kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Baykal: Darbe değil, terör iddianamesi

Yeni Haber
Baykal, savcılığın, dün, Ergenekon soruşturmasında, iddianamenin ''ilk taksitiyle'' ilgili bir genel çerçeve açıklaması yaptığını anımsatarak, yapılan açıklamadan, iddianamenin, bir darbe değil, terör iddianamesi olduğunu öğrendiklerini söyledi..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ergenekon'' soruşturması iddianamesiyle ilgili olarak, ''Şemdinli'de yaşanan, burada da yaşandı. Geriye; 'iddianame acaba Van'daki iddianameye benzeyecek mi benzemeyecek mi' kaldı'' dedi.

Baykal, partisinin TBMM Grubunda, ekonomide, KKTC'de ve Ergenekon soruşturmasındaki gelişmeleri değerlendirdi.Merkez Bankasının kara listesine, bu yıl, 802 bin kredi kartı ve banka kredisi kullanıcısının girdiğini ifade eden Baykal, bunun, ''müthiş'' bir rakam olduğunu, 1 milyona yakın kişinin, ekonomik sistemin dışına itilmesi anlamına geldiğini söyledi. Baykal, AK Parti işbaşına geldiğinde, yaklaşık 18 bin kişinin kara listede olduğunu belirtti.

Son 1 ayda gerçekleşen satın alma gücü kaybının yüzde 5,5 olduğunu ifade eden Baykal, Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye girişinin ise yüzde 50 azaldığını vurguladı.

Baykal, Türkiye'ye portföy yatırımı olarak gelen paranın, net çıkış yapmaya başladığını, Mayıs sonunda, 1,5 milyar dolarlık net portföy
yatırımı çıkışı olduğunu kaydetti.Türkiye'nin son 5 yılda, dış dünyaya 25 milyar dolar kaynak transferi yaptığını ifade eden Baykal, bu kaynakların bir kısmının, kar payı olarak çıktığını söyledi.

"ALTIN YUMURTLAYAN TAVUKLAR"

Baykal, Türkiye'nin son 5 yılda 7,5 milyar dolar kar transferi yaptığını vurgulayarak, ''Önümüzdeki 5 yıl, bunu bir kaç kez katlayarak, ortaya
koyacaktır, trend o. Çünkü, Türkiye, altın yumurtlayan tavuklarını sattı. O tavuklar, başkasının folluğuna yumurtluyor. Bu, Türkiye'de çok
ciddi sorun haline dönüşmeye başladı'' dedi.

Son 5 yıldaki özelleştirme gelirlerinin 20-25 milyar dolar arasında olduğunun tahmin edildiğini kaydeden Baykal, bu dönemde transfer edilen
kar payının ise 7,5 milyar dolar olduğunu belirtti.

"KIBRIS UĞRUNA KATLANDIĞI FEDAKARLIKLAR"

CHP Genel Başkanı Baykal, Kıbrıs'ta, son dönemin en önemli tarihi gelişmeleri yaşandığı halde, medya ve resmi yetkililerin buna en küçük
ilgi göstermediğini savundu.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas'ın, 1 Temmuzda, ''Ergenekon'da 6. dalganın'' başladığı gün bir araya geldiğini anımsatan Baykal, iki liderin, gelecekteki birleşik Kıbrıs'ta, tek egemenlik ve tek vatandaşlık konularında ilke anlaşmasına vardıklarını söyledi. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Böyle bir mutabakatın bir tek sonucu olabilir; bunun anlamı, KKTC'nin, Kıbrıs devletini temsil eden Rum yönetimine eklemlenmesi, Kıbrıs Türk
halkının, Rum hakimiyetine sokularak, azınlık hüviyetine indirgenmesidir. Tek egemenlik, kimin egemenliği? Tek devlette kimin egemenliği, KKTC'nin egemenliği mi? Egemenlik, vatandaşlık teke indiğinde KKTC, KKTC vatandaşları ne olacak? Birer azınlık haline dönüşecek. Böyle olursa, Türk askeri çıkacak, Garanti Anlaşması geçersiz sayılacaktır. Bu durum, Türk milletinin 1974'ten bu yana, Kıbrıs uğruna katlandığı tüm fedakarlıklar karşılığında elde ettiği kazanımların, bir kalemde yok olmasına, Türkiye'nin güneyindeki yaşamsal önemdeki, stratejik ikmal yolunun kuşatılmasına yol açacaktır.''

Baykal, Dışişleri Bakanlığının, bu konuda tek kelime söylememesinin üzücü olduğunu ifade ederek, bu anlaşmanın, 24 Nisan 2008'de MGK'da ilan edilen Kıbrıs politikasının temelleriyle yüzde 100 çelişkili olduğunu söyledi.Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın, bu konuda açıklamalarının bulunmadığını savunan Baykal, ''Yaşadığımız gerilimler, siyasi tartışmalar çözülür. Ama uluslararası ilişkilerde, kaybedeceğimiz haklarımızın geriye döndürülmesi güç olur. Bu konuda herkesi duyarlı davranmaya çağırıyorum'' diye konuştu.

Baykal, savcılığın, dün, Ergenekon soruşturmasında, iddianamenin ''ilk taksitiyle'' ilgili bir genel çerçeve açıklaması yaptığını anımsatarak, yapılan açıklamadan, iddianamenin, bir darbe değil, terör iddianamesi olduğunu öğrendiklerini söyledi.

Kamuoyunun, günlerce Türkiye'de cuntalara son verecek, darbecilerle tarihi hesaplaşmayı ortaya koyacak, demokratik rejimi nihai güvenceye
kavuşturacak bir hesaplaşmanın yapılacağı bekleyişine girdiğini kaydeden Baykal, ''Hazırlanan iddianamenin bir darbe, cunta iddianamesi, demokrasi dışında, devlet kurumlarının içindeki örgütlenmelerin, yuvalanmaların kulaklarından tutulup teşhir edileceği, nihai olarak hadlerinin bildirileceği bir iddianame olarak ortaya çıkacağı şeklinde, kamuoyu bir umut içine sokuldu'' dedi.

Baykal, demokrasiye inananların, aydınların, iyi niyetli pek çok kesimin, iddianame hazırlığı karşısında olumlu duruş sergilediklerini, bazı yanlışlıkları görmezlikten geldiklerini, kredi açarak beklediklerini söyledi.Baykal, şöyle devam etti:

''Ne ortaya çıktı? Günlükler, günlüklerden yola çıkarak başlatılacak yeni sorgulamalar, bunların hiçbiri yok. Darbe işi bitmiş, iddianame
darbe iddianamesi değil, darbeyle meşgul değil. Şemdinli'de yaşanan burada da yaşandı. Geriye ne kaldı; geriye, 'iddianame acaba Van'daki
iddianameye benzeyecek mi benzemeyecek mi' kaldı. Açıklamayı yapan savcımız, 'Aman ha, bu bildiğiniz terörden değil' diye açıklama yapma gereği duyuyor. Bu, özel, yeni, Türkiye'nin bugüne kadar tanımadığı terör. O Türkiye ki, terörle dünyada en içli dışlı, terörün en çok acısını çekmiş, terörü en iyi tanıyan ülke. Başsavcımız bizi uyarıyor, 'Bu terör iddianamesi ama sizin bildiğinizden değil, başka bir terör' diyor. Bu başka terörün ne olduğunu göreceğiz, bir süre sonra anlayacağız.''

DANIŞTAY CİNAYETİNİ KİM İŞLEDİ?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Ergenekon'' soruşturmasıyla ilgiyi olarak, ''Danıştay cinayetini kim işledi? Tutuklanan sanıklar işlediyse bilelim? Onlar işlediyse ortaya koyun, koyamazsanız bulunduğunuz yerde bir dakika bile durmayın, ayrılın'' diye konuştu.

Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Ergenekon'' soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daha önce Danıştaya yönelik saldırıyla ''Ergenekon'' arasında bağlantı bulunduğu yönünde açıklamalar yaptığını kaydeden Baykal, iddianameyle ilgili olarak dün yapılan açıklamada da ''Danıştay cinayeti, Ergenekon çetesinin faaliyetidir'' denildiğini belirtti.

Baykal, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Danıştaya yönelik saldırıyla ilgili dava sürecinde bir yazıyla ''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılıktan iddialara ilişkin belgeleri isteyerek incelediğini hatırlattı.

Mahkemenin, Danıştay davası sanıklarıyla Ergenekon soruşturması arasında ''Suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ya da sübutu etkileyecek biçimde bir bağlantı tespit edilemediği, bu nedenle hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenilmesine gerek duyulmadığı'' yönünde karar verdiğine dikkati çeken Baykal, şunları söyledi:

''Şimdi İstanbul'da savcılık bu kararın tamamen karşısında bir önemli tespit ortaya koyarak diyor ki 'ortada bir oluşum vardır. Bu bir terör
örgütüdür ve bu terör örgütünün başında iki paşa, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, siyasetçiler vardır ve Danıştay cinayetinin azmettiricisi
bunlardır' diyor. Bu, tabi çok temel bir iddia. Bunun en kısa zamanda aydınlığa kavuşturulması lazımdır. Başından beri Danıştay cinayetiyle,
Ergenekon arasında bağlantı kurulmak isteniyor, Başbakan bunu kanıtlamak istiyor. Savcı da Başbakan'ın iddiasını muteber kabul etmiş ya da yaptığı incelemeler kendisine böyle bir iddianame hazırlama imkanı vermiş. Şimdi bunu inceleyeceğiz, irdeleyeceğiz. Danıştay cinayetini
Şener Eruygur, Hurşit Tolon, İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Sinan Aygün işledi mi işlemedi mi? Bunu bir an önce görmek istiyoruz.''

''ÇOK İYİ İRDELENMESİ LAZIM''

İddianamenin oldukça geniş tutulduğunu belirten Baykal, ''Neyse ki unuttukları bir şey var; Sivas'taki Madımak'taki yangını da bunların çıkardığı iddiasını ihmal etmişler, o da olabilirdi'' diye konuştu.İddianamede, '' 86 failin yer aldığını ancak, fiilin ne olduğunun bilinmediğini'' kaydeden Baykal, ''Hangi fiil, hangi cinayetler? Şimdi fiili bulmaya çalışıyorlar. Hani meşhur bir televizyoncumuz vardı; 'kan var mı kan, acı var mı' derdi ya şimdi işte burada da 'şiddet var mı, cinayet var mı, ölü var mı' diye soracaklar anlayışı ile devam ettirilmeye çalışılıyor'' dedi.

Baykal, hazırlık soruşturmasının ''şeffaf'' bir şekilde yürütüldüğünü, ''bazı gazetelere sistematik bir şekilde servis yapıldığını'' savundu. Bu soruşturmada ilk kez Ulusal Yargı Projesinin uygulandığına dikkati çeken Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:''Merkezi kontrol, bilgi işlem merkezi... Şifreler savcıların elinde, başka kimin elinde bilmiyoruz. Bu konunun çok iyi irdelenmesi lazım. Hangi mahkemenin bu davayı göreceği konusu da yine bilgi işlem merkezinin düzenlemesi, programlamasıyla belirleniyor. Bilgisayar hiçbir zaman adaletin güvencesi olamaz. Çünkü, bilgisayarın arkasında ona akıl veren birileri var. Hangi program yüklenirse ona göre karar verir. Keşke tutuklama kararını alan mahkeme değil de bir başka mahkeme bu davaya bakabilseydi. Ama bilgisayarın tercihi. Tutuklama kararı alan mahkemeye bırakmış. Olabilir, Türk adaletine güvenimiz tam. Ama keşke bu konu bilgisayar çerçevesinde değil, bildiğimiz 'babadan kalma kura usulüyle yapılmış olsaydı' diye insanın aklından geçiyor.''

Yürürlüğe 5 Temmuzda giren ''Gizli Tanık'' yasasının da ilk kez bu davada uygulanacağını hatırlatan Baykal, ''20 gizli tanık var. Bu gizli
tanıklar kimdir? Tanığın kimliği söylediklerinin inandırıcılığı, güvenilirliği bakımından olağanüstü önemlidir. Hele böyle bir davada... Söyleyen kim, söylediği bilgi nedir? Ajan mıdır, provokatör müdür, maaşlı mıdır, kimin adamıdır, bunu bilmeden gizli tanıkların sözleriyle bir siyasi davayı sonuca bağlamak mümkün olabilir mi?'' diye konuştu.

Baykal, konuşmasının son bölümünde şunları söyledi:''Hepimizin temennisi, bu dava kapsamına olaylarla hiçbir ilgisi olmadığı halde siyasi yönlendirmeler ve baskılarla karıştırılmak istenilen kimselerin haklarında en kısa zamanda tahliye kararı alınması ve mahkemenin en kısa zamanda bu insanları beraat ettirerek kamu vicdanını tatmin etmesidir.Ortada çeteleşmeyle ilgili, yasaları ihlal eden, çıkar sağlamaya yönelik ya da devletin düzenini sarsmaya yönelik ne uygulama varsa elbette sorumlular hakkında gerekli karar alınacaktır. Ama kamuoyumuzda, böylesine kapsamlı çok boyutlu bir iddianamenin siyasi yönlendirmeyle genişletildiği, gereksiz insanların kapsam içine alındığı kaygısı, kuşkusu vardır. Bu kuşkunun bir an önce ortadan kaldırılması hepimizin içtenlikli dileğidir.

Olayın ciddiye alınması gereken yönleri var. Hukuk, Danıştay cinayetinin bu gün Ergenekon kapsamında gözaltına alınan insanların sorumluluğu
altında işlendiğini kanıtlar ise bu fevkalade önemlidir. Eğer böyle bir şey varsa bilelim. Danıştay cinayetini paşalar mı, İlhan Selçuk mu, Mustafa Balbay mı, Sinan Aygün mü işletti? Kim işletti bunu bilelim. Eğer onlar işlettiyse yepyeni bir durum var. Ama onlar işletmedi, Danıştay cinayeti Ankara'daki mahkemenin aldığı karar doğrultusunda, ilgili dairenin aldığı türban kararına tepki göstermek için dini motiflerle, bireysel davranan birisi tarafından işlendi ve bu dava o hale dönüştürülmek isteniyorsa; Başbakan'ın tespitleri, o tespitleri takip edecek hukukçuları da bularak Türkiye'nin önüne bu dava tersyüz edilerek, astarı yüzüne geçirilerek sunuluyor ise bu vahim bir olaydır. Bu olayın altında iktidar da kalır yapanlar da kalır.

Ben öğrenmek istiyorum; Danıştay cinayetini kim işledi? O tutuklanan sanıklar işlediyse bilelim? Onlar işlediyse ortaya koyun. Koyamazsanız bulunduğunuz yerde bir dakika bile durmayın, ayrılın oradan. Türk yargısı tarihi bir sınav veriyor, bu işin şakaya gelir tarafı yok. Bu sınavdan yargıçlarımızın, adliyemizin onuruyla, şerefiyle, yüzü ak bir şekilde çıkacağına kesinlikle inanıyorum.''CHP Grup toplantısını izleyenler arasında ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve savcılıktaki sorgulamasının ardından serbest bırakılan Türkiye Gençlik Birliği'nin (TGB) eski genel başkanlarından Adnan Türkkan da yer aldı.

Baykal'ın konuşmasının son bölümünde salonda bulunan gazetecilerin fark ettiği Türkkan, sorular üzerine açıklama yapmayacağını, bir vatandaş olarak toplantıyı izlemeye geldiğini söyledi. Türkkan, ısrarlı sorular üzerine CHP grup salonunda bir açıklama yapmasının doğru olmayacağını belirtirken, kendisine eşlik eden güvenlik görevlileriyle birlikte bina dışına çıktı.


AA