kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 13 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Atilla, Hıncal'ı algılayabildi mi?..

Yani aslında "Sen de mi Brütüs" gibisinden bir laf etmem gerek belki de, ama neye yarar..
Bunca yıllık dostum, bunca yıl hemen her yazımı okuduğunu bildiğim Atilla Dorsay da Hıncal'ı tanımamış, tanıyamamışsa, 50 yıldır boşa kürek çektiğimiz mi demek oluyor bu?..
Hiç değil..
Anlamak istemeyene, anlatamazsın demek oluyor.. Ya da "Herkesi nasıl bilirsin?.."
Sezen'in son albümüyle ilgili yazıma takılmış Atilla..
Benim Sezen'le ilişkilerimin dönüşü olmayacak şekilde bittiğini herkes biliyor. En az ben kaç defa yazdım..
Şimdi bu ilişkiler bitti diye, Sezen'i eleştirme hakkım yok. Yani diyelim, Atilla kavgalı olduğu bir sinemacının filmini yazamaz..
Olur mu böyle şey?..
Diyor ki, "Hıncal yoğun bir eleştiri içeren yazısının kamuoyu tarafından nesnel, objektif olarak algılanacağını nasıl oluyor da düşünüyor?.."
Yani, Sezen'le can ciğer kuzu sarması iken "Sen Ağlama"yı göklere çıkarmak, Işık Doğu'dan Yükselir'i ellerin kızarıncaya kadar alkışlamak serbest. O zaman nesnel, o zaman objektifsin. Ama kırgınsan, eleştirmen olmaz. Çünkü millet der ki, "Kızla bozuştu, şimdi böyle oldu.."
Bak Sevgili Atilla..
Hıncal hayat boyu hiçbir yazısını "Millet ne der, ne düşünür" diye kısıtlayıp yazmadı.
Başkasının ne düşüneceğini zerre kadar umursamadım. Ben kendi düşündüklerimi yazdım hep.. Aklımdan ne geçiyorsa o.. "Millet ne der" diye revize edilmiş tek cümlem olmadı hayatımda..
Beni anlayan anlar.. Anlamayan da, yıllar sonra gün gelir anlar..
Bana inanan da inanır. İnanmayan da bir süre sonra okumayı bırakır..
Bugün bu ülkenin en çok okunan yazarlarının başında geliyor ve yıllardan beri bu yerimi koruyorsam, demek ki, inanılır olma konusunda bir sıkıntım yok..
Benden nefret edenlerin de okuduklarını biliyorum..
Atilla kendi yazmış, kendi yorumlamış, kendi karar vermiş..
"Demek ki, bu yazının ciddiye alınması kolay görünmüyor!.."
Valla, hangimizin yazısı ciddiye alınır, ya da alınmaz, onu zaman gösterir, hiç merak etme Atilla..
Bu yazımın arkasında kapı gibi dururum. Kitaplarıma gururla alır, hatta kapak bile yaparım..
Çünkü bu yazı genç gazetecilere derstir.. Kişisel ilişkilerle, yazıların asla karıştırılmaması, ayrı tutulması açısından, bir..
"Millet ne der" korkusu ile saçma sapan "Havet" yani Hayır/ Evet karışımı yuvarlak yazılar yerine, "Ne derlerse desinler" diyecek kadar kendine güven içinde düşündüklerini tek kelimesini oto sansürden geçirmeden yazabilmek öğüdünü örneklediği için, iki..
"Sezen'in şarkılarını ilk dinleyenin kendisi olduğunu belli bir özlemle yazarken.." ifadesiyle ne demek istediğini de anladım tabii Atilla'nın.. Gerzek değilim.. Şimdi Sezen şarkılarını herkesle birlikte dinliyorum diye avcı çekiyormuşum.. Bakar mısınız?..
Ah Atilla ah!.. Yarın bu yazın sana acı çektirecek..
Ben Sezen'le geçen her güzel anımın özlemi içindeyim. Hayatımdaki güzellikleri ve o güzellikleri bana yaşatanları hiç unutmam. Öyle bir çabam da yoktur.. Okurum da bilir bu yanımı..
Sezen'le de muhteşem anılarım var.. Silmem, silemem.. Niye sileyim ki..
Ama Sezen'in şarkılarını ilk dinleyen kişi olmanın bana bir ayrıcalık, bir fark getirdiği, aklımın köşesinden geçmedi ki onları özleyeyim de acı çekeyim.. Demek Atilla dinlese, kasım kasım kasılacakmış, "Vay Sezen ilk bana dinletti" diye..
Dünya bilir ki, Sezen benim müzik anlayışımla dalga geçenlerin başında gelir.. "İki davul kulaklı adam var hayatımda.. İkisi de iflah olmaz" derdi.. Ercan Arıklı'yla benim için..
Böyleyken niye ilk bana dinlettiğini de kahkaha atarak söylerdi..
"İlk sen dinledin mi uğurlu geliyor, dikkat ettim.."
Sabah'ın köründe yatağımdan kaldırıp telefonda şarkı dinletmesinin sebebi buydu.. Fikrimi almak değil..
Sen olsan kasılırdın demek, Atilla?..