kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

İşçi ve BAĞ-KUR emeklilerine zam geliyor

AA
Yeni Haber
Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarının yılın ikici yarısında, yüzde 7,2 oranında artırılmasının kararlaştırıldığını açıkladı.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının yaptığı açıklamada, toplantıda, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarına yılın ikici yarısı için yapılacak artışların görüşüldüğünü söyledi.

İşçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin maaşlarının yılın ikici yarısı yüzde 7,2 oranında artırılmasının kararlaştırıldığını bildiren Çiçek, şöyle devam etti: ''Böylece 2008 yılında işçi ve BAĞ-KUR emeklilerimizin maaşları toplam yüzde 9,3 oranında arttırılmış bulunmaktadır. Bu hesaplama yapılırken, bilindiği gibi, hep ifade etmeye çalıştık, enflasyondan doğan bir sıkıntı varsa, bunu gidermeye çalışıyoruz. Enflasyonun üzerinde maaş artışı veriyoruz. başlangıçta belirlenen yüzdenin üzerine çıktıysa, aradaki fark ödeniyor. 2008 yılında enflasyonun beklenenin üzerinde çıkması halinde, enflasyon farkın aşrıca maaşlara yansıtılacağı da bugünkü toplantıda kararlaştırılmıştır.''

Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Irak ziyaretinin de görüşüldüğünü belirterek, ''Irak'la ilişkilerimizi yeni bir açıdan değerlendirmekte ve önümüzdeki döneme yönelik çalışmaları belli açıdan geliştirmekte fayda mütalaa edilmiştir'' dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, son hafta içinde Başbakan Erdoğan'ın Irak'a ve ''Akdeniz için Birlik'' Zirvesi için Paris'e gittiğini anımsatarak, toplantıda ziyaretlerle ilgili kapsamlı değerlendirme yapıldığını söyledi.

Irak'ın Türkiye için önem arz ettiğini belirten Çiçek, şöyle devam etti: ''Çünkü, orada meydana gelen gelişmeler, Irak'tan sonra en fazla Türkiye'yi etkileyen gelişmelerdir. O nedenle Irak'la ilişkilerimizi yeni bir açıdan değerlendirmekte ve önümüzdeki döneme yönelik çalışmaları belli açıdan geliştirmekte fayda mütalaa edilmiştir. Orada Yüksek Düzeyli Strateji Belgesi imzalanmıştır. Böylece, yılda bir kez başbakanlar bir araya gelecek ve orada zikredilen bakanlar yılda en az üç kere karşılıklı toplantılar yapmak suretiyle ilişkilerimizi daha ileri seviyeye götürmek kararlılığındayız.''

''Akdeniz için Birlik'' Zirvesi'nde Başbakan Erdoğan ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin görüşmesine değinen Çiçek, Türkiye-Fransa ilişkilerinde belli sebeplerden dolayı yavaşlama, durgunluk olduğunu belirterek, ''Hem bu ziyaret vesilesiyle Türkiye-Fransa ilişkileri yeni baştan bir değerlendirme konusu olmuştur, hem ekonomik, hem siyasi hem de terör bağlamında'' dedi.

''Türkiye'yi rahatsız eden bir kısım terörist unsurların, Fransa'da bir kısım çaba içerisinde olduğunun bilindiğini'' belirten Çiçek, ''Bizim istediğimiz bir kısım teröristler var. Fransa'da bulunuyor ya da başka ülkelerden istedik, oraya iade edildi. Dolayısıyla, Türkiye-Fransa ilişkilerinin çok yönlü değerlendirilmesi bu toplantı vesilesiyle mümkün olmuştur'' diye konuştu.

Çiçek, ziyaretin Fransa'nın AB dönem başkanlığına rastladığını hatırlatarak, Türkiye-AB ilişkilerinin bu dönemde ne yönde gelişeceğini dair de zirvede karşılıklı, geniş çaplı değerlendirme yapıldığını bildirdi.

Cemil Çiçek, Erdoğan'ın Akdeniz çevresindeki ülkelerin liderleriyle de yaptığı görüşmelerin bugünkü toplantıda değerlendirme konusu olduğunu kaydetti.

MUHTAÇ VE ÖZÜRLÜLERLE İLGİLİ KANUN TASARISI

Çiçek, 65 yaşını doldurmuş muhtaç ve güçsüzler ile 18 yaşından küçük bakıma muhtaç özürlüsü bulunan özürlü yakınları ve 18 yaşından büyük özürlü vatandaşlara, yaş ve özür gruplarına göre belli sürelerde aylık bağlandığını hatırlattı. ''Ancak bu aylık bağlama işlemi maalesef çok sayıda bürokratik işlemi beraberinde getiriyor'' diyen Çiçek, aylık bağlamanın ortalama 1 yılı bulduğunu söyledi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınan bu konudaki kanun tasarısının, sistemi basitleştiren ve bu tür vatandaşların devletten en kısa sürede aylık almasını sağlayacak bir düzenleme getirdiğini söyledi. Bu tasarıyı kabul ederek, TBMM'ye gönderdiklerini bildiren Çiçek, tasarıyla Türkiye İş Kurumu'nun yapılanmasının da yeni baştan düzenlendiğini ifade etti.

AFET SİGORTALARI KANUN TASARISI

Cemil Çiçek, toplantıda, ''Afet Sigortaları Kanun Tasarısı''nı da ele aldıklarını, ancak henüz neticelendiremediklerini belirtti.

Heyelan, su baskını, çığ düşmesi gibi afetlerde devletin büyük bir yük altına girdiğini ifade eden Çiçek, ''O nedenle Türkiye'de sigortacılığı teşvik bakımından geçmişte çıkarılmış zorunlu deprem sigortasıyla ilgili bir kanun kuvvetinde kararname vardı. 8 senelik bir uygulamanın sonucunda ortaya çıkan güçlükleri gidermek ve günün şartlarına uygun bu sigorta sistemini yeni baştan gözden geçirmek üzere bir çalışma yapıldı, ama üzerinde biraz daha çalışılması gerekiyor'' dedi.

Çiçek, 35 ilde büyük bir kuraklık yaşandığını hatırlatarak, 35 il ve 210 ilçede kuraklık sebebiyle ürünlerinin yüzde 30 veya üzerinde zarar gören çiftçilerle ilgili kamuoyunda ''kuraklık kararnamesi'' bilinen kararnamenin de hazırlandığını söyledi.

Cemil Çiçek, konuyla ilgili, yarınki Grup toplantısında, Başbakan Erdoğan veya Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in kapsamlı açıklama yapacağını duyurdu.

Çiçek, ''Ergenekon'' soruşturması ve AK Parti hakkındaki kapatma davalarıyla Türkiye'nin ''bir kıskaca sokulduğunu'' belirterek, ''Türkiye iki dava arasında saat sarkacı gibi gidip geliyor'' dedi.

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Çiçek, ''Bugün açıklanan Ergenekon soruşturmasının iddianamesi ile ilgili olarak özellikle muhalefet partileri, Hükümet'in iddianameye müdahil olduğu yönünde iddialar ortaya attılar ve iddianameyi tatmin edici bulmadıklarını açıkladılar. İddianamenin geneli konusunda bir değerlendirme yapabilir misiniz?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Aslında iddianame açıklanmış olmadı. İçeriğiyle ilgili bir şey söylenmedi. Söylenmesi de esasen mümkün değil. Hukuku azıcık bilen insanlar zaten böyle bir beklentinin içerisine de girmez. Hukuku bilmek yetmiyor. Hukuka saygısı da olması gerekiyor insanların. Maalesef hukuka saygısızlık yapılmaya devam ediliyor. Bütün demokratik ülkelerde hazırlık soruşturmaları gizlidir. Soruşturmayı yapanların dışında, yargı makamları da dahil herkese gizlidir, ama maalesef doğru, yanlış, uzun zamandan beri gazetelerde bu soruşturmayla ilgili bilgiler yayınlanıyor. Halbuki bugün yapılan açıklamada sadece birkaç tane, iddianamenin esasıyla ilgili olmayan husus söylenmiştir. Dolayısıyla şimdi muhalefet nesine itiraz ediyor, ne yapıyor? Şahsen ben bunu bilme imkanına sahip değilim. İlgili Ağır Ceza Mahkemesi'nin 15 günlük inceleme süresi var. Aleni hala gelmeden, içeriğinde ne var, ne yok bilinmeden içeriğine yönelik itirazların yapılması doğru olmaz. O nedenle, bugünkü açıklamalar, kim açıkladıysa onları bilmiyorum, kimseyi kastederek de söylemiyorum, hukuki itirazlardan çok kendince siyasi değerlendirmeler. Zaten Türkiye'nin yaptığı en büyük yanlışlardan bir tanesi hukuk ile siyaseti zaman zaman birbirine karıştırmaktır. O nedenle zaman zaman bu tür sıkıntılar oluyor. Bunun için 15 günü beklemek lazım. Ben bir değerlendirme yapacaksam, 174. maddedeki süre dolduktan, kamuoyuna açıklama yapıldıktan veya kamuoyu bu işi bilir hale geldikten sonra bir değerlendirme yapabilirim. İkincisi, yargılama devam ederken bu işler ne ölçüde bunlar konuşulabilecektir? Bir de Anayasanın 138. maddesi var. Buna da çok riayet edildiğini pek söyleyemem. Bu nedenle bugünkü açıklamaları bu çerçevede değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.''

''HAKİKATEN BİR BELİRSİZLİK VAR BU DAVALAR SEBEBİYLE''

Cemil Çiçek, ''Anayasa Mahkemesi raportörünün kapatma davası ile ilgili raporunu tamamlamasının, sürecin hızlanacağı anlamına gelip gelemeyeceği ve davanın ay sonuna kadar tamamlanıp tamamlanmayacağına'' ilişkin bir soru üzerine de şunları kaydetti: ''Bunlar benim bileceğim hususlar değil. Bizim işimiz bu yönüyle tamamlanmıştır. Biz kendi yönümüzden söylememiz gereken şeyleri söyledik yargılama usulü açısından. Sayın Yargıtay Başsavcısı da kendisine verilen süre ve imkanlar içerisinde görevini tamamladı. Bundan sonrası Mahkeme'nin işidir. ilk defa partiyle ilgili dava açılıyor değil. Tabiatıyla iddia ve savunma yapıldıktan sonra dosyalar raportöre verilir. Raportör kaç günde hazırlar o bizim bileceğimiz bir şey değil. Mahkeme bir karar verecek. Ne zaman verir onu biz bilemeyiz. Doğrusu işin bu kısmına karışmayı da doğru bulmuyoruz. Baştan beri hep söylüyoruz; Türkiye iki dava arasında saat sarkacı gibi gidip geliyor. Terazinin bir kefesinde Ergenekon denilen ki bu yargının verdiği bir isim değil, dışarıdan verilen bir şey, Sayın Başsavcı böyle açıkladı. Öbür tarafta kapatma davası. Varsa yoksa bu iki dava ile Türkiye bir kıskaca sokuldu. Dışarıdan gelen herkesin sorduğu iki dava da bu. Yani Türkiye dışarıda olup bitenleri bunlar sebebiyle takip edemiyor. Türkiye bundan dolayı dışarıda bir imaj kaybına uğruyor.Türkiye, hakikaten önü açık bir ülkeyken, yatırım yapılacak bir ülkeyken şimdi siyasi belirsizliğin olduğu bir ülke olarak dışarıdan tanımlanmaya başlandı. Bunun bedelini millet olarak biz ödüyoruz. Ve bu dönemin devlete, millete faturasının ne olduğunu şu gün hesaplamak bile mümkün değil. Onun için bu belirsizlik ortadan kalksın diye davanın bir an evvel bitmesini arzu ettik. Bu bizim arzumuzdur, temennimizdir, ama ne zaman karar verilir, ne zaman biter? O bizim bileceğimiz bir husus değildir. Biz bitmesini arzu ettiğimiz için de bize verilen süreleri de en iyi şekilde kullanmaya çalıştık. 1 aylık süreleri bile beklemedik. Sırf Türkiye bu işlerden zarar görmesin, Türkiye bir an evvel belirsizlikten kurtulsun diye. Hakikaten bir belirsizlik var bu davalar sebebiyle. Biz kendi yönümüzden bu iş bir an evvel bitsin diye arzu ederiz, ama karar verecek olan başkaları.''

''BU DAVANIN İÇERİĞİ İLE İLGİLENMEMİZ DOĞRU OLMAZ''

Çiçek, ''Ergenekon'' Operasyonu kapsamında gözaltına alınan ATO Başkanı Sinan Aygün'ün serbest bırakılması ile ilgili soruya da şu yanıtı verdi: ''Ben sizden duyuyorum. Bakanlar Kurulu toplantısından çıktım geldim. Bu davanın içeriği ile ilgilenmemiz doğru olmaz. Tabiatıyla kim karar vermişse tutuklamaya, tahliye edecek olanlar da yine o makamlardır. Yani Hükümet'le Bakanlar Kurulu toplantısıyla, benimle, bizimle alakası olan bir konu değil. O nedenle buna yanıt veremem. Demek ki Türkiye'de hukuk işliyor. Tutuklanma sebebi varsa tutuklanıyor, tahliye edilmesi gerektiği zaman da tahliye ediliyor, meseleye böyle bakmak lazım. Anlaşılıyor ki biz adına Ergenekon denen davayla daha uzun süre yatıp kalkacağız. İki sorudan birisi bu olacak. Halbuki ben bu sorulara yanıt vermek istemiyorum. Doğru da bulmuyorum. bırakalım yargı kendi işini yapsın, başkaları da kendi işini yapsınlar. Maalesef bu kurala pek riayet edilmiyor Türkiye'de.