kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 14 Temmuz 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Günaydın 
ŞİRİN SEVER

Maç izlemenin yolu mutfağı dağıtmak mı?

Günlerdir aynı mesele tartışılıyor: "ABD konsolosluğu önünde Türk polisleri kahramanca çatışırken, ABD askerleri niye durup seyretti?" Sebepleri yazıldı çizildi: "Konsolosluğu koruyan deniz piyadelerine bağlı Marine Security Guard ekibi ancak çok acil durumlarda konsolosluk dışındaki olaylara müdahale ediyor. Çünkü binanın dış tarafı Türk toprakları sayılıyor." Prosedür buymuş! Hepimiz prosedürleri anladık, bunların uygulanmak zorunda olduğunu idrak ettik. Ama etrafımdaki herkes birbirine soruyor yine de: "Sen rahatsız oldun mu, olmadın mı?" Bana da soruldu. Tamam, suçlu değiller ama vicdani olarak temiz de değiller bence! Yaralı polisin mermisi bittiğinde ve konsolosluk binasına sığınmak istediğinde yardım etmek bu kadar imkansız mıydı? "Prosedür izin verdiği ölçüde yardımcı olduk" demiş, yetkililer. İnsan hayatı söz konusu olduğunda yeter mi prosedürlere uymak sizce?

Fenerbahçe'nin yeni transferi, İspanya'nın gol kralı Dani Güiza, sarı lacivertli kulübe transferinin sebeplerini sıralamış:

* Kazanacağım para nedeniyle mutluyum.

* Carlos ısrar etti; onun referansı seçim yapmamı sağladı.

* İstanbul'da beni en az 20 bin kişinin karşılayacağını söylediler, çok heyecanlandım.

Adam 12 milyon Euro ile Türkiye'nin en pahalı transferine imza atmış, hala kendisini karşılayacak 20 bin kişi onu heyecanlandırıyor... İnsan o parayı aldıktan sonra taksiye binip tek başına da gelir!

Avrupa şampiyonası boyunca taraftarların rahat maç izlemek için eşlerini nasıl oyaladığı, başka deyişle nasıl başlarından savdığı anketle ortaya çıkarılmış. Anketin sonuçları da www. televizyonumunonundencekil.org isimli bir internet sitesinde toplanmış. Haziran ayı boyunca 4 bini aşkın taraftar taktiklerini site üzerinden açıklamış. İşte Milli Takım sponsoru Teknosa'nın hayata geçirdiği anketten birkaç örnek:

* Sabahtan komşum ile işbirliği yapar, maç saatinde karımı çağırmasını söylerim.

* En yakın dostlarımı eve çağırırdım. Eşim ve arkadaşları kendi aralarında vakit geçirirken ben de odaya bütün erkekleri toplar maç izlerdim. Kadınlar bi' toplandı mı dedikodudan başka birşey yapamaz!

* Eşimin geçebileceği yerlere plastik böcekler koyardım.

* Kavga bahanesi üretirdim, nasıl olsa küsüp diğer odaya geçer, ben de maç seyrederim!

* Sadece maç saati değil turnuva boyunca kaynanasını başına salardım.

Farklı meslek gruplarından oluşan jüri tarafından değerlendirilen 4 bini aşkın taktiğin en iyisi Muharrem Aydın isimli taraftarın 'sürpriz akşam yemeği' taktiği olmuş. Aydın "Sürpriz bir akşam yemeği hazırlama bahanesiyle mutfağı tanınmaz hale getiririm. Hem kızamaz hem de temizlemesi uzun zaman alır" demiş. Merak ettim; Avrupa Şampiyonası boyunca eşiyle, sevgilisiyle, babasıyla, amcasıyla maç izlemeyen kadın var mıydı? Her yerde maçları izlerken çıldıran, erkekler kadar kendini kaybeden kadınlar gördüm, duydum. E, bu neyin nesi o zaman?

Bu yılki ÖSS birincileri evlere şenlik! Biz, sınava iyi bir bölüm kazanmak için girerdik, yani usul böyleydi... Şimdikiler için bölümün önemi yok, varsa yoksa dersanelerin verdiği ödüller. İş komediye dönüşmüş durumda; resmen çeyiz düzüyorlar! İşte geçen yıl sözel 2 puan türünde Türkiye birincisi olan Çağrı Sert. Bu arkadaşın isteyip de giremeyeceği bölüm yok. Ama kendisi bu yıl tekrar girmiş sınava. Gerekçesi de şu: "Geçen yılki dersanem vaadettiği ödüllerin onda birini bile vermedi. Ben de otomobil veren FEM'e parasız kayıt yaptırdım." Maalesef(!) Sert, birinciliği kıl payı kaçırmış. Otomobil yerine nakit para, bilgisayar ve eğitim bursu kazanmış bu dersaneden. Herhalde seneye tekrar, bir otomobil için aynı teri döker, bir başkasının hakkını gaspeder! Buradan anlaşıldığı üzere ÖSS sınavının da bokunu çıkarıp işi ticarete döndürdüler; 'profesyonel sınavcılar' türettiler. Tebrik ediyorum dersaneleri!

Canınız yandığında, içiniz sıkıldığında, yıkıldığınızı düşündüğünüz anlarda çok iyi gelecek bir şarkı var. Şarkıyı her dinlediğimde böyle garip bir gücü olduğunu farkettim. Hande Yener'in 'Yola Devam' şarkısı sözünü ettiğim...
Yıkıldığın her an yok olmadığına şükret/ kalk aynalara bak/ yorulduğun her an kolay ölümden vazgeç / kalk gökyüzüne bak...
Müziğiyle birlikte ilaç gibi geliyor, tavsiye ederim.. Keşke eski Hande Yener aramızda olsaydı, değil mi?