriz. Bu peşrev safhasında görüşmeler devam ediyor. Bundan sonraki süreç eğer bu temel ilkeler dediğimiz, konularda mutabakat sağlanırsa hızla devam edecektir."

GENELKURMAY'A DESTEK

Başbakan Erdoğan'a Genelkurmay Başkanlığı'nın "TSK'ya yöneltilen hukuk dışı saldırılara karşı yalnız TSK'nın değil Türk milletinin de yasal ve demokratik tepki göstermesinin doğal bir beklenti olduğu" yönündeki açıklaması da soruldu. Erdoğan, şöyle konuştu: "TSK'ya karşı hiçbir zaman hukuk dışı bir eylemin içinde olmayı bir defa Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir ferdi bireyi kabullenmez. Buna ihtimal vermiyorum. Hiçbir kurumu da kabullenmez. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti'nin anayasal hiçbir kurumuna da hukuk dışı saldırılarda bulunmayı da ben inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti kabullenmez. TSK'ya yönelik saldırılara hiçbir zaman sıcak bakmamız veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da sıcak bakması da inanıyorum ki mümkün değildir."


CİHAN