kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 15 Temmuz 2008, Salı
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
NAZLI ILICAK

Darbe günlükleri

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Ergenekon soruşturmasına ilişkin iddianame konusunda kısa bir açıklama yaptı. Daha sonra, haber kanallarında çeşitli yorumlar dinledik. Baktım, en fazla, darbe günlüklerinin soruşturma kapsamı dışında kalması kafaları karıştırmış. Oysa, darbe günlüklerinin, sivil mahkemede mi, yoksa askeri mahkemede mi yargılanması gerektiği hususunda ihtilâf mevcut.
İddianame, "darbe günlüklerini" soruşturma kapsamına almadı ama, Ergenekon isimli "terör örgütünün" amacının "darbe yapmak" olduğunu açıkça ortaya koydu. Sanıklar, Türk Ceza Kanunu'nun 309'uncu maddesine göre suçlanıyor: "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."
1964'te Talat Aydemir ve Fethi Gürcan aynı madde çerçevesinde yargılanıp idam edildi. (Sadece yeni ceza kanununda, 146'ncı madde, 309'uncu madde oldu.)
Ayrıca, Başsavcı Aykut Cengiz Engin, Ergenekon'un bir terör örgütü olduğu iddiasını, Terörle Mücadele Yasası'nın 1. maddesine dayandırdı. Bu kanunun 1. maddesine göre, "Terör, cebir ve şiddet kullanarak, baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek... devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir."
Demek, günlükler yetki tartışması doğmasın diye iddianame dışı bırakıldı ama, Şener Eruygur ve arkadaşlarının darbeye zemin hazırlamak üzere bazı eylemlerde bulunduğu iddiası geçerliliğini koruyor. Zaten, davanın temeli darbe iddiasına dayanıyor. İstikrarsızlık yaratılacak, güvensizlik hissi ve kaygılar derinleştirilecek, doğrudan bir müdahale gerçekleşmezse bile 28 Şubat benzeri gelişmelerle hükûmet devrilecek.