kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
MEHMET BARLAS
BAŞYAZI

Hücreler de insanlar da toplumlar da kendini yiyebilir

Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir 14 yaşındaki Alman kız Hannah'ın hastalığının sonucu. Bu hastalığın adı "Neuropathy type 4" müş. Bu hastalıkta acı ve açlık duyguları hissedilmediği için, hasta kendisini yermiş.
Habere göre, Hannah henüz minik bir kız iken dilini emerek yarısını yemiş... Hannah parmaklarını yediği için dişleri doktor tarafından sökülmüş... Defalarca kemikleri kırılan Hannah'ı kendisine karşı korumaya çalışan annesi bazen ne yapacağını bilemiyormuş. Hannah'ın açlık duygusu da bulunmadığı için yemeyi unutuyormuş ve birilerinin kendisini yeme konusunda uyarması gerekiyormuş...
Google Çağı'nın bir insanı olarak "Neuropathy type 4" hakkındaki bilgilere kolayca ulaştım. Dünyadaki bütün vakalar sıralanmıştı.
Örneğin 11 yaşındaki bir Yunanlı çocuğu doğumundan başlayarak gözetim altında tutan doktorlar, kalıtımsal özellikler de taşıyan bu hastalık sonucunda acı duymayan hastanın kemiklerinin kırılmasını ve yanıkları hissetmediğini, parmak uçlarını, dudaklarını ve dilini ısırarak yediğini bir makaleye aktarmışlardı.
Bu kendi kendini yemek konusu, hücre biyolojisinde "Autophagy" olarak biliniyor.
Bir dönemde her şeye Türkçe karşılık üretilirken "Otomobil"e de "Kendi-gider" denilirdi ya. Autofagy de (Türkçe okunuşu otofaji) Yunanca'nın "Kendi" (Auto) ve "Yemek" (Fagy) kelimelerinden üretilmiş bir kavrammış.

Öz-yamyamlık
Ancak otofaji vücut açısından yararlı bir süreçmiş de. Örneğin Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi olan moleküler biyolog Dr. Devrim Gözüaçık, hücrenin korunma mekanizması olan otofaji üzerine çalışıyormuş. Kanser, yaşlanma ve bunamanın sırlarını da çözebilecek otofaji sürecini incelediği makalesi, 2004'te "Oncogene" dergisinde yayımlanmış. "MCM8" genini de bulan Dr. Gözüaçık, Avrupa Moleküler Biyoloji Kurumu'ndan (EMBO) 250 bin Euro'luk araştırma ödülü kazanmış.
Bir de tırnak yemek veya kendi kanını yutmak benzeri eylemlerle gerçekleşen "Self-Cannibalizm" yani "Öz-yamyamlık" var.
Mesela Grimm Kardeşler'in masal kahramanı olan Rapunzel'in adı, kendi saçını yemek şeklinde görülen sendroma ilham vermiş. ( Rapunzel Sendromu)
Bazı hayvanlar da kendi kendilerini ihtiyaç halinde yerlermiş. Örneğin fareler aç kalırlarsa kendi kuyruklarını, arılar da kanatlarını yerlermiş.
14 yaşındaki Alman kızının hastalığından giderek bu "kendi kendini yemek" olayına neden ilgi duyduğuma gelince...

Yugoslavya örneği
Dün Srebrenitsa Katliamı'nın 13. yıldönümüydü.
Bu olayı içimiz yanarak anarken, eski Yugoslavya'nın kendi kendini nasıl yediğini de yeniden hatırladım. İhtiraslarının boyu akıllarının boyundan uzun Yugoslav siyasetçilerinin ve generallerinin, bu ülkeyi iç savaşa, soykırımlara ve bölünmeye nasıl sürükledikleri, Srebrenitsa Katliamı vesilesiyle yeniden gözümün önünden geçti.
Aynı okullarda okuyan, aynı toprakta yaşayan, ortaklıklar kuran, birbirlerine kız alıp veren çocukluk arkadaşlarının, sonunda birbirlerini nasıl boğazladıklarının öyküsüdür bu.
Tıpta ve moleküler biyolojide görülen hastalıkların, toplumlara yansıma biçimi de böyle oluyor.
Bazen toplumlar da kendilerini yemeye, tüketmeye başlıyorlar. Ortak geçmişin heyecanını ortak geleceğe aktarmak yerine, birbirlerini düşman ve yabancı olarak algılıyorlar. Birbirlerini ve dolayısıyla kendilerini yemeye ve tüketmeye başlıyorlar.
Yugoslavya'nın kendi kendisini yemesinin üzerinden daha 20 yıl bile geçmedi. Ama çoğumuz hatırlamıyoruz bunu.