kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 16 Temmuz 2008, Çarşamba
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Ortalıkta erkek müsveddesi diye dolanan tipler...

Şimdi anlatacağım hikaye tamamen gerçek. Ona göre okuyun lütfen... Yakın bir arkadaşım Kıbrıs'a gitti kısa zaman önce... Hiç ummadığı bir anda; hoş, çekici, üstelik kendisiyle ilgilenen bir adamla tanışıyor bir restoranda. Tam aradığı adam! 'Şeytanın bacağını kırdım galiba' diyor içinden. Muhabbeti adam başlatıyor, kalabalık grup içinde arkadaşımla birebir ilgileniyor, telefonlar alınıp veriliyor, mesajlaşmalar başlıyor. Çok romantik, çok ilgi dolu mesajlar üstelik... İki gün sonra tatili bitiyor, dönüyor bizimki Türkiye'ye ama ağzı kulaklarında, aklı da hala Kıbrıs dolaylarında... Anlatırken bile ne kadar etkilendiği gözlerinden belli. Heyecanla ve onun adına sevinerek dinliyorum ben de, "20 gün sonra geliyor" diyor. İyi, güzel...

* 20 gün sonra... İkinci perdeyi anlatıyor bizimki. Ben sinirden tırnaklarımı yiyorum, inanamıyorum duyduklarıma. Bizimkinin hasretine dayanamayan erkek müsveddesi çıkıp geliyor İstanbul'a, "Seni özledim" geyikleri de yanında. Bizim gariban çok mutlu. Adam bir arkadaşının evinde kalacak, akşam da buluşacaklar. İşten çıkıyor bizimki, atlıyor taksiye, bu 'özel misafirini' alıyor ve yemeğe götürüyor. "Sen niye alıyorsun adamı, pardon?" diyorum. Cevap: "İstanbul'u bilmiyor." Peki. Restoranda özlem gideriliyor, yenilip içiliyor, bizimki "Hadi kalkalım" diyor. Ama 'kalkalım' lafı havada asılı kalıyor; hiçbir hareket yok! Bizimki hesabı ödüyor, üzerine bahşiş bırakıyor, hala hareket yok! Unutmayınız; bu başbaşa yedikleri ilk yemek. O anlatırken benim ağız kaydıkça kayıyor. "Nasıl yani?" bile diyemiyorum. Oradan bir arkadaşın evine kahve içmeye gidiliyor, taksiyle. Yolda "Ben şarap içmek istiyorum" diyor erkek müsveddesi. Ben olsam "E in al o zaman" derim ama taksiden inen bizimki! Saat gecenin bir yarısı. "E sen hak etmişsin bütün bunları" diyorum, kızıyor. "Belki yanında parası yoktur filan diye düşündüm ama bir yandan da adam bütün çekiciliğini yitirdi tabii, uzaklaştım ondan" diyor. Allah'tan! Ama bitmiyor macera... Taksi duruyor evin önünde, "İşte burası" diyor bizimki. Adam çoktan inmiş bile! "Bari şunları taşı" diyerek eline torbaları veriyor, sonra ödüyor taksi parasını.

* "Ertesi gece yine buluşmak istedi" dedi. Kafasına bir şaplak indirip, "Ben de böyle salak bulsam, buluşmak isterdim herhalde" diyorum, gerisini dinlemek bile istemiyorum. O devam ediyor. Ertesi gece şık bir restoranda akşam yemeği yeniliyor, konsere gidiliyor, oradan da Cahide'ye akılıyor ulaşım ve yemek paraları arkadaşıma ait olmak üzere tabii! Cahide'de bizimki kendini olaydan ve yanındakinden tamamen sıyırmış güya, istemiyor onu etrafında, bunalımda. Garsonu çağırıp sadece kendine içki söylüyor. "Çilekli bir votka lütfen..." "Aşkıım bana da söyler misin?" diye bir ses. La havle çekip, "İki tane" diyor. İkinci içkisini söylerken, kulağında yine aynı ses: Aşkııım bana da söyler misin? Masada başkaları da var. Gecenin sonunda erkek müsveddesi dışında herkes hesabı paylaşıyor. Bizimkinin kulağına da şöyle fısıldıyorlar haliyle: Jigolo tutmak için çok erken değil mi?

* Ertesi gün cebinde para kalmayınca aklı başına geliyor. "Ben anladım ki bir ilişki yaşamak istemiyorum, sen dön istersen, burada vakit harcama" gibi klasik bir veda konuşmasıyla çocuğu memleketine postalıyor. Bilin bakalım, ne oluyor? Bir hafta sonra çocuktan evlenme teklifi alıyor bizimki; ama SMS mesajıyla! Utanmasa kontör isteyecek! Tabii bizimki düşünüyor taşınıyor... Ev kurmak, evi döşemek, düğün yapmak pahalı. E, adamın harçlığını ayırmak falan da eklenince epey masraflı olacak, kısaca 'hayır' cevabı veriyor. Ama alışkanlık yapıyor bu durum, dolmuşa binince, yemek yenildiğinde el cüzdana gidiyor otomatikman, "Ben öderim" diye bir ses! Sonra kahkahalar kopuyor...

* İşin esprisi bir yana, adam 'param yok' dese delikanlıca davranmış olacak. Olabilir, paran yoktur, paylaşırsın, birlikte ödersin hesabı ayrı. Ama bu nedir ya? Böyle erkeklerin nasıl olup da ortalıkta 'erkek' diye dolaşabildiğini aklım almıyor benim. Ne saygı, ne sevgi bırakmış karşısındakinde... 30'unda bir kadının kendisine para yedirtmek istediğini bir adama düşündürten nedir acaba? Bir erkeğin kendisine bu kadar güvenmesini sağlayan? Bir takım kadınlar bunları yaptığı için mi bütün kadınlar aynı kefeye konuluyor yoksa? Buna hakkı olduğunu nasıl düşünür bir erkek? Genç bir kadına bunu yaparken neler hisseder? Bizimki terbiyeli davranmış, duygusal anına denk gelmiş tamam da. Senin gibi adamın ben....