kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cate Blanchett, ilk bölümü o 12 yaşındayken gösterime giren Indiana Jones serisinin son bölümünde rol aldığı için çok heyecanlı olduğunu söylüyor.

Eski dostlar 20 yıl sonra dönüyor

ATİLLA DORSAY
ATİLLA DORSAY
24.05.2008
İLİŞKİLİ HABERLER
Eski dostlar 20 yıl sonra dönüyor
Devam filmlerinin kimi zaman hayli geciktiği bilinir. Ama galiba bu kadar sevilen ve üç bölümü çekilen bir serinin dördüncü filmi için nerdeyse 20 (tam olarak 19) yıl beklendiği hiç görülmemişti. Ama işte zamanı geldi, seyircinin isteğine Harrison Ford'un ısrarı ve Spielberg/Lucas ikilisinin ikna olması da eklenince, serinin yeni bölümü ortaya çıktı. Bu yeni bölüm ünlü arkeolog-maceraperest Indiana Jones'u bıraktığımız yerden, yani İkinci Dünya Savaşı öncesinin Afrika'sından alıp gerçekten de 19 yıl sonrasına, yani 1957 yılına ve ABD'nin göbeğindeki Nevada Çölü'ne götürüyor. Soğuk savaşın en hızlı döneminde, Amerika'nın o yıllarda gördüğü kabuslardan biri sanki gerçekleşiyor ve Sovyet ajanları atom deneylerinin yapıldığı bir gizli alanı saldırıyla ele geçiriyorlar. Ardından bomba patlıyor, ama tüm kahramanlarımız mucizevi biçimde kurtuluyorlar. Örneğin İndiana bir buzdolabına sığınarak bu vartayı atlatıyor!... Bir tür giriş olduğu anlaşılan bu bölümden sonra, asıl macera Latin Amerika'nın gizemli ülkesi Peru'da başlıyor. Artık yeniden uslu-akıllı üniversite hocalığına dönmüş olan Indiana, birden hayatına dalan ve nedense biraz kendisine benzeyen bir asi gencin önerisi üzerine, Peru'da Maya uygarlığından kalma eski bir kristal kafatasının peşine düşüyor. Aynı hazinenin peşinde yine ABD'de karşılaştıkları Rus ajanları ve başlarındaki güzel, ama acımasız kadın casus İrina Spalko da vardır. Bu yeni bölüm, aslında seriyi 1981'deki ilk, en ünlü ve olasılıkla en iyi bölümü olarak başlatan Indiana Jones ve Kayıp Hazine Avcıları filmindeki atmosfere ve özelliklere geri götürüyor. Ve sanki her şey yeniden başlıyor. Olayların dekor, dönem ve coğrafya değiştirmesi sizi şaşırtmasın... Aynı macera ruhu, aynı eski seriyal filmlere benzeyen bir mantık zinciri, aynı kesin çizgili iyi-kötü çatışması, aynı dur-durak bilmeyen bir aksiyon duygusu ve ona eşlik eden bir mizah. Ve yan oyuncular değişse de, biraz yaşlanmış olmasına karşın temelde pek değişmemiş ve bu filmleri değişmez olarak birbirine bağlayan o efsane oyuncu, Harrison Ford. Üstelik serideki sevgilisi Marion Ravenwood'a (sempatik Karen Allen) yeniden kavuşmuş olarak... Yani, bir nostalji şöleni için her şey mevcut. Elbette, Rusya'nın tam da dünyada yeni ve güçlü bir rolü yeniden üstlenmeye çalıştığı şu dönemde, eski komünist dönemin tüm hayaletlerini yeniden ortaya sürmenin ideolojik anlamı üzerinde durulabilir. Bu hikâyelerdeki o saf ve naif çocuksuluğun hâlâ geçerli olup olmadığı tartışılabilir. Ve de finaldeki özel efektlerin tavana vurduğu bir bölümde, zamane gereği olarak uzaydan gelen tanrısal güçlerin ortaya çıkması ve finale uzayla iletişim gibi aslında Spielberg için çok önemli olan bir temanın damgasını vurması da en azından ilgi çekici bulunabilir. Ama kesin olan birşey var. Spielberg/Lucas ikilisi bu işi iyi biliyor. Ve yaptıklarının hakkını veriyorlar. Böylece, özellikle finale doğru görkemli aksiyon bölümleri karşımıza geliyor. Özellikle deli gibi giden arabalardaki ölümcül savaşım, kristal kafataslarındaki gizin ortaya çıkması gibi bölümler, son derece etkileyici. Hem de, yapanların açıkça belirttiği gibi, bilgisayarlı çekimlerin ve dijital efektlerin son derece sınırlı olarak kullanılmasına karşın... Film bu açıdan bekleneni veriyor. Evet, bekleneni veriyor. Ama beklenenden bir adım ötesine de gitmiyor, gidemiyor. Spielberg/Lucas ikilisinin yaptıklarıyla sinema sanatını, anlatım olarak, tema olarak, teknoloji olarak yeniledikleri, sürekli devrim yaptıkları günler geride kaldı. Dolayısıyla, bu film de sonuç olarak eğlendiriyor, oyalıyor, iyi vakit geçirtiyor. Ama gerçek anlamda heyecanlandırmıyor. Hatta, nostalji duygularımızı tümüyle ayağa kaldırsa da, eski bölümlerin keyfini vermiyor, hele vaktiyle ilk bölümü izlediğimizde aldığımız o benzersiz zevki vermiyor. Çünkü, yıllar önce ölümsüz oyuncu Simone Signoret'nin dediği gibi, 'özlemin o eski tadı yok!'

INDIANA JONES VE KRİSTAL KAFATASI KRALLIĞI * * *
(Indiana Jones and the Kingdom of the Crystal Skull) Yönetmen: Steven Spielberg Senaryo: David Koepp Görüntü: Janus Kaminski Müzik: John Williams Oyuncular: Harrison Ford, Cate Blanchett, Karen Allen, Shia LaBoeuf, Ray Winstone, John Hurt, Jim Broadbent Paramount yapımı.
Haberin fotoğrafları