kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Temmuz 2008, Cuma
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
ERGUN BABAHAN

Kapanacak mı kapanmayacak mı?

CHP ve MHP'li vekillerin Mark Parris'e gösterdiği tepki yanlış, çünkü o şimdi Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nı temsil etmiyor.
Kendisi bir sivil toplum kuruluşunda çalışıyor ve Türkiye ile yakından ilgileniyor.
O nedenle AK Parti'ye açılan kapatma davasıyla ilgili yorumda bulunması son derece doğal.
Benzer yorumu Amerika'dan bir üniversite hocası da yapabilirdi.
Parris'in ortaya koyduğu argümanlar çarpıcı.
Gerçi biz onun kadar iyimser olamıyoruz çünkü Türkiye'de gerçekten bir akıl tutulması döneminden geçildiğine inanıyoruz.
Toplumu sarsan iki dava söz konusu ve herkes kendi inandığı davanın "bağımsız yargı"yı temsil ettiğine inanıyor.
Travma bu olsa gerek.
GENAR'ın 2008'in ikinci çeyreğine ilişkin yapmış olduğu toplum ve siyaset araştırması da bu durumu ortaya koyuyor.
2020 denek üzerinden yapılan araştırma şu sonuçları veriyor:
1-Türk toplumunun geçtiğimiz üç ay içindeki en önemli gündemi Ergenekon ve AK Parti kapatma davasıdır.
2-Son dönemde yapılan tartışmalar toplumun büyük bölümünü karamsar hale getirmiştir. Toplum geleceğe ümit beslememeye başlamıştır.
3-Ergenekon operasyonu Türk toplumu tarafından desteklenmekte ve Ergenekon oluşumu tasvip edilmemektedir.
4-Toplum AK Parti'nin kapatılmasına karşıdır.
5-AK Parti'nin kapatılması halinde kaotik bir durum ortaya çıkacaktır. Bu kaotik durum kendini ekonomide ve siyasette gösterecektir.
6-CHP kitlesi AK Parti'nin kapatılmasını istemektedir.
7-Toplum kutuplaşmıştır.
8-Türk toplumu en çok Milli Takım'a en az medyaya güvenmektedir.
Böylesi kutuplaşmış bir ortamdan, yeniden geleceğe güven duyan, farklılıkları sorun değil de zenginlik kaynağı olarak gören bir ortama erişmek kolay değil.
Aleyhinde açılmış kapatma davasına rağmen burada asıl yük yine AK Parti'ye düşüyor.
Söylemi ne olursa olsun, kimi icraatlarının özellikle CHP seçmeni tarafından rahatsız edici bulunduğu apaçık ortada.
Bu kesimin endişelerini gidermek sadece siyasi söylevlerle olmaz.
İktidarın bunu temel gündem maddesi haline getirerek bu toplumu, en azından önemli çoğunluğunu "tasada ve sevinçte ortak" bir yapıya kavuşturması şart.
Herkesin birbirinden kuşkulandığı bir ortam sadece hastalık üretir.
Bu gerçek AK Parti'nin kapatılması veya Ergenekon davasından daha önemsiz değil.
Herkesin kendi yaşam tarzını, dilediği gibi yaşayabileceğinden emin olduğu bir atmosfer hâkim kılınırsa, bugün tanıklık ettiğimiz sorunların önemli bir bölümü kendiliğinden aşılacaktır.
Bunun için de Avrupa Birliği projesine yürekten inanıldığını göstermek gerekir.
Bu çekişme süreci de aslında Türkiye'nin yakın gelecekteki yönüyle, yoluyla ilgili olduğu için, bunu başarmak daha kolay olacaktır.
Yeter ki 2002'deki ruh hali yakalansın.
Nasılsa artık Kıbrıs yüzünden darbe yapacak kimse kalmamıştır.